MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, İsrail’in vahşetleri ve ABD’nin bu vahşetler karşısında İsrail’e destek tutumu sonrası “ABD Başkanı şayet İsrail yerine ilk durak olarak Türkiye’ye gelmiş olsaydı, bu tavır ve tercihten Sayın Cumhurbaşkanımızın evsahipliğinde ve iki taraflı eşgüdüm halinde arabuluculuk misyonuna talip olduğu, barış ve çözüm ortamını inşa etmek amacıyla iyi niyetli arayış içinde bulunduğu anlamı çıkardı. Biden’ın sorumsuz ve sağduyudan yoksun politikası uzlaştırıcı ve yatıştırıcı değil, bilakis kışkırtıcı ve karanlık mahiyetlidir.” açıklamasını yapmıştı.
Bu açıklama sonrası, İsrail ve Hamas arasında çatışmaların başladığı ilk günlerde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan'la görüşmesinin ardından paylaştığı ve daha sonra sildiği şu cümleler direkt aklıma geldi:
"Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile 'Hamas'ın İsrail'e yönelik terör saldırıları' hakkında yine bir görüşme gerçekleştirdik. Türkiye'nin ateşkes çağrısını ve Hamas'ın acilen tüm rehineleri serbest bırakmasını teşvik ettim."
***
Türkiye’nin, Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu, dengeleyici tavrı dünya nazarında büyük bir övgü almıştı. ABD Dışişleri Bakanı sanırım “Türkiye İsrail- Filistin savaşında da bunu sağlayarak, Ortadoğu Bölgesinde konum güçlenmesi yaşar”düşüncesiyle yazdıklarını geri sildi. Aynı zamanda İsrail’in vahşetlerine destek vererek de kendi projelerini işlettiğini gösterdi. ABD Başkanı Joe Biden’in, İsrail’in ayağına giderek verdiği destek Siyonizm kıskacındaki ABD’nin Ortadoğu Bölgesinde huzur istemediğini göstermektedir.
ABD ve peşine takılan devletler Ortadoğu Bölgesinde huzur istiyor olsa idi, Türkiye’nin başını çektiği bir “Barış heyeti” kurulması için çaba harcardı. Çünkü Türkiye, hem İsrail hem de Filistin tarafıyla oturarak dengeleri kurabilecek bir konumdadır. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği vurgulu misyon bunun içindir. Savaşın durmasının ve barış ortamının sağlanması için bu şart iken ABD, tüm ilişkileri yokuşa sürme anlayışındadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan sorumluluk duygusuyla dünyadaki birçok ülkeyle diplomatik görüşme gerçekleştirmiştir. ABD bu çabaların %1’ni dahi gerçekleştirmemiştir.
Irak işgali sonrası 2 milyon insanın öldürülmesinin baş sorumlusu olan bir devletin, ölen masumlar için bir çabasının olmasını beklemek elbette boş bir hayaldir. Hem sadece Irak mı? Elini attığı her yerde ölüm, kan, şiddet, gözyaşı ABD’nin emperyalizm sanatından kanlı birer eser olmuştu.
İsrail, dünyanın gözü önünde yine hastane, okul, fırın, cami bombalamaya devam ediyor. Hepsinde de sivilleri hedef alıyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın ziyaretinden hemen sonra bunun devam etmesi, sırtı sıvazlanmış İsrail’in azgınlığını göstermektedir. İsrail mevcut şartlarda duracak gibi gözükmüyor. Gazze’yi de işgal ettiği topraklara katarsa herhalde ondan sonra sakinleşecektir. Elbette İsrail, ABD destekli azgınlık içinde diye sağduyulu dünya devletleri de bu vahşet karşısında sürekli susacak değildir. İsrail bir yerde tıkanacak ve bir yerde kördüğüm olacaktır. Belki de bu son vahşeti onun için sonun başlangıcı olacaktır. İsrail yönetiminin gerçekleştirdiği vahşet, sağduyulu İsraillileri ve Yahudileri bile rahatsız etmiştir. İsrail savaş kurallarıyla değil, gaddarlık duygularıyla hareket etmenin dengesizliğindedir. Bu dengesizlik İsrail ve bölgedeki devletler adına sürdürülebilir değildir.
Siyonizm kıskacındaki ABD, hem kendini hem de İsrail’i savaş suçlusu haline getirmiştir. Bu yoldan dönecek hiçbir çabaları da olmamaktadır.
Türkiye, 2016 yılından sonra ABD’nin PKK/YPG üzerinden Irak ve Suriye’de kurmaya çalıştığı oyunların dengesini bozmuştur. İsrail bu vahşetleri sürdürdüğü sürece o dengeyi de bozmaya inanıyorum ki öncülük edecektir.
ABD, Ortadoğu Bölgesini artık sahiplerine bırakmalı ve bölgenin tarihi, hukuki ve coğrafik ayarlarıyla oynamadan bir an önce vazgeçmelidir. ABD, bunun için her şeyden öte kendilerinin de insan olarak yaratılmış bir toplum olduğunu idrak etmelidir. Çünkü ABD’den beklenen insanlık ama onlar insanlığı ortadan kaldırmak için çaba vermektedir.
Ortadoğu Bölgesinde klasik tabirle “kartlar gerçekten yeniden karılmalı”ve bölgenin huzura, barışa kavuşması için öncüler artık ağırlığını koymalıdır.
Türkiye umarım kendi kararlı, sağduyulu duruşunun yanında diğer dünya devletlerini de buluşdurmayı başarır. Mazlumların ve o gariban çocukların artık ölmemesi için bu şarttır.
Türkiye yine tarihi bir misyonla karşı karşıyadır. Allah yar ve yardımcısı olsun.
Yorum Yazın