Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Ünlüler neden boşanıyor?

Ünlüler arasındaki boşanmaların sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Bu hafta konuyla ilgili bir uzmanı köşemde konuk etmeyi uygun buldum. Aile Danışmanı Yazar Semra Binay, şov dünyasında yürümeyen ilişkilerin nedenlerini belli başlıklar altında toplamış:
YÜKSEK EGO: "Çoğunlukla alttan alınan ve pohpohlanmaya alışkın olan şöhret kişi, ilişkisinde de bunu bekler. Her iki taraf da ünlü ise kimse kimseyi idare etmeyip, güç savaşına girer. Eğer bir taraf ünlü ise diğeri evliliğini devam ettirmek için daha idareci olabiliyor.
SETLERİN ETKİSİ: Setlerde, sahnelerin getirdiği yakınlıklar, rol icabı için bile olsa "mış" gibi yapılan yakınlık ve temaslar bir süre sonra gerçeğe dönüşerek aldatmalara sebep olabiliyor.
ŞÖHRET İHTİYACI: Şöhret bir bağımlılıktır. Şöhreti düşüşe geçen evli insanlar bu düşüşten evliliklerini sorumlu tutuyor. Bağımlı oldukları şöhreti yeniden elde etmek ve gündem olacak olaylara imza atmak için boşanıyorlar.
HAYAL KIRIKLIĞI: Şöhret, içinde narsizm barındırır. Hayranlık, onaylanmak, beğeni, ilgi kendilerini canlı tutar. Şöhret onların besin kaynağıdır. Her ne kadar aynı camiadan olsalar, benzer yollardan geçiyor olsalar da evlendiklerinde bambaşka kültür ve eğitimde olduklarını görüyorlar. Ekranda gördüğü büyüleyici karakter, evlendiğinde sohbet edemediği vasat birine dönüşüyor.

Kanın rengi pek açık (!)
Tarihi dizilerle ilgili bir eleştiri de değerli okurumuz Âli Uygur'dan geliyor. Eleştirisi, aynı zamanda bu köşenin okurlarının ne denli seçici ve ayrıntısever olduğunu da belgeliyor:
"Sayın Yüksel Bey, tarihi dizilerimizi çok başarılı buluyorum ama bir noktaya dikkat çekmek isterim: Özellikle aksiyon sahnelerinde kullanılan boyanın (kan yerine kullanılan) rengi çok açık, kan hissini vermiyor. Bilindiği gibi kanın rengi siyaha çalan koyu kırmızıdır. Yönetmenlerimizin bu hususta daha dikkatli olması gerekir. Saygılarımla..."

Diziler can çekişirken
Dijital platformların sayılarının artmasıyla birlikte konvansiyonel kanallardaki dizi reytingleri de giderek düşmeye başladı. Okurumuz Abbas E. ise rekabete dayanamayıp birer birer ekrandan çekilen dizilerdeki asıl sorunun ise süreleriyle ilgili olduğunu belirtmiş:
"Selamlar, saygılar Yüksel Bey. Bir dizinin, gecenin dört saatine yayılması izleyicinin hayatının işgal edilmesi gibi. Zaten sık sık dile getiriliyor bu husus. Mutlaka dizilerin bir saatin altına inmesi için bir yol bulunmalı. Bölümler uzun olunca hikaye çok yavaş akıyor. Dizilerin kendi uzun olunca da senaryo tıkanıyor, doğal akıştan hep uzaklaşılıyor. Her bölüm sonunda ya bir ölüm, ya bir kaza oluyor. Ancak böyle ilgilinin canlı tutulabileceği ve ilerlenebileceği düşünülüyor.
Sözü de çok uzatmaya gerek yok. İyi günler, iyi çalışmalar."

Sanki yedim...
Geçen hafta TRT Belgesel kanalının Geleceğe Kalanlar adlı belgeselinde izlediğim Üsküdar'daki Kuşkonmaz Camii'nin hikayesini paylaşmıştım. O yazı büyük ilgi gördü. Sanırım sadece ülkemizdeki camilerin gizli kalmış hikayelerini anlatan bir belgesel çekilse büyük ilgi görür.
Köşemizin aktif okurlarından Aydın Kaboğlu da o yazımı eksen alarak bir başka ilginç hikayeyi paylaşmış:
"İyi günler Yüksel Bey, Kuşkonmaz Camii var, doğru anlatım. Ancak bir de Sanki Yedim Camii var ki hikayesi ondan aşağı kalır değil. Epeydir gidemedim, Fatih'tedir. Osmanlı döneminde yöre esnafından Keçecizade Hayrettin adlı bir şahıs, padişahların yaptığı görkemli selatin camilerine özenip, bir cami yaptırmak istemiş. Ama o kadar parası yokmuş. O da para biriktirmek için bir yöntem bulmuş. Canı bir şey isteyince, fiyatını sorar ve "Sanki yedim" (Varsay ki yedim) diyerek parayı kenara koyarmış. Sonunda bu cami yapılmış. Herkes de bu camiyi Sanki Yedim Camii olarak anmaya başlamış. Selamlar..."

Gaf kürsüsü
Okurumuz İbrahim Denek'in tespiti: Baba dizisinde Elif, Kadir'i arıyor ve Kadir'in telefonunun ekranında Elif yazıyor. Oysa Elif'in telefonu çalınmıştı ve henüz yeni telefonunu da kullanıma açmamıştı.

Zap'tiye
Marmara Denizi'ni kurtarmak için temiz denizlerden mercan nakli yapılmış. Daha sonraki aşama, solunum aletine bağlamak. O da kâr etmezse çekeceğiz fişini artık...

Ne demiş?
Şarkıcı Esma Er, minik yeğeniyle birlikte pozunu paylaşan arkadaşı Murat Boz'un fotoğrafının altına "Biz de yapalım Murat" diye yorum yazdı.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar