Köşemizin vefalı dostlarından sevgili Ali Uygur, bir projeksiyon yapmış. İçinde önemli dersler var. Buyurun:
"Yüksel Bey'ciğim artık sizi kendimizden biri olarak görüyoruz çünkü sesimizi duyuran, bize ses ve nefes olan yazılarınızın yanı sıra yorumlarımıza, tenkitlerimize, öneri ve görüşlerimize yer veren bir tek siz varsınız. Keşke diğer Sabah yazarları da haftada bir gün okuyucularının sesine kulak verse, neyse...
Yüksel Bey'ciğim bu 6+1 masasının oynadığı tiyatroya şaşkınlıkla bakıyoruz. Gülsek mi, ağlasak mı, kızsak mı, övsek mi bilemedik. Ama doğrusu gülüyoruz, acı acı gülüyoruz...
Türkiye'nin devasa sorunları var: Yunanistan ile karasularımız, İsveç'in NATO isteği, İslam ülkeleriyle normalleşme adımları, Libya ile stratejik anlaşmalar, işçi, memur ve emekli zamları, EYT'liler, savunma sanayi açılımları, daha aklınıza gelebilecek büyük sorunlar ve de yüzyılın en büyük felaketi deprem... Allah'a şükür ki başımızda bütün bunların üstesinden gelebilecek/gelen siyasi, ekonomik, kültürel tam bağımsızlığı kendine şiar edinmiş bir siyasi irade var. Ya 6+1 masası ne yapıyor? Lay lay lom, her gün yeni bir kriz, ülke gerçeklerinden kopuk bir siyasi anlayış... Düşünün, yüzyılın felaketi için 'Acaba iktidara yarar mı?' diye elini taşın altına sokmamak...
Türk Milleti böyle bir anlayışı, bu kadar zehirli fikirleri savunan bir yapıyı iktidara taşır mı? Saygılarımla..."
Sonradan bozan yerli diziler
Geçen hafta "İyi başlayıp, sonradan bozan yerli diziler" hakkında liste yapmanızı istemiştim. Elektronik posta kutum ve sosyal medya hesaplarım yorumlarla doldu taştı. Hepsini bu köşeye taşımaya kalksam, bir haftalık yazı dizisi olur. Bu nedenle içlerinden Nurdan Çopur'un mektubunu "temsilci" seçtim:
Pazar günkü yazınızda sonradan bozan Türk dizilerini takipçilerinize sormuşsunuz; ben de size geçen sene pazar günlerimi Yargı gecesi ilan ettiğim ama son aylarda artık tat almadığım diziyi ilk sıraya koymanızı öneririm. Zira son haftalarda hiç heyecan kalmadı ve bu kadar da saçmalık olmaz dedirtiyor. Saçmalık demişken; Yalı Çapkını'nı da ekleyeyim. Büyük heyecanla izlemeye başladığım, başta çok dramatik, genç bir kadının mücadelesi diye gördüğüm dizi, şimdi ise tek konusu kadın ve erkeğin yatak odası haline geldi. Kendi kendime diyorum ki: Ey senaristler, hiç mi Instagram yorumlarını okumuyorsunuz? 3 bin yorum geliyor, 2 bin 900'ü negatif. Biraz gözlem yahu..."
Bu konuda en fazla eleştiri alan dizilerden birinin de Yasak Elma olduğunu ekleyeyim.
Keşke bir danışsaydınız
Değerli okurum ve dostum Ali Aktulga bu kez de dizilerde uzmanlık gerektiren konuların senaristler tarafından nasıl çalakalem yazıldığına işaret etmiş:
"İyi geceler üstadım, dizilerde mesleki konularda danışman kullanılması gerektiği bence önemli bir konu. Adli, tıbbi veya başka mesleki konularda saçma ve yanlış bir çok senaryo hatalarına şahit oluyoruz zaman zaman. Hadi bunlar uzmanlık gerektiren konular diyelim. Ama temel dini konularda yapılan çok basit hatalar, maneviyattan ne kadar uzaklaşmaya başladığımız ve dini konuların artık ne kadar önemsenmediği izlenimini uyandırıyor bende.
Savcı dizisinde hoca, mezarlıkta mevtanın ruhuna Fatiha gönderirken 'Er kişi niyetine ruhuna Fatiha' diyordu. Gerçekten senaryo yazarlarının bilgilendirilmeye ihtiyacı var demektir bence."
Değerli dostum, "Çok mu gereksiz bir hassasiyet benimki acaba?" diye de eklemiş. Bence az bile...
Gaf kürsüsü
Neler Oluyor Hayatta programının sunucusu Nur Tuğba Namlı, dili sürçüp de Ordu'ya "Odru" deyince caps'lere ve sokak röportajlarına konu oldu.
Zap'tiye
Marketlerdeki ucuz sucukların ottan yapıldığı ortaya çıktı. Milleti koyun yerine koymanın bundan daha fütursuz bir yolu olamaz!
Ne demiş?
Atv'deki Ateş Kuşları'ndan bir diyalog: - Söz mü? - Adam sözü. - Ona erkek sözü derler. - Erkek sözünü de adamlar tutar.
Yorum Yazın