Habertürk'ün eski yayın yönetmeni Veyis Ateş dediği gibi savcılığa gitti mi bilmiyoruz. Ama Sezgin Baran Korkmaz'la ilgili hakkındaki suçlamaları Allah'a havale etti. Diğerleri de...
Aynı kurumda çalıştığı Ateş'i deşifre edecek kadar konuya hassas olan Fatih Altaylı, skandalın ucu CHP'nin televizyonlarına ve CHP'li gazetecilere uzanınca sustu. Kendine kafa izni verdiğini söyleyip Ege'ye kaçtı. Tarihi yerleri görmeye gidecekmiş...
Belki yolda Korkmaz'la muhabbetine dair tek bir cümle söylemeden sezon finali yapan İsmail'e rastlar...
Yok, Uğur Dündar'ın, Yılmaz Özdil'in kafayı taktığını söylediği İsmail'den bahsetmiyorum...
Hem zaten, yükselen kötü kokuları herkesten önce alıp Korkmaz'ın mahallesindeki ilişkilerine dair ifşalar yapan Özdil de çabucacık havlu attı...
Köşesinde, Twitter'da afişe ettiği skandalla ilgili tek bir satır yazamadan "İtirafçı mı oldun" eleştirilerine siteme başladı. Şimdilerde "Kafama sıkar giderim" tadında şiirsel yazılar kaleme alıyor.
Skandal patlayınca, "Sezgin Baran Korkmaz'dan hep şüphelendim" diyen, ancak daha birkaç yıl önce kara paracı işadamına yazdıkları "tatlış" yazılar etrafa saçılan gazeteciler de sessiz. Hepsi hemşeri değil, aralarında Çorumlular da var.
Son olarak, Korkmaz'ın Artı 1 TV'de para akladığı iddialarını gündeme taşıyan Özdil'in göndermelerini anında üzerine alınıp, kırk yıllık dostunu ekranda doğrayan Uğur Dündar da duruldu. Geçen gün "Barıştık! Artık Sevgili Yılmazcığım cenazeme gelebilir" türünden bir açıklama yaptı.
Merdan Beyler devreye girmiş, bir yanlış anlaşılma olmuş.... Evet, evet, aracı, CHP'li Durdu Özbolat'ın "Tele1'i Akın İpek'in parasıyla mı kurdun" dediği Yanardağ.
E dağılalım o zaman değil mi arkadaşlar?
Baksanıza, mesele 84 milyonu ilgilendiriyor ama beyzadeler aralarında anlaşmışlar. İşi tatlıya bağlamışlar.
***
CEM YILMAZ, CANDAN ERÇETİN, EZGİ MOLA KİMİ İKNA EDER?
Sağlık Bakanlığı'nın aşı kampanyasının kamu spotunda rol verdiği sanatçılara yönelik eleştiriler var.
Ortaya çıkan işi siyasi değil mantıki gerekçelerle hatalı bulanlardan bahsediyorum...
Aşı olmayı düşünmeyenlerin genelde iktidar tabanında olduğunu, dolayısıyla kamu spotundaki muhalif isimlerin, bu kitlenin reflekslilerini etkileyecek bir referans olamayacağını öne sürüyorlar.
Kamu spotunun hedef kitlesine ulaşıp ulaşmayacağına dair benim de şüphelerim var ama aynı gerekçeyle değil...
Şöyle ki:
Bir defa, aşıya mesafeli olanlar arasında böyle homojen bir dağılım yok.
Hatta gözlemlediğim kadarıyla tam aksine, AK Parti seçmeni bu aşı işine en az CHP'liler kadar hevesli.
Buna karşın çevremde, aşı olmayı düşünmediğini söyleyenlerin belirleyici tek ortak özelliği var, o da bulundukları mahallenin kabulleriyle değil kendi iradeleriyle hareket etmeleri.
İçlerinde "CHP'ye oy veriyorum" diyenlerin sayısı, AK Parti seçmeninden az değil.
Ve hiçbiri de "Aaa Cem Yılmaz aşı olun dediyse fikrimi değiştiriyorum" diye kolay ikna olacak bireylere benzemiyorlar.
***
AZİMLİ 'SIÇAN', KANAL İSTANBUL'U DELER Mİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün önümüzdeki 10 yılda gündemimizin lokomotifi olacak Kanal İstanbul projesine start veriyor.
Muhtemelen 2023'teki seçimlerin ana tartışma konusu da kanal olacak.
Şimdiden ihaleye girecekleri, "İktidara gelince paranızı ödemeyiz" diye tehdit eden muhalefet "yapmamayı" vaat edecek, iktidarsa "yapmayı"...
Bakalım "muhalefetin" bir kez daha ısrarla sarıldığı "pasif vaatçilik" bu kez lehine çalışacak mı?
Atalarımız "Azimli sıçan (fare) taşı deler" demişler...
70 yıldır, çok partili hayata geçtiğimizden beri iktidar yolunu açmayan aynı söylemi deneyene "azimli" denmez de ne denir?
Yorum Yazın