Önce, maç yayını ve maç sonrasını "Acun Firarda" komedisine çeviren Exxen, sonra da ertesi sabah okuduğum yazılı medyamız...
Kenan'ın hakem tarafından iptal edilen golü yüzünden, hakeme bir saldırı, bir hakaret, bir kıyamet... Koca maç nerdeyse onun üzerine yığılmış.
Acun'un Exxen'i iyice şaşkın... İşi "Diyelimki faul, ama hakem gene de golü verebilirdi. Vermeliydi"ye dek getirdi. Maç sonu pozisyonu incelerken de kasıtlı davrandı Exxen. Pozisyonu uzaktan ve arkadan tekrar tekrar gösterdi. Orada görülen sadece, Kenan'ın omzu ile rakibinin omzuna yaptığı nizami şarjdı. Bin defa bu pozisyonu tekrarladılar... "Bu şarj nizami" dediler. Ama hakem o şarja çalmadı ki faulü... Maç içinde, yayıncı kuruluş, pozisyonu önden de gösterdi. Kenan, omzu ile nizami şarj yapıp topu alırken, sağ koluyla önce rakibinin yolunu kesiyor, sonra da savurarak geriye itip ondan kurtuluyordu. Hakemin faul çaldığı pozisyon, işte bu kolla rakibi durdurup yana savurmaydı.
Şimdi hakeme saldıranların hepsine iki sorum var...
O pozisyonun, maç yayınındaki önden tekrarını beraber izleyip tartışalım mı?.. Yüreği olan var mı?..
İkincisi...
Maç 0-0. Bitime 1 dakika var. O golü, tamamen ayni pozisyonda Ajax atıyor ve ayni hakem bu defa sizin dediğinizi yapıp golü veriyor ve Beşiktaş 1-0 kaybediyor...
Ey Exxen'ci komedyenler, o zaman ne derdiniz?..
Ey Spor Müdürleri, o zaman gene aynen bu sayfaları mı yapardınız, yoksa, faul vermeyen hakemi idam mı ederdiniz?.
Yani bu ülkede tarafsız bir spor medyasına hasret mi gideceğiz?..
Amaç Türk futbolu ve ona hizmet, ona destekse, alkışsa alkış, ama yeri geldiğinde de yol gösteren eleştiriler yapmak gerekmiyor mu?..
İşi başından alalım...
Beşiktaş'ın 11 sakatı var.
Bunca sakat garip değil mi sizce?..
Kusur kimde?.. Futbolcuların hiçbiri kendine bakmıyor mu?.. Maç başına para, hem de tonla para alan adam, kadroya giremeyip binlerce euro kaybetmeyi ister mi?.. Hem de 11'i birden?..
Acaba bir antrenman ve kondüsyon yükleme idmanı hatası olabilir mi?.. Bu ihtimal daha büyük değil mi?..
Hangi gazete bu konuyu araştırdı?.. Hangi gazetede "İşte Beşiktaş'taki sakatlıkların sebebi" manşeti ile verilmiş bir araştırma yazısı gördünüz?.. Bir yanda Beşiktaş istihbaratına dayalı görünüm, öte yanda bu ülkenin önde gelen bilim adamlarından yorumlar?.. Onlar zahmetli işler...
Yooo!.. TV başında oturup maç seyretmek ve yazmak işiniz... Ötesi ajanslardan ne gelirse o?... Dilimde tüy bitti, "Kalkın habercilik yapın" demekten...
İkincisi... Sergen ve Sergenciler maçtan sonra 17 yaşında iki gencin yan yana stoper oynamalarını övdüler de övdüler...
Exxen'deki komedyen "17 yaşında bir gencin A takımı formasını ilk kez Şampiyonlar Ligi'nde giymesi" diye anlattı... Güzel tabii... Güzel de, eğer 8+3 kuralı olmasa, bunlar Beşiktaş kadrosuna girebilirler miydi, onu düşünün?.. Bunca sakat olmasa da Amsterdam'a götürülürler miydi acaba?
