Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Mail: djghdgd@hotmail.com

Yeni anayasanın başlangıç bölümünü kaptan yazdı

Hiç şüphesiz yangınlar, sel felaketleri, CovId-19 kâbusları ile geçen bu yazın belki de tek umut verici haberi sporcularımızdan geldi.

Hepsini gururla, göğsüm kabararak izledim.

Özellikle de kadın voleybolcularımızınkini...

Yeni anayasanın başlangıç bölümünü kaptan yazdı

A Milli Kadın Voleybol Takımı 124 gün süren yaz serüvenini iki bronz madalya ile noktaladı ve Türkiye’ye döndü.

Milli takımımızın uluslararası yaz performansı şöyleydi:

Milletler Ligi’nde 12 galibiyet, 5 yenilgi ile üçüncülük...

Olimpiyatlarda 3 galibiyet, 3 yenilgi ile beşincilik...

Avrupa Şampiyonası’nda 8 galibiyet, 1 yenilgi ile üçüncülük...

*

Dün, kadın milli takımımızın kaptanı Eda Erdem Dündar dönüşte havalimanında olağanüstü bir konuşma yaptı...

Dedi ki:

“Gururluyum ve boynum dik. Rengârenk bir takımız biz. Birbirinden farklı karakterlerden oluşan, her izleyenin kendisinden bir şeyler bulabileceği, yakın hissedebileceği kadar çeşitliliği olan ama tek bir amaç altında biz olabilen, bir olabilen ve birbirini sevebilmeyi başarmış bir takımız. Bu serüveni yaşayan ve bizimle bir olan ülkemize saygı, sevgi, minnet ve teşekkürlerimizle. İyi ki varsınız...”

*

Bu konuşmayı üç kere üst üste okudum...

İçimden gelen ses de bu konuşmayı şöyle tamamladı:

“Bir kadın sporcumuz, yeni bir anayasanın başlangıç bölümünü harikulade biçimde yazmış...”

*

Ben de oturup bir vatandaş olarak, yeni bir anayasa konusundaki hayal ve umutlarımın başlangıç bölümünü yazdım.

MECLİS’TE ‘BEŞTE ÜÇ’LE KABUL EDİLEN ANAYASA, REFERANDUMDA YÜZDE 51’LE KABUL EDİLEN BİR ANAYASADAN İYİDİR

BUGÜN İçişleri Bakanlığı’nın internet sitesine girip Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bölümünü açarsanız, karşınıza Anayasamızın tam metni çıkar.

Onun ilk sayfasında şu bilgiler var:

Kanun Numarası: 2709

Kabul tarihi: 18/10/1982

Yayımlandığı Resmi Gazete: 9/11/1982

Anlayacağımız, biz Türkler, bunca değişikliğe rağmen hâlâ 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra askerlerin yaptığı bir anayasa ile yönetiliyoruz.

Rejimi değiştirdik, ama yeni bir anayasa yapamadık.

Yeni anayasanın başlangıç bölümünü kaptan yazdı

Ondan önceki 1924 ve 1961 anayasaları da tek parti ve askeri dönem anayasalarıydı.

Demek ki Cumhuriyet’in kurulduğu dönemden beri, çok partili seçilmiş bir parlamentonun hazırlayıp, halkın geniş çoğunluğunun mutabakatını almış bir anayasamız olamadı...

*

Ve artık önümüzde şöyle bir gerçek var.

1982 Anayasası halkın yüzde 92’sinin onayını almıştı.

Sonradan yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi ama bu halkın ancak yüzde 51’inin oyuyla kabul edildi.

Ve daha şimdiden toplumu ortasından bölen bir tartışmanın konusu oldu.

Cumhur İttifakı partileri “Güçlendirilmiş Başkanlık Rejimi”ni savunuyor.

Millet İttifakı partileri ise “Güçlendirilmiş Parlamento Sistemi”ni...

*

2023’teki seçim bir tür referandum maiyetinde olacak ve bu ikisinden biri çoğunluk olacak.

Vatandaş olarak umudum ve arzum, yeni ve ilk gerçek sivil anayasamızı bu yeni Meclis’in çoğunluğu alan sistem tercihine göre hazırlaması.

*

Ve şuna bütün kalbimle inanıyorum.

TBMM’nin beşte üç çoğunluğu ile Meclis’te kabul edilmiş bir mutabakat anayasası, referandumda halkın yüzde 51’i ile kabul edilmiş tartışmalı bir anayasadan çok daha kalıcı ve çok daha gönüllü bir mutabakat sağlayıcı olabilir.

BİR MHP DÜĞÜN GECESİ VE ÇOK ANLAMLI BİR PROTOKOL MASASI

PAZAR akşamı bir MHP düğününe katıldım.

TBMM Başkanvekili ve MHP Milletvekili Celal Adan ile eşi Ayfer Adan’ın oğlu Sinan ile Filiz ve Seçim Öztürk’ün kızı Ceyda’nın düğünüydü...

Son zamanlarda gördüğüm en güzel ve ilginç düğünlerden biriydi diyebilirim.

Yeni anayasanın başlangıç bölümünü kaptan yazdı

Cumhur İttifakı güçlü bir biçimde oradaydı...

Tabii ki geceye damgasını vuran isim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu....

Etrafında oluşturduğu hava ile iktidarın ağırlıklı bir ortağı olduğunu hissettiriyordu.

