Gayet nazikti, Türkiye Futbol Federasyonu İletişim Daire Başkanlığı'ndan gelen mail. Beni Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş'in perşembe günü (bugün yani) yapacağı basın toplantısına davet ediyorlardı..
Güldüm acı acı ve "Sil" tuşuna dokundum telefonumun.
Sildim attım Şenol'u..
Aslında bir iki ajans muhabiri dışında, tüm meslektaşlarım bu basın toplantısını boykot etmeliydi.
İki sebepten..
1. İnsanların yüzüne baka baka yalan söyleyen bir adamı bir kere daha dinlemenin anlamı yok.
2. Lafa "Sorumlu benim" diye başladıktan sonra, başta Federasyon Başkanı ve heyeti, sonra da tüm futbolcuları suçlayan, toplantı biterken "Bir de kendi performansınızı eleştirir misiniz?" diyen gazeteciyi bağırarak fırçalayan ve "Böyle soru olmaz. Ben bu tür sorulara cevap vermem" diyen birinin toplantısına gidilmemeliydi ki, yüzü kızarsın. "Halkın öğrenme hakkı" adına görev yapan bir gazeteciyi fırçalamanın ne olduğunu öğrensin.
Ama ne işe yaradığını artık kimsenin bilmediği Türkiye Spor Yazarları Derneği, yaptığı görev gereği, en sorulması gereken soruyu sorduğu için kovulmaktan beter edilen bir spor muhabirine ve doğrudan mesleğin kendisine yapılan hakarete ses çıkarmadığı için, özellikle genç arkadaşlarım bugün gene gidecekler, gene ayni yalanları dinleyecekler.
Onlar ne sorarlarsa sorsun Şenol, hep eski sözlerini tekrar edecek.
Ve de sıfır otoriteli, dışarıdan aldığı emirleri uygulayan Federasyon'un kararıyla, yarattığı tüm hezimetlere ve utanca rağmen, Türk Milli Takımı'nın başında Dünya Kupası 2022 eleme maçlarına çıkacak..
O zaman söyler misiniz, bu basın toplantısı için taa Rivalara taşınmanın anlamı ne?.
Şenol'un hangi sözü haber değeri taşıyacak da manşet olacak, umuyorsunuz?.
Toplantıda bir taneniz "Yalan söylüyorsunuz" diyebilecek mi?.
Dese, gazetede yerini muhafaza edebilir mi?.
İşte örnek soru.
"Sayın Güneş.. 'Avrupa 2020 elemelerinin en genç takımıyız' dediniz. Seçtiğiniz kadronun yaş ortalaması öyleydi gerçekten.
Bu lafı edebilmek için çok genç adayları kadroya çağırıp ortalamayı düşürdünüz. Ama onları değil, hep eskileri oynattınız.
Hemen her maç sahaya çıkardığınız ilk 11'in yaşlarını söyleyebilir misiniz?.
Sonradan girenlerin de.. Oynattığınız oyuncuların yaş ortalamasını açıklayabilir misiniz?.
'Onlar tecrübeliydi. Biz genç ve tecrübesizdik' yalanını da söylediniz. İlk 11'inizin 8'i Avrupa'nın en ünlü takımlarında oynuyordu.
Kadronuz Avrupa karması gibiydi.
Sahaya çıkardığınız tüm 11'lerde bir deneyimsiz, tecrübesiz bir tek oyuncu adı verebilir misiniz?." Ve mutlak sorulması gereken soru..
"Sorumlu benim dediğiniz için sizden kendi performansınız için de özeleştiri isteyen meslektaşımızı ne hakla ve ne yüzle fırçaladınız ve soruya yanıt vermeden toplantı odasından kaçtınız?."
UEFA Uluslar Kupası'nın Bedava B Ligi'nde takımı A Ligi'ne çıkaracakken, rezil futbolla C Ligi'ne düşüren, şu anda devam eden Euro 2020 final turlarında oynayanların hali de, nasıl bir muhtemel şampiyonluğu kaçırdığımızı ortaya koyarken, on para etmez rakipler önünde elenip giden tek sorumlu Şenol Güneş, istifayı bile düşünmeyen Şenol Efendi, hangi yüzle, geleceğe dönük, yani Dünya Kupası elemeleri hakkında palavralar atarak toplantıyı geçiştirecek tahmin edebiliyorum.