...ve de... Bunların hiç biri yokken, Galatasaray Hocası Mustafa Denizli, genç Bülent Korkmaz'ı Türkiye'de oynatmazken, Viyana'da Şampiyon Kulüpler Kupası maçında ilk 11'e koyarak maçı izlemeye giden uçak dolusu Türk gazeteciyi şoke etmemiş miydi?.. Ve o Bülent Korkmaz, 2000 yılında Kopenhag'da Hakan'la beraber iki kaptan olarak UEFA Kupasını kaldırmamış mıydı?..
Peki, "Gençlerim de gençlerim" diyen Sergen, Şenol Güneş'in keşfettiği iki genci ne yaptı?..
Dorukhan'ı gönderdi. Güven'i de kadroya bile almadı?.. Neden?.. Tartışalım mı?..
Amsterdam'da Güven gibi bir santrforu aradık mı, aramadık mı?..
Ya Rıdvan!.. Türk futbolunun büyük umudu genç Rıdvan'ı ilk 45 dakikada sol açıkta unuttu takım, nasıl bir taktik içinde oynuyorsa... Rıdvan topa ilk defa 38'inci dakikada dokundu. İkinci yarı başlarken de, çekti aldı sahadan.
Bir hoca bir genci harcamak isterse böyle yapar ancak... Rıdvan sol bekti. İkinci yarıda Beşiktaş beksiz kaldı iyi mi?..
Maçtan sonra Sergen, taktiklerini anlattı... Takımı, birinci ve 2 bölgeye çekmiş. Yani kendi yarı sahasının da nerdeyse yarısına. Yani Beşiktaş kalesine 30 metre kala, en az 10 Beşiktaşlı orda... En az da 6-7 Ajaxlı... "Böyle onları dar alanda sıkıştıracaktık" dedi...
Ne uyguladılar ama... Ajax ilk golünü attığında, Beşiktaş kalesine 30 metre kala, hemen herkes ordaydı. Hele 18 içindeki her Ajaxlıya 2 Beşiktaşlı düşüyordu. Golü izleyelim mi?
Adamlar ellerini kollarını sallaya sallaya, sanki orda Beşiktaşlı değil de hayalet varmış gibi bomboş kalemizin dibine kadar geldiler ve oradan gene bomboş vurdular...
Sıkıştırma taktiği öyle mi?..
Güldürmeyin beni Sergen ve de komik yayıncılar ve yazıcılar?..
Peki rakibi tanıyan, analiz eden var mı, Beşiktaş'ta ve medyada?..
Avrupa futbolundaki büyük gerilemeyi gören, yazan var mı?..
Real Madrid kendi sahasında bir Moldova takımına yenildi Salı gecesi... Adı Şerif!.. Duydunuz mu?.. O Şerif, ilk maçında da Shaktar'ı yendi, 6 puanla lider...
Moldova yahu, Moldova'nın bunları yaptığı Avrupa'da biz niye "O penaltı verilse bile maçı kazanamazdık ama..." diye yorum yapıyoruz.
Bu nasıl bir aşağılık, bu nasıl bir "İsimden korkma"dır... Utanın be.. Utanın!..
Daha kuralar çekildiğinde Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ne devamından umut kesip "Avrupa Ligi'ne kalırsa iyi olur" demedik, üçüncülüğe razı olmadık mı?..
Averaj hesaplarına girmedik mi?..
Şimdi bizim gibi 0 puanlı Sporting ile oynayacağız. Yenmemiz lazım... Sporting'in Ajax ve Dortmund maçlarını kim izledi?. Kendi ligindeki maçları kim takip ediyor?.. Sporting analizini kim yapıp Sergen'in önüne koyacak?..
Bunları konuşan, tartışan, yazan yok?..
Ne yazıyoruz?...
"Kahrolsun Hakem.. Faul varsa bile verseydi golü... Gene yenemezdik ama, o verseydi?. Vermedi.. Ah hakem ah!."
Bu medya ile bu ülke futbolu bir adım ileri giderse mucize olur!..
