Ülkü Ocakları hem içeride hem okyanus ötesinde hedefte bir süredir çünkü; bu ülkenin en önemli çimentolarından birisi ve değerlerimize, birlik ve beraberliğimize düşman herkes tarafından elbette hedefe konulur. 55 yıllık mazisinde vatan-millet-bayrak-ezan kutsalında gözünü kırpmadan canını vermeye hazır bu milletin evlatlarının yetiştiği ocak çünkü burası. ABD Temsilciler Meclisi'nin Yunanlı bir üyesi, Ülkü Ocakları'nın terör örgütü olup olmadığının araştırılması için verdiği önerge kabul edilince şaşırdık mı? Türk'e ve Türkiye'ye karşı her şeye düşman olduğunu gizlemeyenlerin ve bize yönelik her saldırıyı destekleyip, PKK-YPG-PYD-FETÖ başta olmak üzere terörist her yapıyı, herkesi koruyup kollayan ABD Temsilciler Meclisi'nin bu adımı bizi nasıl şaşırtsın ki? Ülkü Ocakları'nın terörle ilişkilendirilmeye çalışılmasından daha saçma bir şey olabilir mi? Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım çok güzel açıkladı aslında; "Ülkü Ocakları ile ilgili tasarıyı sunan Dina Titus'un, FETÖ'nün manevi oğlu Enes Kanter ile tasarı öncesi görüştüğünün ortaya çıkması içte ve dışta nasıl bir saldırı altında olduğumuzun apaçık bir göstergesidir!" Türkiye aleyhtarı her yayın ve her kişiyi milyonlarca dolarlık fonlarıyla besleyen bu yapının bu adımı, tıpkı (sözde) Ermeni Soykırımı tasarısının kabul edilmesi gibi izim açımızdan elbette hem yok hükmünde hem de ne kadar doğru yolda olunduğunun bir kez daha ifadesidir...
ASİLTÜRK VE AŞI
Milli Görüş kurucularından ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, bir süredir tedavi gördüğü Kovid-19 hastalığına yenildi ve rahmetli oldu. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Haziran ayında Başkan Erdoğan'ın Azerbaycan Meclis Genel Kurulu'nda yapacağı konuşma ve Şuşa ziyareti için gittiğimiz Bakü yolunda, merhum ile sohbet etme imkanı bulmuştuk gazeteci arkadaşım Abdülkadir Selvi ile birlikte. Bizlerde maske vardı, kendisinde yoktu. Neden maske takmadığını anlatırken, maskenin virüsten koruduğuna inanmadığını ve pandemi başladığından bu yana bir buçuk yıldır tek bir gün bile maske takmadığını anlatmıştı. Bu sohbet sonrası yakın çevresinden öğrendiğimiz kadarıyla aşı da olmayı reddetmişti. İlerlemiş yaşı ve sürekli insanlarla birlikte olmasından dolayı bu durumun riskli olduğunu kendi aramızda konuşmuştuk. Yaklaşık bir ay önce Asiltürk ve eşinin Kovid-19'a yakalanıp hastaneye yattığı günlerde aklımıza gelen bu anekdot, dün gelen vefat haberiyle çok üzülmemize neden olurken, aşı karşıtı olanlara yönelik bir acı örnek daha belleklerimizdeki yerini aldı. Lütfen ama lütfen; hem kendi sağlığımız hem sevdiklerimiz ve bizim dışımızdaki herkes için aşı olalım ve maske-mesafe kurallarına riayet edelim...
Yorum Yazın