Korunmaya muhtaç çocuklar derken, yaşamları tehdit ve tehlike altında olan, sokaklarda köprü altlarında barınan kimsesiz çocuklar akla gelmektedir.
Gerçek durum ise kimsesiz çocuklarla birlikte yetişmekte olan tüm çocukların olası tehlikelere karşı korunmaya muhtaç olduklarını göstermektedir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre her insan 18 yaşına kadar çocuktur. İnsan yaşamında çocukluk dönemi; özen gösterilmesi gereken her çocuğun ilgi ve sevgi beklediği bir dönemdir.
Günümüzde yaşanan gelişmeler, çocukların olası tehlikeler karşısında savunmasız ve çaresiz durumda kaldıklarını ortaya koymaktadır.
Çocukların bulundukları ortamda iyi yetişmemesi, her alanda fırsat eşitliğinden yararlanmaması, gelecekleri açısından önemli bir tehdittir.
Çocukları korumak, onları geleceğe hazırlamak, bir sosyal devlet için anayasal bir görevdir.
Yetişkin her insan bir çocukluk döneminden geçer. Bu dönemi başarı ile atlatan çocuklar geleceğe emin adımlarla yürümeye hazır çocuklardır.
Çocukluk dönemi ailede başlamakla birlikte, her ailenin içinde bulunduğu ortam sağlıklı çocuk yetiştirmeye elverişli olmadığı için değişik sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Günümüz toplumsal yapısına göz attığımızda yetişmekte olan çocuklarımızın önemli sorunlarla karşı karşıya olduklarını gözlemliyoruz. Bunları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
- Şiddet ortamında büyüyen çocuklar.
- Cinsel istismara uğrayan çocuklar.
- Zararlı alışkanlıklara bağlı çocuklar.
- Eğitimden ve çocuklara yönelik diğer alanlardaki fırsat eşitliğinden yararlanamayan çocuklar.
- Kaybolan ve kaçırılan çocuklar.
- Yoksul ve kimsesiz çocuklar.
- Savaş ortamında yaşayan çocuklar.
Bu sorunlar bir bakıma dünya genelinde tüm çocukların yaşadığı ortak sorunlardır.
Sorunları çözüme ulaşmamış çocuklar için sağlıklı bir gelecekten söz etmek mümkün değildir.
Her çocuk, geleceğin inşası açısından önemli bir değerdir. Çocukların değerinin farkında olan ve onları en iyi ortamda yetiştirmeyi başaran toplumlar, geleceklerini emin ellere bırakmayı hak etmiş olan toplumlardır.
Kronikleşmiş sorunların üstesinden gelmek kolay değildir. Bizim toplumumuzda ifade ettiğimiz yukarıda yer alan sorunların çoğu kronikleşmiştir.
Gelecekte sağlıklı bir toplum oluşturma yolunda sorunları öncelikle teşhis etmek sonra çözümleri üzerinde çalışmak zorunludur.
Bugün dünya genelinde özellikle Afrika’da olduğu gibi yoksullukla boğuşan, Suriye ve Filistin’de savaş ortamında yaşayan milyonlarca çocuk var.
Afrika’nın kurak ve yoksul ortamında açlıkla savaşan, eğitim olanaklarından mahrum yaşayan çocuklara uluslararası kuruluşların yaptığı yardımlar yetersiz kalıyor.
Sudan, Çad, Nijerya gibi ülkelerde yaşanan iç savaş ve terör ortamı ise çocukları yoksulluk ve açlıktan öte ölümle karşı karşıya getiriyor.
Suriye’de 2011 yılında başlayan ve uzun yıllardır süren iç savaş milyonarca insanı yerlerinden etmekle kalmadı, çok sayıda çocuğun hayatını kaybetmesine ve kaybolmasına neden oldu.
Mülteci olarak Avrupa’ya göç etmek zorunda kalan Suriyeli ailelerin birçoğu çocuklarıyla birlikte Akdeniz’de telef oldu.
İç savaşların ve bizim ülkemizde olduğu gibi terörist faaliyetlerin yol açtığı bir gerçekte kaybolan çocuklarla ilgilidir.
Teröre kurban verilen çocuklar kadar, organ mafyasının eline düşen çocuklarda tüm insanlık için sorun olmaya devam ediyor.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK, çocukların iyi ortamda yetişmelerine çok büyük önem vermişti.
23 Nisan 1920 de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış yıldönümünü, geleceği kurma adına çocuklara Milli Bayram olarak armağan eden Atatürk’ün aşağıdaki sözleri çocuklara verdiği önemi vurgulamaktadır:
“Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir.”
Çocuklarımıza iyi bir gelecek hazırlamak için onları en iyi koşullarda yetiştirmemiz şarttır.
Milli Eğitim Bakanlığı, çocuklarımızı eğitimleri açısından, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da çocukların korunması açısından önemli anayasal sorumluluğa sahip iki bakanlıktır.
Sadece iki bakanlık değil, diğer tüm bakanlıkların da çocuklarımızın iyi yetişmesi ve korunmaları açısından üzerlerine düşen yükümlülüklerin bilinciyle hareket etme zorunlulukları vardır.
Çocuklarımızın sorunlarını iyi teşhis etmek, sonra mercek altına alıp çözümünü sağlamak, çocukların ve toplumumuzun geleceği açısından zarurettir.
Dileriz, geleceği inşa edecek olan çocuklarımız için sorunlarının çözüldüğü, kendilerini mutlu, huzurlu ve başarılı olacakları bir ortam hazırlanır.
Atıf ÖZGEN
İDD Kurucu Üyesi ve Denetleme Kurulu Başkanı
Yorum Yazın