Tuba Kalçık

Tuba Kalçık

Mail: gudfhdkf@hotmail.com

Vatanseverlik, mesleğini en iyi şekilde yapmak demek

Ünlü oyuncu Levent Ülgen, Günaydın’a özel açıklamalarda bulundu. Vatansever biri olduğunu söyleyen Ülgen, “Sanat birleştiricidir. Bu yüzden elimden geldiğince tiyatro yapmaya çalışıyorum. Vatanseverlik, mesleğini en iyi, en dürüst şekilde yapmak demektir” dedi

 Televizyona da iş yapıyorsunuz ama tiyatroyu da bırakmıyorsunuz...
Tiyatro oyuncunun er meydanıdır derler ama biriki defa oyuna çıkarak kimse er olmaz. Tiyatroda istikrar gerekir, yani süreklilik olmalı. Ben 40 senedir aralıksız tiyatro yapıyorum, sahneden besleniyorum. Seyircimle buluştuğum zaman kendimi iyi hissediyorum. Televizyonda da iş yapmayı seviyorum ama benim için asıl ödül seyircimin oyunuma gelip, ayakta alkışlaması. Televizyonda oynamak maddi açıdan çok daha büyük kazanç geçiyor elbette. Tiyatrodan o kadar para kazanmamız mümkün değil. Ama onun bana verdiği mutluluk da bambaşka. Uzun yıllar sahnede kendimi sınadım, denedim ve biliyordum ki bana bir gün şöhret gelecek. Ben 40 yaşımda yakalarım diye düşünüyordum, 38 yaşımda geldi. Ben devlet tiyatrosuna uzun yıllar emek verdim. Tiyatrodan büyük paralar kazanmadım. Hatta hiçbir zaman evim ve arabam olmayacak diye ağladığımı da hatırlıyorum. Şöhreti yakaladıktan sonra evim de oldu arabam da...




NAZIM SİYASET ÜSTÜ EDEBİYATÇI

 Her sene Nazım Hikmet'i anma günlerinde gönüllü olarak sahneye çıkıyorsunuz. Sizin hayatınızda Nazım Hikmet'in nasıl bir yeri var? Nazım benim için umut demektir, direniş demektir. Ne zaman umutsuzluğa düşsem hemen Nazım okurum. 'Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele' Bu dize motivasyon kaynağımdır. Başarısız olabilirsiniz, işler kötüye gidebilir veya yenilebilirsiniz ama önemli olan hayata tekrar umutla başlamaktır. Nazım'ın bütün oyununu oynadım. Vatansever bir şairdir. Mesela 'Ferhat ile Şirin' oyununda Ferhat Şirin'e 'Sen o kadar güzelsin ki Şirin. Konuştuğum dil gibi Türkçem kadar güzelsin' diyecek kadar Türkçe'yi seven, vatanına, diline kıymet veren bir şairdir. Kuvay-i Milliye Destanı'nda halkımızın vatanını korumak için nasıl canla başla mücadele ettiğini çok güzel anlatıyor. Nazım siyaset üstü bir edebiyatçı. Vatan sevgisi, dil sevgisiyle örnek biri. Sanat her zaman toplumlara iyi gelir. Sanat birleştirir. Bizi bir araya getiren sanata çok iş düşüyor. Bu yüzden de elimden geldiğince tiyatro yapmaya çalışıyorum. Vatansever bir insanım. Vatanseverlik, mesleğini en iyi şekilde yapmak demektir. İşin neyse onu en iyi, doğru, dürüst şekilde yapmak vatanını sevmek demektir.




 En çok kimi canlandırmak istersiniz?
Öyle biri yok. Ama Yetkin Dikinciler'e hayranım, Nazım'a o kadar benziyor ki. Şanslı bu konuda. Ben kimseye benzemiyorum, o yüzden bir isim veremeyeceğim. Ama psikopat bir karakter oynamadım. Oynamak isterdim.
 Tiyatroda ayağınızı kaydırmaya çalışanlar ya da kısıtlamak isteyenler oldu mu?
Geçen yaz bir arkadaşım, 30 yıl önce beni nasıl yok etmek için uğraştıklarını ama bir türlü beceremediklerini itiraf etti. Hem de çok yüksek bir konumda bulunan hocamla birlikte. Ben de ona ''Bana yapılan kötülüklerle uğraşıp, vakit kaybedemem. Aldığım eğitim gereği beni kısıtlarsanız, ben başka yol bulurum. Bunu hesaba katmamışsınız'' dedim. Ben zaten kötülük yaptıklarını biliyordum ama kendime o dönemde başka çözümler buldum. İnsanlar bana kötülük yapacak diye düşünerek yol alamam. Benim amacım bana verilen rolleri, görevleri en iyi şekilde yapmaktır. Gerisini düşünerek vakit kaybetmem.
 Sanat-siyaset ilişkisini sormak istiyorum. Sanatçı olarak her kesime hitap ettiğinizi düşünüyor musunuz?
Oturduğum semtte kentsel dönüşüm var, harfiyat kamyonları beni görünce durup yol veriyor ve el sallıyor. Benim dünya görüşüm açık ve nettir. Bunu da hiç saklamadım.




BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI HAKSIZLIKTI

 Sol tandanslı bir sanatçısınız....
Evet, ben solcu bir insanım ama solcu olmam sağcılara düşman olmam anlamına gelmez. Benim her ideolojiye saygım var. Sana yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi başkasına yapma. İşte bu kuralı uygularsak toplumda ayrışma da olmaz kavga da... İdeolojilerimiz farklı olabilir ama birbirimize saygıyla yaklaşırsak sorunların üstesinden geliriz. Benim her kesimden izleyicim de var. Tüm görüşlere saygım var, herkese de böyle yaklaşıyorum. Başörtüsü yasakları döneminde ben de başörtüsü eylemlerine destek verdim. Başörtüsünün yasaklanması büyük bir haksızlıktı. Ankara Devlet Konservatuarı'nda okurken, İlahiyat Fakültesi'nin önünde başörtüsü eylemleri yapılıyordu. Ben de konservatuardaki kız arkadaşlarıma ''İstediğiniz gibi okula gelebiliyorsunuz. Saçınızın bir tarafını kırmızı, bir tarafını sarı boyatıp derse girme hakkına sahipsiniz ama başörtüsü taktığı için derse giremiyorlar. Bu büyük bir haksızlık'' dedim. Ve konservatuarı örgütledim ve dayanışma için, başörtüsü eylemlerine katıldık. Ben hayatım boyunca bütün haksızlıklara karşı mücadele ettim.
 Çok iyi bir hafızanız var. Bu yanınızı geliştirmek için neler yaptınız?
Hafızam değil de ezberim çok kuvvetlidir. Özel yöntemim var. Sayılarla ezberleyeceğim şeyi özdeşleştiririm. Özel tekniklerim var, çocukluğumdan bu yana kullanıyorum. Ezberlediğim şeyi de unutmam. Mesela, 40 yıldır 60'tan fazla oyun oynadım. 15 sene önce oynadığım bir oyunu, bir kere okusam çıkıp tekrar oynarım. Çok büyük avantaj benim için. Ben sıkıştığım zaman çözüm yolu bulmayı iyi bilirim. Bu da matematiğin bana yararıdır. Bana kötülük yapılsa ciddiye almam, bu ancak benim zekamı güçlendirir.




ROLE FİZİK PROBLEMİ GİBİ YAKLAŞIRIM

 Fizik eğitimini alırken tiyatroya başladınız. Fizik eğitimi size neler kattı oyunculukta?
Matematik ve fizik alanına hep ilgim vardı ancak oyunculuğu çok seviyordum. ODTÜ'yü bitirdikten ancak kendimi bilim adamı olacak kadar disiplinli bulmuyordum. Konservatuar eğitimimi de aldım sonrasında ve oyuncu oldum. Fizik hayatın her alanında var. Fizik de matematik de insanı analitik düşünmeye yönelten bilimler. Sanatın da bir matematiği var. Bana bir rol geldiği zaman buna bir fizik problemi gibi yaklaşıyorum. Canlandıracağım karakterin ayakta duruşundan, konuşmasına, sosyal statüsünden kişiliğine kadar her şeyi tek tek bulmaya çalışıyorum. Sonra da bunu harmanlayıp, karakteri ete kemiğe büründürüyorum.

KÖTÜLÜĞÜ YÜCELTEN PROJEYİ KABUL ETMEMPROJEYİ

 Projeyi kabul ederken en önemli kriteriniz nedir?
En önemlisi projenin içeriği. Projenin amacı ne bunu anlamaya çalışırım. Rolün cazibesi de çok önemli. Oynayacağım rolün bana katkısı var mı? Buna bakarım. Bir de yapım şirketi, yönetmen ve oyuncu kadrosu önemli benim için. Para en son baktığım şeydir. Hatta projeye inanırsam seve seve para almadan yaptığım işler de oldu. Bir proje haksızlığı, kötülüğü yüceltiyorsa da asla kabul etmem.

BENİ EN ÇOK SOKAK BESLİYOR

 Oyunculuğunuzu nasıl besliyorsunuz?
Her fırsatta sokağa çıkıyorum. Halkla sohbet ediyorum, onları gözlemliyorum. Beni sokak besliyor. Tiyatroya ilk adım attığım günden itibaren gözlem yapmamın önemini anladım. Çocukluğumdan itibaren gözlem yapıyorum.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar