Tarihte hiç iz bırakmamış siyaset ve devlet insanları olduğu gibi, bir milletin kaderini değiştirmiş, çağ atlatmış büyük liderler de var. Ne mutlu ki Türk tarihine baktığınızda bu liderlerden bizde hatırı sayılı isim var. Cumhuriyet tarihiyle birlikte Mustafa Kemal Atatürk ve sonrasında merhum Menderes, Özal ve günümüzde Tayyip Erdoğan, sadece sistemsel değil, ekonomik, sosyal ve demokratik anlamda yepyeni bir çağ açmış liderler olarak karşımıza çıkıyor.
Pazartesi günkü Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı açıklamayla; sadece gündemi belirlemek değil, milletin kaderinde yeni bir sayfa açacak açıklamasıyla Erdoğan, yine büyük bir lider olduğunu gösterdi: Yeni anayasa. Herkesin en az beklediği yerden siyaset yapma konusunda uzman olan Başkan Erdoğan, burada da Millet İttifakı'nın ikircikli anayasa sürecine doğrudan müdahale etti ve Türkiye'nin ana gündem maddesi haline getirdi.
"Anayasa çalışmasının, milletin gözü önünde ve onun temsilcilerinin tamamının katılımıyla şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi ve milletin takdirine sunulması gerekir" sözleriyle fitili ateşleyen Başkan Erdoğan, Cumhur İttifakı ortağı MHP ile anlayış birliğine varılmasının ön şart olduğunu da deklare etti. MHP Lideri Bahçeli de vakit kaybetmeksizin yaptığı açıklamada, "Mevcut anayasanın olağandışı şartların mahsulü olduğu ve zaman içinde pek çok maddesinde değişiklik yapılmasına rağmen statükocu vasfında herhangi bir zayıflamanın da görülmediğinden Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır" diyerek yeni sürece açık destek verdiklerini ilan etti.
Aslında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesinin ardından yapılması gereken ilk şey, belki de yeni anayasa çalışmasıydı. Büyük değişimlerin gerçekleştirildiği, ülkenin siyasi ve hükümet sisteminin değiştirildiği, ama kurulan sistemin anayasasının yapılmadığı bir sistem; bir yanıyla hep eksik kalmaya mahkûm çünkü. İzmir eski milletvekili Hüseyin Kocabıyık'ın, 2019 Eylül'ünde Başkan Erdoğan'a yazdığı mektupta, "yeni sistemin yeni anayasasını yapma"nın Türkiye'nin gündemine sokulması önerisini hatırladım bu vesileyle.
Kocabıyık söz konusu mektupta, "Öyle bir anayasa yapılabilir ki, uluslararası ilişkilerde yeni imkânlar sağlanır, güven artar. Öyle bir anayasa yapılabilir ki, üzerimize giydirilmeye çalışılan otoriter gömleği parçalanıp atılır" diyerek Erdoğan'ın reformcu yönüne dikkat çekmişti.
Cumhur İttifakı ortaklarının, Türkiye'ye artık dar gelen darbe ürünü anayasa yerine, yeni sisteme uyarlanmış, büyük Türkiye hedefine uygun yeni anayasa hazırlanmasıyla ilgili güçlü iradesine karşılık, Millet İttifakı ortaklarının ikircikli ve içinde "Türk" ifadesini bile barındırmayan anayasa hazırlıkları an itibarıyla artık tamamen gündemden çıkmıştır. Unutmayalım ki; Türkiye'nin son 40 yıldır bir anayasa sorunu var. Yanlış kurallar yürürlükteyken doğru sonuçlar elde etmek ne kadar mümkündür?
Meclis'in önünde tarihi bir sorumluluk var. Her sorunun çözüm adresi TBMM ise anayasadan kaynaklı gerilim ve sıkıntıları bir 40 yıl daha yaşayamayız. Gecekondu misali, 40 yıl önceki anayasanın belli konularda yapılan değişiklikleriyle artık yeni yüzyılda büyüyen Türkiye'yi daha ileriye taşımak mümkün değil. Bu durum, siyaset kurumuna da TBMM'ye de olan güveni ve itibarı artıracaktır. 1876'dan bu yana parlamento tecrübesi olan bir ülke, bu sorunu daha fazla gündeminde tutmamalı.
Uzlaşmak, demokrasiyi kurumsallaştırmak, uzlaşma kültürünü geliştirmek, birlikte yaşamak için ön şart. Devletin ve milletin varlığını ve birliğini temin edecek başka garantileri de içeren ama aynı zamanda demokratik anayasa yapmak mümkündür. Bunun siyasi tekniği de uygulaması da iradesi de bugünkü siyasal yapıda mevcuttur.
Yorum Yazın