Olmayan Federasyon.. Şenol Güneş'i sorgulamaktan bile çekinen Nihat Özdemir Başkan ve arkadaşları..
Torpilli imam bildiğini okuyacak. Ben de gidip o tiyatroda figüran olmayı kabulleneceğim öyle mi?.
"İstemem eksik olsun!.
Eksik olsun istemem!."
***
DENİZ HOCAM VE ZÜLFÜ...
Deniz Baykal ve Zülfü Livaneli gündemde..
Zülfü'nün ona hiç yakıştıramadığım sözleri, ülke gündemini değiştirmek isteyenleri çok mutlu etti. Aslında durup dururken "Deniz Baykal, Kürtleri ve Alevileri sevmez" demesinin sebebini kimse çözemedi ya da çözmek istemedi.
Deniz Baykal, Mekteb-i Mülkiye'de hocamızdı. Asistan. Odası spor salonunun balkon katındaydı. Biz, Ahmet kuzenle (Kışlalı) her öğleden sonra basket oynardık. Deniz Hoca da arada sırada iner aramıza karışırdı. "Hoca/arkadaş" karışık bir yakınlığımız vardı.
Sonra "gazeteci/siyasetçi" daha da yakın olduk..
Deniz Hoca'nın Kürtleri ve Alevileri sevmeme gibi bir ırkçı düşüncesi olduğunu ne gördüm, ne duydum, ne hissettim. Sınıfımızda da, birlikte basket oynadıklarımızda da Kürtler de vardı, Aleviler de, başka inançlar ve etnik guruplardan gelenler de.. Birine ayrımcılık yapmadı.
Yapsa, CHP'nin başında olduğu bunca yıl, rakip partilerden biri çıkıp bunu oy konusu yapmaz mıydı?.
Zülfü'ye gelince.. O da çok sevdiğim arkadaşımdır.. Sürgünde yaşadığı 12 Eylül sonrası yıllarda hem de, onu savundum, millet adını anmaya korkarken, Erkekçe dergimde..
Geldikten sonra konserlerini kaçırmadım. Sabah'ta köşe yazarı olarak buluştuk.. Daha da yakınlaştık..
Hele o ünlü Ankara Hipodrom konserinde, şarkıları ile yüz binlerce insanı nasıl peşine taktığını gözlerimle gördüm..
Sonra bir gün, şaşkınlık içinde, paraya nasıl değer verdiğini de gördüm.
Amacı Sabah'ı yıkmak olan bir darbe ile başta Zülfü, en iyi yazarlara akıllara seza transfer ücreti ve maaşlarla iş teklif ettiler.
Genel Yayın Müdürümüz Zafer Mutlu'nun hem de aile dostu Zülfü ilk giden oldu. Ben her zaman olduğu gibi, Sabah'ta kaldım..
Zafer'in odama adeta gözyaşları ile gelip "En yakınım Zülfü bile giderken, sen terk etmedin" deyişini unutamam.. Meslek onurumdur.
Özet..
Zülfü, "Deniz Baykal, Alevileri ve Kürtleri sevmez" demiş..
Bence iftira etmiş, neden bilmem..
Zülfü'nün bu sözlerini eleştirenler de "Zülfü parayı sever" dediler.. Sever gerçekten..
***
BİTCOİN ÇİFTLİĞİ HANGİ TOSUNCUK'UN?..
Gazeteler eklerine kadar Tosuncuk haberleriyle dolu.. Milleti "Çiftlik" kurup kısa yoldan zengin olma vaat ederek dolandıran Tosuncuk hakkında Sermaye Piyasası açıklama yaptı.
Kurulun raporuna göre 77 bin 843 kişiden 511 milyon TL toplanmış. 62 bin 877 kişiye 393.3 milyon TL ödeme yapılmış.
Teslim olup gelen Tosuncuk, geri kalanlara da borçlarını ödeyeceğini söylüyor.
Google Tosuncuk/ Mehmet Aydın yazıp tıkladım.. Yığınla başlık..
Bunlardan birini tıkladım. NTV kaynaklı haberi.. Altında başka haberler var..
Dikkat buyurun..