COVID-19 kurallarını tam uyguluyordu.

Maskesini takmıştı.

El sıkmamaya özen gösteriyordu.

*

Protokol masalarında gözüme çarpan siyasi isimler şunlardı:

TBMM Başkanı Mustafa Şentop...

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay...

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ticaret Bakanı Mehmet Muş.

*

Protokol masasında iş dünyasından iki isim vardı:

Aydın Doğan ve Ali Koç.

Öteki masalarda görebildiğim işinsanları ise şunlardı.

Cemal Kalyoncu, Oğuz Çarmıklı, Mehmet Ali Aydınlar, Mustafa Süzer, Enver Yücel, Bekir Okan, Mehmet Torun, Cavit Çağlar, Ali Ağaoğlu, Durmuş Döven...

Yeni anayasanın başlangıç bölümünü kaptan yazdı

O masalarda en çok dikkatimi çeken bir grup ise dini kesimden üç kişiydi.

Eski Diyanet İşleri Başkanları Ali Bardakoğlu ile Tayyar Altıkulaç ve Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan...

*

Davette iktidar dışından siyasetçi olarak sadece CHP Milletvekili Erdoğan Toprak’ı gördüm.

*

Celal Adan İstanbul’da aynı bölgeden üst üste beşinci defa milletvekili seçildi.

Baktım davetliler arasında çok sayıda muhtar, sanayi ve ticaret odası başkanı, belediye başkanı ve MHP milletvekili vardı.

*

Gecenin en ilginç sahnesi ise şahitlerdi...

Sahnede diziliş olarak damatla gelinin solunda Binali Yıldırım, Devlet Bahçeli, Fuat Oktay ve Mustafa Şentop duruyordu.

Sağında ise Ali Bardakoğlu, Aydın Doğan ve eğitimci işinsanı Salih Yılmaz vardı.

Yeni anayasanın başlangıç bölümünü kaptan yazdı

İKİ ŞAHİDİN KONUŞMASINDAKİ BİR KELİME VE BİR CÜMLE FARKI

ŞAHİTLERDEN ikisi kısa birer konuşma yaptı. Bu konuşmada Kuran’ın bir suresinin yorumundaki fark ortaya çıktı.

*

Önce eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardak-oğlu konuştu ve gençlere Kuran’ın evliliğe verdiği üç anlamı dile getirdi:

“Huzur”, “Sevgi” ve “Hoşgörü”...

Onun arkasından söz alan TBMM Başkanı Mustafa Şentop da aynı konuya değindi.

Bunun “Rum Suresi”nde yazıldığını söyleyip aktardı.

Ancak onun aktardığında bir kelime değişikti.

“Huzur”, “Sevgi” ve “Merhamet” dedi...

*

Açıp Ali Bardakoğlu’na sordum.

“‘Merhamet’te bir acıma vardır. Oysa burada kastedilen ‘esirgeme ve bağlılık’ olmalıdır” dedi.

Çünkü “merhamet”te birinin ötekine acıması gibi “farklılaştıran” bir durum söz konusu.

Oysa evlilik, eşit bir bağlılık anlayışı üzerine kurulu beraberlik akdi.

*

İki konuşmada dikkatimi çeken bir fark daha vardı.

Bardakoğlu Kuran’dan alıntıladığı, “Huzur”, “Sevgi” ve “Hoşgörü” kelimelerini aktardıktan sonra sözlerini şu cümleyle bitirdi:

“Bunlar bugün ülkemizin de ihtiyacı olan şeyler...”

*

Şentop ise alıntısında bundan söz etmedi.

Bunun üzerine Rum Suresi’ne baktım.

O paragrafta “Huzur”, “Sevgi” ve “Merhamet” kelimelerinden sonra şu cümle geliyordu:

“Şüphesiz bunlarda varoluşu düşünüp anlamak isteyen bir toplum için dersler vardır.”

BİR HAKSIZLIĞI GİDERME NOTU

GEÇEN pazar günü Boyner’in yeni binasını anlatmıştım.

Orada emeği geçen sanatçıların adını vermiştim.

Dostum Erol Tabanca şu notu iletti:

“Projeyi çok güzel yazmışsın. Ama projeyi gerçekleştiren Mustafa Toner’i unutmuşsun. Yazında isminin geçmesini hak ediyordu.”

Çok doğru bir uyarı...

Erol Tabanca’ya bu uyarısı için çok teşekkür ediyorum.

Hak etmek ne demek, önce onun adını yazmalıydım. Sayesinde yaptığım bir haksızlığı gidermiş oldum.

Yeni anayasanın başlangıç bölümünü kaptan yazdı

ARTIK TÜRKİYE DÜĞÜNLERİNDE DE PACHELBEL’İN ‘CANON’U ÇALINIYOR

Gelinle damat müzik olarak Pachelbel’in “Canon” adlı eserini seçmişti.

Bu parçayı 1970’te öğrenci olarak Paris’e gittiğimin ikinci günü Paris Planetaryumu’nda dinlemiştim.

Bir iddiaya göre, Bach’ın küçük kuzeni Johann Christoph Bach’ın 23 Ekim 1694’teki düğünü için yazıldı.

Ama 274 yıl boyunca unutuldu.

1968’de Jean-François Paillard tarafından keşfedilip meşhur edildi.

O günden beri Batı’da düğün ve cenazelerde en çok çalınan parçalardan biri oldu.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar