Geçmiş dönemlerde dededen, babadan çocuklara kalan manevi mirasın da önemi büyüktü. Babadan çocuğuna bir hatırı sayılır bir söz, bir misal kalır, kişi hayatında bu sözleri bir işaret levhası görür, yeri geldiğinde bazen hal olarak bazen de kal olarak kullanırdı.
Günümüzde artık manevi mirasın çok önemi kalmadı. Televizyon kültürü ve maddiyata verilen aşırı değer manevi miras kavramını da ortadan kaldırdı. Artık babadan kalma şerefli bir isim, bir kaç güzel söz, bir güzel misalden ziyade bıraktığı servete önem atfediliyor.
Geriye bakıp düşündüğümde babamdan kalma bir kaç güzel söz benim hafızamın en mutena yerinde durur. Bunlar benim için önemlidir. Bu sözler:
“Nerede bir yiğit överlerse övsünler sen kendini gözden çıkarma” Bu söz özgüven için beni hep yüreklendirmiştir.
“Her düşüşte bir akıl öğrenirim, ne düşüş tükenir, ne akıl” Bu söz hayatın her türlü süprize açık olduğunu, her yanlıştan bir ders çıkarmam gerektiğini ama yaşadığımız müddetçe öğrenmenin süreceğini, öğrenerek hayatın tekemmül ettiğini hatırlatır.
Bir de doğru olmaya çok önem verirdi. Hani Peygamberimize biri gelmiş “Ya Resullah ben cahil bir adamım bana öyle birşey de ki, ben onunla kurtulayım. Peygamberimiz de “ Allah’a inandım de sonra da dosdoğru ol” demiş. Babam bu kıssaları bilir ve anlatırdı.
Bir keresinde yalan söylemenin yanlış olduğunu ve önünde sonunda ortaya çıkacağını anlatırken “Eğer yalan söylersen dağdaki yalangılar (Elbistan dolaylarında dağlarda biten ve süpürge yapılan bir ot) bile yalanını ortaya çıkarır” demiş sonra bunun hikayesini anlatmıştı.
Adamın biri hacca giderken bir kısım parasını birine emanet olarak vermis. Adam hacdan döndükten sonra emaneti arkadaşından istediğinde arkadaşı inkar etmiş.
Adam kadıya şikayet etmiş. Kadı adama, “parayı emanet verdiğine dair bir yazılı belgen var mı? Ya da herhangi bir şahidin var mı?” diye sorduğunda, Adam “Hayır” demiş “Ancak ben parayı bir yalangının bulunduğu yerde vermiştim.”
Kadı, “O zaman git o yalangıdan bir dal kopar getir şahitlik yapsın” demiş. Adam yalangıdan dal koparmaya gidince aradan uzun zaman geçmiş, adam gelememiş. Davalı sıkılarak “O daha geç gelir o yalangı çok uzakta” demiş. Kadı bu kez, “tamam işte yalangıyı bildiğine göre yalangı şahitlik yaptı, yalangının gelip konuşmasına gerek kalmadı” diyerek emanet paranın verilmesine karar vermiş.
Şimdi düşündüğümde çocuklukta duyduğum bu sözlerin ve misallerin olumlu etkisi, da sonraki eğitim öğretim kurumlarında verilen derslerden çok daha etkiliydi.
Geçmişten kalan manevi mirasın maddi mirastan daha önemli olduğunu günümüzdeki huzursuz ortamı görünce daha çok anlıyorum.
Yorum Yazın