Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Afrika gezisine çıkarken, Ukrayna krizi yeniden tırmanışa geçmişti.
Gezinin Demokratik Kongo Cumhuriyeti bölümündeki temaslarını tamamlamış, Senegal’e uçuyorduk. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelttiğimiz soruların bir bölümü Ukrayna krizine ve Putin’in ziyaretine ilişkindi. O sırada Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’a dönerek, “Türkiye’ye dönünce Putin’le telefonla görüşelim” diye talimat verdi.
Ukrayna krizinin hızla bir noktaya doğru gittiğinin farkındaydı. “O silahları oraya boşuna yığmadılar” diye uyarma gereği duydu. Putin’in ziyaretini beklemeden telefonla görüşme gereği duymuştu.
Senegal’den sonra Gine-Bissau’ya geçilecekti. Kısa bir süre önce darbe girişimini atlatan Embalo’yu ziyaret edip darbeye karşı destek vermek istiyordu. Zaten Türkiye, darbenin ilk saatlerinde tavrını demokrasiden yana koymuş, darbeye karşı çok net bir tutum sergilemişti. O nedenle Embalo, 15 Temmuz’da darbe girişimini püskürtmüş bir lider olarak Erdoğan’ın ziyaretini çok önemsiyordu.
Ancak gezimizin Senegal ayağında Ukrayna krizi hızla tırmanmaya başladı. O sırada en yoğun isimler Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’dı.
EMBOLE’Yİ İKNA ETMEK ZOR OLMUŞ
Senegal gezisinin ikinci gününde Ukrayna krizinin savaşa dönüşme işaretini taşıyan Putin’in açıklamaları geldi. O sırada Erdoğan’ın Gine-Bissau gezisini iptal ederek Türkiye’ye döneceği bilgisi paylaşıldı. İşin ciddiyetine uygun bir karardı. Bu arada Gine-Bissau Lideri Embole de stadyum açılışına katılmak üzere Senegal’de bulunuyordu. Erdoğan’ı ülkesinde ağırlamak isteyen Embole’yi ikna etmek zor olmuş. En azından birkaç saatliğine ziyarette ısrarlı olmuş. Ama sonunda NATO Liderler Toplantısı nedeniyle dönüşü anlayışla karşılamış.
ERDOĞAN’IN DURUŞU
Senegal’den geç saatlerde hareket ettik. Uçağımız havalandıktan kısa bir süre sonra İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı ile söyleyişi için davet etti. Zaten biz de o anı bekliyorduk. Çünkü Ukrayna krizinin nereye gittiğini anlamaya, Türkiye’nin ne yapacağını öğrenmeye çalışıyorduk. Hepimiz açısından Erdoğan’ın tavrını öğrenmek önemliydi.
HAYRETTİN EREN’İN VEFAT HABERİ
Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Özel Harekât Şube Müdürü Hayrettin Eren’in vefat haberini uçakta aldık. O anda uçağa ağır bir hava çöktü. Hüzünlü bir ortam oluştu. Kimi dua okudu, kimi üzüntüsünü paylaştı. Uzun süredir birlikte çalışanların gözleri dolmuştu. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Ailesine başsağlığı diliyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a taziye dileklerimizi ilettik. “Kalp krizi geçirdi. Kurtarmak için çok çaba sarf edildi. Hastaneye yetiştirildi ama kurtaramadık. 52 yaşında. Geride üç çocuğu kaldı. Çok fedakâr birisiydi. Allah rahmet eylesin” derken üzgündü.
KRİZ YÖNETİMİ
Söyleşimiz böyle ağır bir havada başladı. Ukrayna krizi karşısında Erdoğan’ın tavrını ölçmeye çalıştım. Erdoğan şu anda Putin’le birlikte dünyanın en uzun süre görev yapmış liderlerden biri. Şimdiye kadar Irak’ın işgalinden Suriye içsavaşına, Libya’dan Karabağ’a kadar birçok uluslararası krizi yaşadı ve yönetti. Bir anlamda kriz ustası. Krizlerin bir karakteri vardır. Ya siz onu yönetirsiniz ya da o sizi. Büyük krizler büyük liderleri ortaya çıkarır. Ya da krizi yönetemeyen liderleri bitirirler.
