Önceki gün benim açımdan iki sevindirici gelişme vardı...
Sabah Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Hiç Oldum” şarkısı için yaptığı klibin haberi ile uyandım.
İkincisi ise aynı sabahın akşamı Ahmet Altan’ın serbest bırakılmasıydı.
*
Hayatım boyunca devlette görev yapan insanların müzikle, sanatla, sporla ilgilenmelerini çok sevdim...
Çünkü tanıdığım siyasetçilerin çok büyük bölümünün siyaset dışında hiçbir uğraşısı yoktu...
Şuna inanıyorum...
Bir insan sanatla, müzikle, sinemayla ilgilendiği zaman bu onun vicdanına, adalet duygusuna ve üslubuna da yansıyor...
Nitekim İbrahim Kalın’ın “devlet üslubu” da hep sanatla olan ilgisini yansıttı.
Klibi büyük keyifle izledim.
Yönetmen Kemal Başbuğ iyi bir iş çıkarmış.
En az onun kadar hoşuma giden bir şey de İbrahim Kalın’ın bu klipte Erkan Oğur’la birlikte söylemesi...
Türkiye’de gitarın hiç şüphesiz en büyüğüdür Erkan Oğur...
Ayrıca kemençede de bir başka büyük sanatçı Derya Türkan çalıyor.
O duyguyla aynı gün, yani çarşamba günü Number 1 FM’deki konuşmamda bu klibi övdüm ve çok sevdiğimi söyledim...
*
Ama o ne...
Kendine muhalif diyen bazı insanlar Erkan Oğur’a demedik laf bırakmamış...
“Sen nasıl Külliye’nin bir adamı ile çalıp söylersin...”
Yuhh yahu....
Hakikaten yuh...
Ne diyeyim ben bu kafaya...
*
Yahu arkadaş... Bu ülkede birlikte söyleyeceğimiz bir tek şarkı bile kalmadı mı artık...
Mahalleleri, mekânları, gazeteleri, televizyonları böldük...
Şarkılarımızı da mı böleceğiz yani...
*
Hadi ona kızıyorsunuz....
Şarkıya İbrahim Kalın’ın yazdığı şu sözler hiç mi dokunmadı insani bir noktanıza...
“Geldim dergâhına yüz çevirme bana
Kapılar kapandı deme
Vücut nedir ki adem nedir ki
Varlığında bir hiç oldum...”
*
Siz ne derseniz deyin, ben diyeceğim ki...
Böyle güzel beraberliklere laf etmeyin...
Tam aksine destekleyin...
Ülkenizi seviyorsanız siz de katılın bu müziğe...
*
Boşver İbrahim kardeşim, Erkan kardeşim bu laflara...
Siz şarkılarımızı birlikte söylemeye devam edin...
Bilin ki ikiniz de gözümde daha da büyüdünüz...
KRALİYET CENAZESİ
PRENS PHİLİP’İN TÜRKİYE’DE BİR ‘PANDA KARDEŞİ’ VARMIŞ
YARIN toprağa verilecek olan İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in eşi Edinburg Dükü Prens Philip’in meğer Türkiye’de bir “panda kardeşi” varmış.
Bunu Prens’in öldüğü gün Cemile Garan’dan öğrendim.
*
Cemile Garan Milliyet gazetesinin eski sahibi Ercüment Karacan’ın eski eşi... Number 1 FM’in sahibi Ali Karacan ile Mehmet Ali Birand’ın eşi Cemre Birand’ın annesi...
Bu panda kardeşliğinin hikâyesi de şöyle.
Kraliçe Elizabeth ve eşi Prens Philip, 1971 yılında Türkiye’ye yaptıkları ziyaret sırasında 24 Ekim akşamı Britannia yatında bir davet verir.
İşte bu geceye davet edilenlerden birisi de Cemile Garan’dır...
Davet edilmesinin nedeni de şudur.
Prens Philip, bütün dünyada panda sembolü ile tanınan WWF’ın (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) İngiltere kolu başkanıdır.
Gelmeden önce “Türkiye’de doğal hayatın korunması ile ilgili çalışan kimse var mı” diye sorar.
O sıralarda Kuşadası’nı bir doğal hayat merkezi haline getirmeye çalışan İngiliz vatandaşı Lady Rosemary Baldwin, Cemile Garan’ın adını verir.
*
Ancak o tarihte henüz WWF Türkiye’de kurulmuş değildir. Prens Philip yine de onu Britannia yatındaki geceye davet eder. Üstelik, kraliyet geleneklerini aşarak yarım saat doğal hayat üzerine sohbet eder.
Kraliçe Elizabeth İstanbul’da (Yıl 1971)
Orada başlayan “panda kardeşliği” Türkiye’de Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın kuruluşu ile devam eder. Vakfın başkanlığına Cemile Garan getirilir.
Aralarında rahmetli Nejat Eczacıbaşı’nın da bulunduğu birçok ünlü işinsanı bu vakıfta çalışır.
Vakıf daha sonraki yıllarda genç bir kuşak tarafından “Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği” olarak çalışmaya devam eder ve çok başarılı işlere imza atar.
