Dünya kıtlığın ayak seslerini duymaya başlamışken, bilim insanları laboratuvarlarda üretilen yapay etleri daha ucuz bir maliyetle insanların önüne koyabilmek için var güçleriyle çalışıyor.
Laboratuvarların bu konuda fazla mesai yapmalarının bir nedeni de besi hayvanlarının atmosfere sera gazı salmaları ve bu yolla küresel ısınmaya yol açmaları. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 14,5'inden hayvancılık sorumlu. Ancak laboratuvarda et üretiminin iklim değişikliğini hayvanlardan çok daha fazla etkileyeceği ortaya çıktı. Oxford Üniversitesi tarafından yapılan araştırma, farklı sera gazlarının iklimi etkileme süresinde büyük bir fark olduğunu gösterdi. Sığır gübresi ve gazından salınan metan, kısa vadede daha tehlikeli ancak hızla kayboluyor. Yayılan ton başına metan, karbondioksitten çok daha büyük bir ısınma etkisine sahip. Metan atmosferde sadece 12 yıl kalırken, karbondioksit bin yıl boyunca orada kalmaya devam ediyor ve birikiyor. Sonuç olarak; araştırmacılar, kültür eti üretiminin küresel ısınmayı daha fazla artırabileceğini buldular. Yani... İneklerin boşuna günahını alıyormuşuz...
Diğer yandan ABD Gıda ve İlaç Dairesi FDA henüz yapay etlere onay vermemesine rağmen bu yeni buluşun 5 ila 10 yıl arasında sofralarımıza gelmesi bekleniyor. Yapay et sektörünün 2030 yılında 85 milyar dolarlık bir pazara ulaşacağı da öngörülüyor.
Bu arada yapay etle ilgili bir tartışma daha gündemde. İslam dünyası, laboratuvarda üretilen etin helal mi haram mı olduğunu tartışıyor. Eh, bu durumda konuyu uzmanına danışmakta fayda var:
Sevgili Nihat Hatipoğlu hocam, Atv'deki ilk programınızda bizleri bu konuda aydınlatabilir misiniz?
Kadınlar futbolda erkekleri yakaladı
Günlerdir TRT Spor kanalının canlı yayınladığı UEFA Avrupa Kadınlar Futbol Şampiyonası'nı izliyorum. Hem de burnumu adeta ekrana yapıştırarak, heyecandan soluğum kesilerek.
Tespitim net: Kadınlar futbol oyununda hiçbir branşta olmadığı kadar erkeklere yaklaştı, hatta durumu eşitledi. Öyle yetenekli oyuncular var ki, ağzım bir karış açık kalıyor. Müthiş teknik, sürat, fizik güç ve yeteneğe sahip kadın oyuncuları izlemek bir futbolsever olarak bana büyük keyif veriyor. Örneğin; kupadaki favorim İngiltere'nin üçlü forvetini olduğu gibi al, bizim ligdeki herhangi bir takıma monte et, şampiyonluğun garanti... Yıllardır stoperleri arasındaki uyumsuzluktan şikayet eden takımların yöneticilerine ise mutlaka Almanya maçlarını izlemelerini tavsiye ediyorum. Bir de Fransa'nın golcüsü Grace Geyoro var ki, insan izlemeye doyamıyor.
Kadınların futbolunun, erkeklerden üstün taraflarına gelince: Kimse yalandan tekme yemiş gibi kendini yere atıp, dakikalarca kıvranmıyor. Kimse hakemi aldatmaya kalkmıyor. Kaleciler vakit geçirmek için maçtan dakikalar çalmıyor. Kadın futbolu mertçe, dürüstçe oynanıyor.
Önerime gelince: Artık ülkelerin birinci liglerinde mücadele eden takımlara en az iki kadın oyuncu oynatma zorunluluğu getirilsin. Bakın o zaman futbol nasıl güzelleşiyor...
Eleştirimiz yerini buldu
Geçen ay bu sütunlarda Atv'nin Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında gözüme takılan minik bir kusuru dile getirmiş ve yarışmada sürekli rock müzik soruları sorulduğunu, aslında ekranlarda giderek azalan Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği türündeki sorulara da yer verilmesi gerektiğini dile getirmiştim. Son bölümde bir de baktım ki sesli sorularda Kızılcıklar Oldu mu ve Evreşe Yolları türküleri ile O Ağacın Altını Şimdi Anıyor musun ve İndim Havuz Başına şarkılarına yer verilmiş.
Milyoner'in duyarlı ekibine bir kez daha teşekkürler...
Gaf kürsüsü
ABD Başkanı Joe Biden, gaf şampiyonluğunu bu hafta da kimseye bırakmadı. Prompter'ı takip ederek yaptığı konuşmada "Satırı tekrarla" şeklindeki notu da okuyuverdi.
Zap'tiye
SORU: Bizim lunaparklarda neden hiç korku tüneli bulunmaz? CEVAP: Bizdeki her bakımsız gondol ve salıncak korku tünelidir de ondan...
Ne demiş?
"Anneciğim, askerler küçük çocukları küçük kurşunlarla mı vururlar?" (27 yıl önce Srebrenitsa'da annesinin kucağında can veren kız çocuğunun son sözleri)
Yorum Yazın