Aile, insanlığın temel kurumları arasında yer alan önemli bir yapıdır. Dünya genelinde olduğu gibi bizim ülkemizde de aile yapısı sancılı bir süreçten geçmektedir.
Çekirdek aile dediğimiz geleneksel aile yapısı; anne, baba, çocuklar ve torunlardan oluşmaktaydı. Bu aile yapısı tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte modern aileye doğru bir değişime uğradı.
Geleneksel Türk aile yapısının temel özellikleri arasında sadakat, himaye ve itaat etmenin önemli bir yeri vardı. Giderek aşınma gösteren geleneksel aile yapısında yer alan bu üç temel özellikte zayıflama belirtileri ortaya çıktı.
Osmanlı toplumundan bu yana kapalı bir özellik gösteren toplumsal yapının, açık topluma geçiş süreci sancılı oldu.
AİLE YAPISINDA SARSINTI BELİRTİLERİ
Dünya genelinde yaşanan krizler ve bunalımlar, sosyolojik sorunlar olarak ülkemiz aile yapısını da etkileyen sorunlar arasında yer aldı.
Aile bireylerini ayakta tutan değerlerin giderek aşınmaya uğraması; aile içinde var olması gereken birlik ve beraberliği olumsuz etkiledi.
Türk aile yapısı genelde büyüklerin küçüklere karşı sevgi, küçüklerin de büyüklere saygı gösterdiği sağlam bir yapıdan oluşuyordu.
Günümüzde aile yapımızda görülen sarsıntı; sevgi, saygı, sabır ve hoşgörü gibi yüce değerlerin gerektiği gibi yaşanmamasından kaynaklanmamaktadır.
Ailede krize ve sonuçta çözülmeye yol açan olayları mercek altına almak, aile yapımızın bütünlüğünü tehdit eden nedenleri ortaya çıkarmamızı sağlayacaktır.
AİLE İÇİNDE YAŞANAN SORUNLAR
Aile yapısının sarsıntı geçirmesine neden olan olaylar, değişik aile türlerinin ortaya çıkmasında etkili olan olaylardır.
Aile içinde bireylere yönelik baskıcı tutum, ‘baskıcı aileyi, aile fertlerinin birbirlerine karşı anlayışsız olması ‘sağlıksız aileyi, aile içinde örnek olmayan davranışlar sergilenmesi ‘toksik aile, yapılarını ortaya çıkardı.
Ekonomik sıkıntı, güvensizlik, kıskançlık, aile bireyleri içinde kullanılan zararlı madde bağımlılığı, aileyi çözen ve olumsuz etkileyen nedenler arasında yer aldı.
Bu nedenlerin aile içinde şiddete yol açması, aile yapısını çözen ve boşanmalara yol açan, yüksek riskli bir aile yapısının doğmasına yol açtı.
Türkiye İstatistik Kurumu verileri son 20 yılda evlenenlerin sayısının % 20 azaldığını boşanmaların ise % 47 oranında arttığını ortaya koymaktadır.
Boşanma nedenleri arasında zina, terk edilme, cana kast, kötü muamele akıl hastalığı gibi nedenler yer almaktadır.
AİLE YAPISI NASIL DÜZELİR?
Aile sosyal bir kurum olarak korunması gerekli bir kurum olarak toplumsal yapıda yerini almıştır.
Aileyi sarsıntılı yapıdan düzlüğe çıkarmak, aile bireylerini bir arada tutan değerleri yaşatmakla mümkündür.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Türk aile yapısını koruma ve güçlendirmede üzerine düşen sorumluluk büyüktür.
Özellikle aileyi ayakta tutan değerlerin aşınmasının önüne geçmek, boşanmaların nedenleri üzerinde araştırma yapmak, mutlu aile yapısını ilke edinmiş sivil toplum kuruluşları ile iletişim içinde olmak zorunlu faaliyetler arasında yer almalıdır.
Günümüzde aile bütünlüğüne zarar veren bazı televizyon dizileri ile sosyal yaşamda ailenin bütünlüğünü hedef alan faaliyetler konusunda kapsamlı araştırma yapılması zorunludur.
Gençleri mutlu aile yapısından uzaklaştıran nedenler üzerinde iyi çalışmak gerekir.
Türk toplumu olmak milli ve dini değerlerimizin bir yansıması olan insani değerlerin ailenin korunması alanındaki rolü büyüktür.
Sevgi, saygı, hoşgörülü ve sabırlı olmak gibi değerler, aileyi bir arada tutan tutkal değerlerdir.
Aileyi oluşturma yolunda evlilik önemli bir kurumdur. Çoğu evlilikler, bir hazırlık döneminden geçmeden daha başlangıçta dağılıp gitmektedir.
Gençleri evliliğe hazırlayan, aileyi ayakta tutan değerleri anlatan yayınlara ağırlık verilmesi zorunludur.
Aile kurumuna karşı çıkan, aileyi bir arada tutan değerleri hedef alan yayınlara karşı, ailede birlik ve beraberliği öne çıkaran, sevginin önemini işleyen yayınlara ağırlık vermek gerekir.
Türk toplumunda aile; bizi ‘biz, yapan değerlerin başında gelir. Bu yüce değeri koruma yolunda hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıdır.
Yorum Yazın