Size bir soru: Kapıkule'den yürüyerek çıksam...
Bulgaristan'da üç kilometre yürüyüp geri dönsem, Türkiye'ye girsem.
"Avrupa'ya gitmiş" sayılır mıyım, sayılmaz mıyım?
İşte bunların uzaya gitmeleri de böyle bir şey.
Sir Richard Branson adında bir para babasından söz ediyorum. Arkasından Jeff Bezos da gelecek.
Altı kişi uzaya gitmişler, bir buçuk saat sonra dönmüşler.
Böylece bu işi de "deneyimlemişler"...
(Ne biçim Türkçe ulan bu? Maç anlatan spikerlerden mi öğrendiniz?) Branson'un uzay şirketi Virgin Galactic şimdiye kadar 600 bilet satmış, hediyesi adam başı 250-300 bin dolar.
Sokağa atacak parası çok olanlar alabiliyorlar.
Bir Türk hanım da 100 bin doları Elon Musk'a toka etmiş, sonra uyanmış, "Ya beni uzaya götür ya paramı iade et" diyor.
Fakire verse sevaba girerdi...
***
İnsanları böyle kekliyorlar.
Medya da buna bayıldığı için üstüne üstüne gidiyor.
Hiç kimseyi ilgilendirmemesi gereken Serenay'ın yelkeni gibi...
Bu insanlar uzaya muzaya gitmediler.
Atmosferin üst tabakasına çıkıp geldiler.
80 kilometreye çıkmışlar. (Kimi gazete zam yapmış, 100 kilometre diyor. Bir başkası da ortasını bulmuş, 88 demiş. İşin ciddiyetini buradan anlayabilirsiniz.) Eh, bendeniz de şu pandemi belasından önce sık sık 10 kilometreye çıkıyordum. Bir keresinde 13 kilometreye çıkmıştım.
Oradan dünyanın "yuvarlak" olduğunu da görmüşler, biz bile görüyorduk.
Belki dünyanın düz olduğunu iddia eden Amerikan psikopatlarına bir uyarı olur...
"Gerçek uzaya" çıkabilmek için 800 kilometre yükselmek gerekiyor.
"Yerçekimsizlik" ortamı da üç dakika sürmüş.
O ortamı NASA'nın "simülasyon" laboratuvarlarında yaratabiliyorlar, parasını bastırıp burada da tadabilirlerdi.
***
Tabii uzay deyince, insanların aklına bilimkurgu filmlerinde gördükleri saçmalıklar geliyor...
Işık hızının üstüne çıkan(!) gemiler...
Mars'ta sebze yetiştiren astronotlar...
Uykuya yatıp da yıllar sonra bilgisayarın uyandırdığı mürettebat... Bu arada robot olduğu için hiç mi hiç uyumayıp cincon oturan robotlar...
Uzak galaksilerin karanlık gezegenlerinde onları bekleyen damarlarında sülfürik asit dolaşan canavarlar...
Eşek yüküyle para bastırıp bilet alanlar bütün bunları ya da benzerlerini yaşayacaklarını sanıyorlar.
Biz Taksim'den Kadıköy'e gidene kadar gidip dönecekler.
Canavar manavar da görmeyecekler.
Ne yapalım, biz de şimdilik "trafik canavarıyla" idare ediyoruz...
PEKİ ARKASINDAN NE GELECEK?
"15 Temmuz zaferini bol bol kutlayın, çünkü ömrü 27 Mayıs zaferi kadar bile sürmeyecek."
Mine Gökçe Saulnier Kırıkkanat
HAZİN BİR İNTİHAR
"15 Temmuz darbe marbe değildir.
FETÖ diye bir şey yoktur."
Can Ataklı
Yorum Yazın