Şimdi, "Nereden çıktı bu?" diye soranlarınız olacaktır. "Canım, zamanı mı?" diyenler de çıkacaktır. Durun, lütfen acele etmeyin... Neden? Çünkü bugün yaşadığımız sistemik sorunların temelinde, darbe dönemi ürünü olan anayasa yatıyor da ondan. Darbecileri yargıladık ama anayasalarından kurtulamadık! 1982 Anayasası 23 kez değişikliğe uğradı. Bu değişikliklerden 19'u yürürlüğe girdi. Anayasa'nın 96 maddesinde düzenleme yapıldı. 31 madde "hükmen" değiştirildi, 20 maddede "büyük ölçüde" değişikliğe gidildi, 25 maddede ise "tarihi değişiklikler" başarıldı. Lakin bir şey değişmedi. Nedir o? "Anayasanın ruhu!" Halen ikinci uygulama döneminde olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin karşılaştığı zorluklar ile seri ve etkin yönetime imkân veren bu modelin eleştirildiği başlıklar, eski anayasa üzerine bina edilmesinden kaynaklanıyor.
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu, uzunca süredir çalıştaylar düzenliyor. Toplumun tüm kesimlerinden temsilcilerin yer aldığı bu toplantılarda beyin fırtınası yaşanıyor. Şimdiye kadar 11 çalıştay tamamlandı. 12. Çalıştay ise 25 Ocak'ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde "Genel Değerlendirme" formatında gerçekleşti.
Bu dönem içinde...
Yeni anayasa ihtiyacı. Yeni anayasanın politik hukuk yaklaşımı
Yeni anayasanın esasları. Milli egemenlik ve kuvvetler ayrılığı ilkeleri
Yeni anayasanın hak ve özgürlükler yaklaşımı
Yeni anayasada yer alacak siyasi haklar ve özgürlükler
Yeni anayasada karşılık bulacak sosyal haklar
Yeni anayasada devletin temel organları. Yasama-Yürütme-Yargı
Yeni anayasa perspektifinde anayasal kurumlar
Yeni anayasa sürecinde sivil toplumun rolü
Yeni anayasa sürecinde medyanın fonksiyonu ele alındı...
Hemen belirteyim... Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, rolünü gayet net tanımlamış. Paket bir anayasa taslağı hazırlamıyorlar. Yeni anayasa sürecini yönetme veya tanıtma misyonuyla hareket etmiyorlar. Türkiye'nin anayasa yapım-yazım tarihini gözeterek, anayasa ile ilgili yıllar içinde oluşmuş müktesebatı dikkate alıyorlar. Böylece, yeni anayasa inisiyatifinin sahibi olan TBMM'ye güncel yorum ve yaklaşımları, öneri ve beklentileri yansıtmayı hedefliyorlar.
Yeni Anayasa gayretinin başlangıcı ise iki kaide üzerinde yükseliyor:
1- Cumhuriyetin değerleri ve kazanımları.
2- Türkiye'nin demokratik birikimi.
Anayasa elbette devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tartışmıyor... Çağın gereklerini, geleceğin kavramlarını gözetiyor. Sivil, demokratik, kuşatıcı ve özgürlükçü çizgide ilerliyor. Cumhuriyetin 100. Yılı'na yaraşır, milli iradenin egemen olduğu bir "Toplum Sözleşmesi'ni" kalıcı kılmayı önemsiyor. Toplumun her kesimi için güvenceli hak ve özgürlükler içeriyor, "insan onuru" ile işe başlıyor. Kapsayıcı, Türk milleti ve Türk vatandaşlığına dayanan bir çerçeve vadediyor.
***
Yeni Anayasa Çalıştayı'nın bundan sonra "tematik konular" üzerinden dinamik şekilde devam edeceği anlaşılıyor. Örneğin "Anayasa Mahkemesi", "Anayasal kurumlar", "halk vetosu", "halkın geri çağırma hakkı" gibi...
Bu vesileyle vurgulamam gerekirse...
"Halkın yeni anayasa talebi var mı?" sorusunu sıkça duyuyoruz. Sn. Uçum'un da dediği gibi halkın "ekonomik, siyasal, sosyal, hukuki, kültürel vb." talepleri mevcut ve bunların tümü özünde bir anayasa talebinin alt yapısını oluşturuyor.
Vurgulayacağım diğer husus ise "Anayasa Mahkemesi (AYM)!" Katılımcıların tamamına yakını, mahkemenin yeniden yapılandırılması yönünde görüş paylaştı. AYM'nin, yasaların anayasaya uygunluğu bakımından yasamayı, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri üzerinden yürütmeyi ve nihayet bireysel başvuru kararları yoluyla da yargıyı denetlediğini kayda geçirip bu yetki yoğunlaşması ile yorum yoluyla üst hukuk ihdas etme anlayışının sürdürülemez olduğunu belirttiler!
Yorum Yazın