***
6222 SAVCILARIMIZ, NERELERDESİNİZ?..
"Gerekirse dünyayı yakarım! Onların tuttuğu fare kadar, benim tuttuğum kedi var. Ben o dümenleri yemem! Beni tek üzen, hemşehrilerimizin yanımda durmaması. Onlar benim yanımda durmazsa, ben bu baronlarla savaşamam... O malum takımı (Galatasaray) Rize'ye gömmemiz lazım! O malum takım, bizimle çok uğraşıyor. O malum takımı oraya gömmemiz lazım!"
Bunları söyleyen kim?.. 3 ekimde, yani bu pazar Rize'de Galatasaray ile karşılaşacak Rizespor'un, ayni zamanda Fenerbahçe Kongre üyesi, zamanında Fener yönetiminde de görev almış, fanatik Fenerli Başkanı Tahir Kıran...
Şimdi imam "Gömmemiz lazım" derse, cemaat ne yapmaz, düşünün. Zaten "Ben tek başıma yetmem. Cemaat de yanımda olsun" diye çağrı yapıyor... Peki Türk sporunda şiddetle mücadele için çıkarılan 6222 sayılı yasanın atanmış özel savcıları ne yapıyor?..
Bu konuşma üzerine bir söylem, ya da eylemini duyan var mı "Özel 6222" savcısının?..
Peki 3 ekimde Rize'de 1, tek bir kişinin burnu kanarsa sorumlu kim olacak?..
Başkan Tahir Kıran mı, yoksa onu görmez, duymazdan gelen "Adalet mekanizmamız, bugüne dek, bu yasa ile ilgili etkili eylemlerini hiç görmediğimiz, duymadığımız 6222 savcıları ve de onları denetlemekle görevli Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu mu?..
Tabii bir de vicdani soru var?.. 6222, Büyük Kulüp Başkanları için uygulandı mı, bugüne dek?.. Bu köşede neler yazdık, ses geldi mi hiç?..
O zaman Rize Başkanı da "Gömelim" çağrısı yapar...
O yapınca, komşu Trabzon durur mu?...
Bu da Trabzonspor Genel Sekreteri Ömer Sağıroğlu'nun yaptığı kulüp resmi duyurusu...
"MHK utanmasa bile biz, futbola emek veren herkes adına, saha içi ve saha dışında alın teri döken tüm futbol ailesi adına utanıyoruz! 'Türk futbolunun yüz karası Halis Özkahya' figürandan başkası değildir. Özkahya yalnız değil. Onu görevlendiren, harekete geçiren, yöneten ve yönlendirenler var. Karanlık sistem içerisinde yer edinmiş, Trabzonspor'un yükselişine ket vurmaya çalışan ve kapalı kapılar ardına saklanıp alçakça planlar yapan birileri var. Ancak, onlar da bilmeli ki; karşılarında tek yürek şampiyonluk yolunda ilerleyen bir Trabzonspor camiası var."
"Alçakça planlar yapan birileri" kim?.. Figüran Halis Özkahya'yı o maça atayan Merkez Hakem Komitesi ve tabii Türkiye Futbol Federasyonu... Yani bir yerde devlet... Onları durduracak kim?.. Trabzon camiası...
Şimdi 6222 savcısına soruyorum...
Sadece Sporda Şiddet değil, Türk Ceza Kanunu'na göre de suç olan bu resmi, belgeli ve yazılı açıklama için ne yaptınız?.. Hangi eylem ve söyleminiz var?..
Türk futbolu kana boğulmaya sürükleniyor. Ama sırf bunu önlemek için çıkarılan 6222 kullanılmıyor. Ne bir eylem, ne bir söylem var...
Tabii, 6222'yi büyük kulüplerin başkaları için uygulamazsanız, o zaman daha alttakilere de dokunamıyorsunuz. Bu köşede kaç kez yazdım, duyurdum. Tık sesi gelmedi... Artık yazmasam da, YouTube'u açıp Veysel mi dinlesem?.
Birinin aklı yok deli divane
Bir kısmı muhtaçtır acı soğana
Bir kısmını zengin etmiş yan yana
Şimdi kendi saklanıyor sır gibi
Kimine saz vermiş çalar eğlenir
Kimi zevk içinde güler eğlenir
Veysel (Hıncal) gözyaşlarını siler eğlenir
Yeter gayrı yumma gözün kör gibi.
