Türkiye Ekonomi Modeli birinci yılını doldurdu. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati dün İzmir İktisat Kongresi'nde modelin bir yıl sonundaki bilançosunu ortaya koydu. Nebati'nin verdiği rakamlara göre, ihracat ve istihdam rekor seviyelere şimdiden ulaştı. Buna karşın yükselmesini zaten beklediğimiz enflasyon ise düşüş seyrine girdi.
Yani kısaca söylemek gerekirse, tüm iç ve dış baskılara rağmen modelin en zor günleri geride kaldı ve model oturmaya başladı. Türkiye Yüzyılı çerçevesinde Türkiye'yi büyük güç ve ekonomik açıdan bağımsız bir aktör haline getirme hedefinde en önemli başlık olarak görülebilecek bir meydan okuma aşılıyor diyebiliriz. Bundan sonrası daha aydınlık olacaktır. Ve Türkiye bu işi tamamladığında geriye dönüp baktığımızda bu zor günlerde ısrar ve dirayetle çabalayan Erdoğan ve Nebati gibi aktörlerin mücadelesinin ne kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlayacağız.
Sanırım hepsinden zor olanı, kendini bilimsel gibi sunan bilimperest ve ezberci zihniyeti yıkma kısmıydı. Neoliberal ekonominin tartışmaya açılması dahi teklif edilemeyen ezberlerini sorgulamak ve bunların hilafına koca bir ülke ekonomisini dönüştürmek gerçekten cesaret isteyen bir işti. Ülkeyi 20 yıldır yöneten iktidarı ve bu iktidarın ekonomi yönetimini fütursuzca cahillikle suçlayacak kadar ileri gidenler arasında daha şimdiden gördükleri gelişmeler karşısında fikirlerini revize edenlere rastlıyoruz. Kimileri inatla ekonomi modelini küçümsemeye veya başka kulplar takmaya devam ediyor ama sanırım önümüzdeki yıllarda bu yorumların hepsi acı bir gülümsemeyle hatırlanacak.
Aslında olanı kısaca tarif etmek gerekirse, "Türkiye zor bir zamanda büyüme ve bağımsızlaşma mücadelesi veriyor" diyebiliriz. Yabancı sermayenin speküle edemediği, faiz gelirleri üzerinden sermayenin kâr üstüne kâr edemediği, Türkiye'nin emeğini sömüremediği bir ekonomi. Kendi büyümesini kendi kaynaklarıyla gerçekleştiren, istihdamı ve üretimi önceleyen, faize giden parayı reel sektöre aktaran bir ekonomi. Sanırım hepimizin hayaliydi. Tıpkı Togg gibi. Tıpkı yerli silah sanayii gibi. Nasıl bu alanlarda "olmaz, olamazcılar" vardıysa ekonomide de vardı. Anlayamadıkları ya da anlamak istemedikleri, gerçekliği bilim dışı ve akıl dışı ilan etmeye çalıştılar. Ama sökmedi.
Tabii ki zor olacak. Tabii ki ilk başlarda düşük faiz nedeniyle ülkemizi sömürmeye gelmiş yabancı para kaçacak. Tabii ki bunun sonucu olarak döviz de yükseldi. Tabii ki bunun sonunda enflasyon da yükseldi. Ama dengeler zamanla oturmaya başladı. Dolar normal bir seyre geldi. İhracat, büyüme ve istihdamda rekor rakamlar daha şimdiden geldi. Enflasyonun da ateşi söndü. Bu dengeler gün geçtikçe daha da Türkiye lehine şekillenecektir. İşte o zaman Türkiye yüzlerce yıllık ekonomik bağımlılık tuzağından kurtulacak. İşte o zaman Türkiye gerçek bir uluslararası aktöre dönüşecek. İşte o zaman milletin üretimi millete gelir olarak dönecek.
Uzmanlara bakarsanız hiçbir şeyi yapamazsınız. Siyaset ve cesaret işte bu nedenle kıymetli. Gerekli müdahale tam da zamanında güçlü bir iradeyle ortaya konulduğu için hepimizin hayali olan sağlam bir Türkiye ekonomisinin inşası başladı. Bu saatten sonra hep daha iyiye doğru gidecektir. Cesaretle bu işin takipçisi olanlar tarihteki ayrıcalıklı yerini alacaktır.
Yorum Yazın