Dünyada dilini ana sütüyle eşdeğer tutan bir başka millet var mıdır, bilmem?
Dil, milleti millet yapan ana unsurlardan biridir, der sosyologlar, dolayısıyla bizden başka milletlerin de dillerini ana sütüne benzetmeleri gayet normaldir.
Bir başka gerçek de insan dili anasından öğrenir, tıpkı ritmi daha ana karnında öğrendiği gibi... Nasıl insanın ilk duyduğu ses daha anasının karnında, anasının kalp atışlarının sesiyse, daha ana karnından çıkmadan, dışarıdan ilk duyduğu ses de anasının sesidir.
Kimi ana adaylarının bir köşeye çekilmiş, kendi kendilerine konuştuklarını görürsünüz! Kah neşeli şarkı mırıldanarak, kah zaman zaman gözünden düşen damlaları silerek, kendi kendine konuşan ana adayları...!
Onlar, daha dünyaya gelmemiş, canından can, kanından kan, nefesinden nefes verdikleri bebekleriyle konuşurlar!
İşte, biz Türkler de bundan dolayı dilimizi, ana sütümüze benzetiriz!
Fakat, bir bakmışız ki, hayatımızın her alanında ihtiyaç duyduğumuz ithal ürünler gibi, ithal ettiğimiz kelimelerle, dilimizi de tamamen yabancı kelimelerle konuşur hale gelmişiz!
Hele hele, son yaşadığımız Covid 19 süreciyle, artık ithal kelimelerle konuşma durumumuz, bambaşka bir aşamaya geçti!
Emojiler devri...
Yeni değil aslında, aslına bakarsanız, insanlık olarak iletişimde mağara dönemine döndük!
Hülasa dostlar, insanların hayatında ne ölçüde size ait marka varsa, orada sizin diliniz vardır!
Sonuç...?
Dedesini anlamayan torun, çocuklarını anlamayan anne baba, birbirini anlamayan kardeşler...!
Evet, yanlış okumadınız, maalesef durumumuz bu...
Kendinizi, meramınızı siz kardeşlerinize anlatamamışken, dünyaya nasıl anlatacaksınız?
Nitekim, anlatamıyoruz!
Buraya kadar yazdıklarımı, bir kesimi ya da bir ideolojiyi, farklı dünya görüşüne mensup insanları itham etmek maksadıyla yazmadım!
Yaşanan hali, bizzat kendi üzerimden anlatırsam, sanırım meramımı daha iyi anlamış olursunuz.
Bir Türk Milliyetçisi olarak, bendenizin ülküsü, "Turan" dır!
"Turan" her bir Türk Milliyetçisinin, "Kızıl Elması" dır!
Bir Türk Milliyetçisi olmamın yanında, mesleki seçimimde de medeniyetimin, kültürümün bir nevi dili olarak, tiyatro sanatçılığı nasip ederse oldu.
Geçen gün, Türk Dünyası şairleriyle, internet üzerinden bir telekonferans toplantı gerçekleştirdik.
Kazakistan, Azerbaycan, Türkiye...
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Türkmenistan şair, ressam, müzik, tiyatro sanatçıları olarak ülkemizde bir buluşmayı planlıyoruz.
Kazakistan'dan şair kardeşim Rusça konuyor, Azerbaycan'dan Yılmaz kardeşim bana Türkçe anlatıyor,
ben Türkiye Türkçesiyle anlatıyorum, Azerbaycan'dan Yılmaz kardeşim benim söylediklerimi, Rusça Kazakistan'daki kardeşimize anlatıyor (!)
Parantez içerisindeki ünlem işareti tamamen kendi düştüğüm haledir, kimseler üzerine alınmasın lütfen!
Sen, Turan için kendini bildin bileli, canından, malından vazgeçmeyi şeref bil, lakin Kazakistan Türk'ü kardeşinle, Azerbaycan Türk'ü kardeşinin aracılığı ile Rusça anlaşmaya çalış!
Bu hali, ikinci kez yaşadım!
1912 yılında, "Batman'ı Çanakkale'ye götüremiyorsak, Çanakkale'yi Batman'a getiriyoruz " diyerek bir hafta Batman Meydanı'na Çanakkale Platosu kurup, Çanakkale Zaferimizi anlatmıştık!
Final gecesi, TRT'den yayınlanıyor ve ben sahnedeydim, programa muhteşem bir giriş yapmış, ancak alanı dolduran kalabalıktan istediğim coşkuyu alamamıştım!
O anda, samimiyetsizliğim ile yüzleştim ve çok utandım!
Programa, "Kardeşlerim" diyerek başlıyorum, ama kardeşimin ana dilinden üç beş kelime öğrenip de halini hatırını soramıyorum !
Sorarım size, bu nasıl kardeşlik?
Evet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dili Türkçe'dir, lakin Kürt kardeşimin ana dili de Kürtçe'dir!
İngiliz'e İngilizce hal hatır soran ben, bununla da yetinmeyip , çocuğuma İngilizce öğrenmesi için çuvallar dolusu para harcayan ben, Allah göstermesin başım dara düştüğünde, çocuğumu emanet edeceğim Kürt kardeşimin en azından halini hatırını soracak üç beş kelime Kürtçe bilmiyorum!!!
"Turan" için canımdan vazgeçmeyi göze alan ben, Kazakistanlı Türk kardeşimle, Azerbaycanlı Yılmaz kardeşimin aracılığı ile Rusça konuşarak anlaşmaya çalışıyorum!!!
Turan ve Rusça ...!
Yazımı, 97 yıl önce vefat eden (25 Ekim 1924) ) Ziya Gökalp 'in sözüyle bitireyim, "Türklüğün vicdanı bir, dini bir, imanı bir; fakat hepsi ayrılır, olmazsa lisanı bir"!
Yorum Yazın