NTV.. Bu ülkenin en büyük holdinglerinden Doğuş Gurubu'nun sahibi.. Otomotiv ve bankacılık en büyük dalları..
"Durun!. Boş ellerle ayrılmayın.
Gerçekten günde 5.000 dolar ve özgürlüğünüzü kazanma şansını red mi edeceksiniz" diyor, lafa "Hoş geldiniz!. Bedn Bryden Ford" diye başlayan biri ve önünüze bir sarı etiket indiriyor. O etikete adınızı, e-mail adresinizi, telefon numaranızı yazarsanız hemen başlıyorsunuz.
Neye mi?.
"Bitcoin Freedom System"e üye olarak para kazanmaya.. Günde 5 bin doların üzerinde hem de..
Altında sisteme üye olup anında zengin olan ikisi kadın, ikisi erkek dört gencin resimleri ve kısa zamanda kazandıkları dev paraları anlatışları var..
En tepede bir satır.. "Teklif bitimine kalan süre.. Geriye sayan bir saati okuyorsunuz, telaşlanıp hemen tüm bilgilerinizi teslim etmeniz için..
Size bir şey diyeyim mi?. Bu Bryden denen adam, sizi dolandırmasa bile topladığı kimlik bilgileri hazine.. Böyle bir kataloğun değeri milyonlar eder piyasada..
Ve bakın.. Başta NTV, internetin bütün haber siteleri Bitcoin reklam haberleriyle dolu.. Dikkat buyurun reklam değil, haber güya.. Külahıma anlatsınlar..
Bunlar resmen paralı haber..
Peki Tosuncuk'un peşine düşen devlet ve gazeteler nerde?.
Bu Bitcoin çıkmazına nasıl ses çıkarmıyor kimse..
Yahu en basit soruyu soruyorum..
Maliye Bakanı'na da, gazetelerin ekonomi sayfa şeflerine de..
Amerikan Merkez Bankası dolar basmıyor. Biri günde havadan 5 bin dolar kazanıyorsa, birileri de 5 bin dolar kaybediyor demektir. İtirazı olan var mı?.
Diyelim Bryden efendi, "Hemen başlayın" uyarısına ve tepede azalan zamana kanıp kimliklerini kaptıranların hiç değilse ilk bin tanesine 5'er bin dolar kazandırdı. 5 milyon dolar yani..
Bu 5 milyon doları kimler kaybetti, peki?
Tosuncuk gelsin aklınıza..
Bitcoin'le insanımızı kolay para kazanmaya davet eden böyle sayısız sitenin haberi ve üyelik yolları sunuluyor Google'da..
Maliye ve Hazine Bakanlığı, Bitcoin konusunda bir açıklama yapmak, doğru ile yanlışın altını çizmek zorundadır.
Yoksa yarın yeni bir Tosuncuk olayı patlarsa, bu defa sorumlu bakanlık olacaktır.
***
RAHMİ BEY'İN TARZI MI?..
Rahmi Koç, bildim bileli bu ülkenin en şık insanlarından biridir. Takvim Gazetesi, Bodrum'da tatil yapan Üstadın fotoğrafını çekmiş.
Altına yazdıklarına bakar mısınız?.
"Her zamanki tarzını konuşturan Rahmi Koç.."
Dünyanın en ünlü erkek markaları giyen, hatta ünlü Edwards'ı Türkiye'ye getirip dükkân açan Rahmi Bey'in tarzı bu mu Allah aşkına, sayfanın editörü Deniz Bayar arkadaşım..
Bu ülkede kravat ve ceket kullanmayıp, fular ve kazağı simge edinen, gömleği renkli pantolonunun üzerinde serbest bırakıp, en alttaki düğmeyi iliklemeyen, boynuna daima eşarp bağlayan ve kazağı omzuna atıp kolları göğüste düğümleyen tarzı 60 yıldır, resmi davetler dışında değiştirmeyen bir kişi gördüm bugüne dek ülkemde.. Onu da aynada gördüm..
Çünkü bu "Benim" değişmez tarzımdır.
Dedim ya, 60 yıldır..
***
TEBESSÜM
- Büyükbaba!. Senin niye hayat sigortan yok!.
- Ölürsem hepiniz gerçekten üzülün diye, evlat!.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
"İyi görüneceğine iyi ol." Sallust
Yorum Yazın