*
Yarın Londra’da yapılacak kraliyet cenazesinin mazisinde işte böyle küçücük ama güzel bir “panda kardeşliği” hikâyesi de vardır.
DRAMAX TÜRK SOFT POWER’IN YENİ BİR ‘DRON’ BAŞARISI OLABİLİR
DEMİRÖREN Medya Grubu önceki gün bana göre harika bir projeyi açıkladı.
“Dramax” adlı küresel bir streaming platformu tanıtıldı. Kanal D Genel Müdürü Murat Saygı’nın yaptığı tanıtımı Zoom üzerinden izledim.
Platform Türk dizi ve filmlerini bütün dünyada İspanyolca ve Arapça dublaj ve altyazıları ile yayınlayacak.
*
Türk dizileri bütün dünyada 550 milyon seyirciye ulaşıyordu.
Ancak son zamanlarda dış politikadaki sorunlar nedeniyle bazı Arap ülkeleri Türk dizilerini boykot etmeye başlayınca bu sayı azaldı. Şimdi Dramax, o ülkelerin yayıncılarından bağımsız olarak Türk dizilerini ve filmlerini yeniden bu pazarlara sokmayı amaçlıyor.
*
Türkiye açısından alkışlanacak bir girişim bu.
Bu platform, Netflix, Apple TV, Hulu, Disney Plus gibi dünya devlerinin bulunduğu steraming alanında önemli bir işi başaracak. Bu diziler geçmişte bütün dünyada Türk “soft power”ını, yani “yumuşak gücünü” oluşturuyordu.
*
Zamanla bu kayboldu.
Dramax bunu yeniden sağlayabilir.
Türkiye’nin savunma sanayinde “dron” teknolojisi ile sağladığı gücü, kültürel alanda yeniden inşa edebilir.
TARTIŞMA KONUSU: DİZİLER BUZLANMADAN YAYINLANMALI
TÜRK dizilerinin tekrar soft power’a dönüşmesi için:
Türk dizi sektörünün senaryo yelpazesi genişlemeli, “Osmanlı övgüsü” sarmalından çıkmalı.
Tarih dizilerinde “Muhteşem Yüzyıl” cazibesi yeniden sağlanmalı.
Bir de Türkiye’de artık filmleri izlenemez hale getiren “buzlama” işlemi küresel platformda olmamalı.
BİR UPPER CİHANGİR HABERİ
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK 10 ŞAİRİ KİMLERDİR
“SÖZCÜKLER” ilgiyle izlediğim bir edebiyat dergisi...
89’uncu sayısında Turgay Fişekçi’nin ilginç bir yazısı çıktı.
Başlığı “Şiir Bilmek, Şiir Sevmek”.
Yazının başlığı biraz sıkıcı gibi hava veriyor ama içinde bol bol “Upper Cihangir tartışması” var...
Ben Turgay Fişekçi’nin yalancısıyım.
Yıllar önce ünlü bir tiyatrocu Özdemir İnce’ye sormuş:
“Sence Türk şiirinin en büyük 10 ozanı kimdir?”
Özdemir İnce masadaki bir kâğıdı almış ve üzerine 1. Tevfik Fikret, 2. Nazım Hikmet, 3. Özdemir İnce yazmış ve altına bir çizgi çekmiş.
Yani “Başkası yoktur” demeye getirmiş...
Turgay Fişekçi bunu anlattıktan sonra, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve daha birçok şairden aklında kalan dizeleri yazıyor ve
soruyor: “Sizin şiirinizden insanlara hangi dizeler kaldı Sayın İnce...”
Özdemir İnce arkadaşım, ben bu tartışmaya girmem...
Ama ister istemez düşündüm...
Bir sayışta en az 20 şair çıkardım...
Mesela küçük İskender’i de koydum ‘en büyükler’ arasına...
..............................
NOT: Yazının başlığına niye “Upper Cihangir” lafını koydum diye hemen itiraz edeceklere not. Özdemir İnce de bir Upper Cihangir sakini de ondan...
BİR TÜRK GENCİ GÜNDE KAÇ KERE TİKTOK’A GİRER, KAÇ DAKİKA KALIR
DÜN sabaha karşı, dünyanın iki numaralı video paylaşım platformu TikTok’un 2020 rakamları medyaya sızdı.
TikTok aylık 732 milyon aktif kullanıcıya ulaşmış.
Bu rakam, Spotify’ın iki katı, YouTube’un ise yarıya yakını...
*
Ama en ilginci, kullanıcıların davranışlarıyla ilgili olan şu rakamlar:
Bir kullanıcı günde 19 kere TikTok sayfasını açıyormuş.
Yine bir kullanıcı günde 89 dakika TikTok’taki videoları seyrediyormuş.
*
Şimdi gelin aynı insanların YouTube, Twitter, Spotify, Facebook, WhatsApp, Snapchat streaming platformlar gibi sosyal mecralar karşısında geçirdiği zamanı da ekleyin...
Geriye ne kadar zaman kalıyor?
İktidar ve muhalefet partilerinin iletişim sorumluları medya stratejilerini yaparken bu tabloya bakıp iyice düşünmeliler...
Yorum Yazın