***
TAKSİCİ GÖREVİ POLİSE...
Dün biz İstanbul'un arşa çıkan taksi rezilliğini yazarken, İçişleri Bakanlığı, sadece İstanbul'da değil, 81 ilde taksicileri izleme görevini Emniyet Müdürlüğü'ne vermiş... İyi de etmiş... Belediyeden umut kesilince, iş Vilayete düşüyordu tabii...
Şimdi polisler sivil kılıkla müşteri gibi taksiye işaret etmeden başlayarak, tüm yolcu ve yol beğenmeyip, durmayan ve almayan taksicileri gözaltına alacaklar ve araçlarını da parka çekecekler...
İşi ciddi ciddi yaparlarsa, büyük çapta engel olurlar. Ama Soylu bakan olduğu zaman, bize de bir kopyası gelen Trafik Genelgesi yayınlamıştı. Uygulansa pek çok trafik sorunu çözülecekti. Ama hemen hiçbiri uygulanmadı. Sayın Bakan da peşini bıraktı, sanki...
Şimdi göreceğiz, ne olacak?..
Ama bir şey daha var, Sayın Bakanım?.
Taksi plakası mafyasına esir, günde üç vardiya, yani 8'er, hatta insafsızca 2 vardiya yani 12'şer saat çalışan ve kazandığının yarıdan fazlasını plaka mafyasına kaptıranlar var...
Şu İstanbul'un 14 bin taksi plakası kimlere kayıtlı... Bunların kaçı bizzat o taksinin sürücüsü, biliyor ve bu konuda da bir eylem düşünüyor musunuz?..
Taksi şoförü çok kötü çalışma ve ekonomik koşullarda iş yaptığından, biraz da müşteri ve güzergâh seçmeye mecbur oluyor. Onları da düşünen bir uygulamanız daha olacak mı?.
***
TEŞEKKÜRLER YAHŞİ!..
Bu sabah, Caner'le Nihat, gazetelerimle beraber ne güzel bir armağan getirdiler... Sanatsever, adını taşıyan galerisi ile yıllardır, güzel sanatlara hizmet eden Yahşi Baraz Dost, büyük boy, kalın cilt, Türkçe ve İngilizce bir Fahrelnissa Zeid kitabı hazırlamıştı. Bana imzalayıp göndermiş...
"Fırtınaya Doğru"
Şakir Paşa ailesi, Türk sanatında çok önemlidir. Fahrelnissa Zeid, Paşa'nın kızı, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'in kız kardeşi, Aliye Berger'in ablası, Nejat Devrim'in annesi, Füreyya Koral'ın teyzesi, Kral Hüseyin'in de gelini.. Londra, Paris'te sergiler açmış, dünya çapında olmuş bir ressam...
1971'di galiba... İzmir Fuarı sırasında, TRT Televizyonu "Fuarın Konukları" diye bir söyleşi programı hazırlamıştı. Ben de sunucuydum. Konuklarımdan biriydi, Balıkçı... Önce 45 dakika yayında, sonra da bir saatten fazla baş başa sohbet edince, nasıl çekmişti beni Balıkçı ve ailesi... Ne bulduysam okudum. Sonra gene tesadüf, Cevat Şakir'in kardeşi Suat Şakir'le de tanıştım. Side'de kaldığımız Pamfilya adlı pansiyonu işleten oymuş meğer. Mutfağa girer eliyle özel yemekler yapar, civarda antik geziler planlar, ayarlar yapar, yollardı, bizi...
Fevkalade lüks kağıda basılmış kitapta Zeid'in çok güzel fotoğrafları ve yapıtlarının resimleri de var...
Bu kitap çok elimde kalacak... Siz de isterseniz tıklayın...
www.bozluartproject.com
***
TEBESSÜM
Korku Zinciri!.
FARE, kediden korkar.
Kedi, köpekten korkar.
Köpek, adamdan korkar.
Adam, kadından korkar.
Kadın, FARE'den korkar.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
"İnsan insana iyi gelmeli gelmeyecekse hiç gelmemeli.." Nazım Hikmet
Yorum Yazın