ERDOĞAN İZLENİMİM
Ukrayna krizinin savaşa dönüşme işaretleri verdiği bir sırada Erdoğan’ın yanında olmak bana birtakım gözlemlerde bulunma imkânı verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da panik ya da endişenin en ufak bir işaretini görmedim. Ama işin büyüklüğünün farkındaydı. Kafası karışık değildi. İhtiyatlıydı. Tercihini net bir şekilde yapmıştı. Belli ki A planı da B planı da hazırdı. Rusya’nın işgalini doğru bulmuyordu ama ne Rusya’dan ne de Ukrayna’dan vazgeçme niyetinde değildi. Çünkü iki ülkeyle de güçlü ilişkilerimiz var. Heyecanla hareket edilmeyeceğini söyledi. “Biz burada devlet yönetiyoruz. Çok hassas davranmalı, dikkatli adım atmalıyız” dedi.
MACERAYA YER YOK
Ukrayna’da savaşın ayak seslerinin duyulduğu bir sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yakından izleme imkânım oldu. Bu tür kriz anlarında ülkenin başında güçlü bir liderin bulunması çok önemli. Birçok uluslararası krizi yönetmiş bir isim olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın soğukkanlı ve kararlı duruşunun altını çizmek istedim.
Türkiye, Ukrayna konusunda bir maceraya girmeyecek. Dikkatli, ihtiyatlı ve serin kanlı hareket edilecek.
ÜÇÜNCÜ YOL
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin en çok etkileyeceği ülkelerden biriyiz. O nedenle çok endişeliyim. Hem ekonomik olarak hem de siyasi ilişkilerimizin güçlü olduğu iki ülke savaş halinde. ABD ve İngiltere tarafından Ukrayna, altın tabak içinde Rusya’ya ikram edildi. Batı, Putin karşısında başarısız bir sınav verdi. Ama Türkiye sıkıntılı bu süreçte üçüncü bir yolu tercih etmiş durumda. Ne Putin ve Biden. İhtiyatlı tutumuyla Erdoğan çizgisi...
ABD İLE RUSYA ANLAŞTI MI?
Peki, Rusya’nın savaş nedeni sayacağını ilan etmesine rağmen önce NATO’ya üyelik defterini açıp sonra Ukrayna’yı ortadan bırakan ABD, bu sonucu görmüyor muydu? Erdoğan en son Ukrayna gezisinde bu tehlikeye dikkat çekti. Ama sonuç ortada. Sanki ABD ile Rusya arasında gizli bir anlaşma var. Çünkü iki ülke arasında yeni bir paylaşım yaşanıyor.
2013 yılında yapılan AB Dışişleri bakanlarının gayri resmi toplantısının gündeminde Ukrayna’nın NATO’ya alınması konusu yer alıyor.
OH MY GOD
Toplantıya Türkiye’ye temsilen o sırada AB Bakanı olan Mevlüt Çavuşoğlu katılıyor. Çavuşoğlu, “Ukrayna‘yı Rusya karşısında tercih yapmaya zorlayarak yanlış yapıyorsunuz. Rusya Kırım’ı ilhak etmek isterse bir şey yapabilecek misiniz? Putin, Donbass bölgesine girmek isteyecek. Peki o zaman Ukrayna’yı koruyabilecek misiniz? Putin, Ukrayna’nın, Karadeniz’le olan bağı koparmak için Odessa’yı almak isteyecek. Engel olabilecek misiniz” diye uyarıyor.
Çavuşoğlu sözlerini bitirirken toplantıya başkanlık eden Catherine Ashton, “Oh My God” diyor.
Aman Tanrım.
Ya Oh My God.
Sonuç? Ukrayna gitti...
Hem de ABD’nin teşvikiyle...
Yorum Yazın