Yazılarını okumayı ihmal etmediğim İngiliz ekonomist Timothy Ash, son makalesinde Türkiye ekonomisine değiniyordu.
Ash'e göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm ekonomik teorileri altüst ederek Türkiye'ye yeni bir model önermiştir.
Aslında dün Türk siyasetçiler de aynı şeyi söylüyordu.
Özellikle dolara endeksli mevduat faizi, şimdiye kadar hiç akla gelmeyen yeni bir modeldi.
Ve bu modelle de doların ekonomiyi altüst ederek değer kazanmasının önü kapanmıştı.
BOŞLUK DOLDURULDU
Bütün bunlar iddialı sözler olabilir.
Dünyada 211 ülke bulunuyor. Bazı ülkelerin ekonomide attıkları adımlar diğerlerini şaşırtabilir.
Örneğin, resmi parasını Bitcoin olarak seçenler de var.
Türkiye'nin attığı adım o kadar radikal değil.
Fakat bir siyasetçiden beklenen "boşluğu doldurma adımı"dır.
Bu boşluğun adı, Türkiye'nin dolar karşısındaki çaresizliğiydi.
1946'dan bu yana Türk ekonomisini izlediğiniz zaman Türkiye'nin başarıları pek hesaba alınmamış, Türk Lirası'nın dolar karşısındaki konumu önemli olmuştur.
Özellikle "Marshall yardımı"ndan sonra NATO üyeliğiyle Türkiye sadece Amerika'nın değil doların da uydusu haline gelmiştir.
Neticede 1954'e kadar problemsiz akan dolar musluğu daha sonra birdenbire tıkanmış ve 1958 kararlarıyla dolar üç farklı değerde ele alınmıştır.
27 Mayıs darbesinden sonra ise Merkez Bankası'nda "Cooley Fonu" denilen Amerikan döviz hesabıyla memur maaşları ödenmiştir.
O günden beri de Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı diye bir şey söz konusu olmamış, Turgut Özal 32 sayılı kararla konvertibiliteyi uygulamaya sokana kadar kimse aklına bunu getirmemiştir.
70 YILDIR BEKLENEN KARAR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yaptığı, Türkiye'nin 1950'lerden beri beklediği olaydır.
Bunun sonunda dolar ile Türk Lirası arasındaki bağlar iyice kopmayacaktır ama TL, para birimi olarak Türkiye'nin ekonomisini temsil edecektir.
Bütün dünya bu durumu çok farklı bir olay olarak görüyor, biz de bunu kutluyoruz.
Yorum Yazın