Terör, kronik bir hastalıktır. Sıfırlanması gibi bir ihtimalin olmadığını ve her fırsat bulduğunda başını farklı kimliklerle çıkartabileceğini söylüyoruz. Terörle mücadelede önemli olan, terörün akut bir sorun haline gelmesini engellemektir.
Mesela her hafta sonu önemli kent merkezlerinde bombalı saldırılar gerçekleşiyorsa ve bu saldırılar sistemik özellik barındırıyorsa akut bir terör sorununuz vardır. Çünkü gündelik yaşam kaygıyla sallanmaktadır. 2015-2018 yılları arasında bu tür sistematik saldırılarla karşılaştığımızda tüm ülkede huzur ortamı gerilmiş ve bunun turizm gibi alanlardan başlayarak ciddi ekonomik maliyetleri bile olmuştu.
Veya terör mensupları büyük "birlikler" halinde kendi inisiyatifleriyle belirledikleri hedeflere saldırı düzenliyor ve o bölgeleri belli süreler için bile olsa kontrol etmeyi amaçlıyorsa yine acil bir terör sorunu var demektir. Doksanlı yıllarda PKK, Güneydoğu Anadolu'da çeşitli kent merkezlerini ele geçirmeye yönelik bu tür kapsamlı saldırı planlarıyla hareket edebiliyordu.
Terörün böylesi akut hâl aldığı dönemlerde terörle mücadele konusu daha ateşli biçimde tartışılır. Mücadelenin zayıf yönlerine işaret edilir. Ancak terör sorunu baskılandığı zaman başarının kaynakları nadiren ele alınır. Aslında iyi bir mukayese yapabilmek ve terörle mücadelede sağlam dersler çıkarabilmek için başarı hikâyelerinin kaynaklarını ele almak daha önemlidir.
Türkiye son beş yılda büyük yol kat etti. Terör saldırılarının sayısı ciddi biçimde düştü. Dahası terörle mücadelede inisiyatif Türkiye'nin eline geçti. Artık teröristler saklanıyor, devlet avlıyor. FETÖ ve PKK başta olmak üzere tüm terör örgütleri ciddi anlamda kilitlendi. Bu başarının birbiriyle ilişkili ve öncelikli üç sebebi olduğunu söyleyebiliriz.
BAŞARININ KAYNAKLARI
Birincisi, Türkiye bir vizyon değişikliğine gitti ve terörle mücadelede en iyi yöntemin savunma yerine saldırı olduğunu benimsedi. Sınır ötesi kapsamlı operasyonlar yapıldı ve PKK'nın sınır ötesinde manevra kabiliyeti kısıtlandı.
İkincisi, Türkiye terörle mücadelede en son teknolojiyi hem de yerli imkânlarla devreye soktu. Doksanlı yıllarda gece görüş dürbünü bulamayan veya terörle mücadele esnasında yurtdışından gelecek mühimmat sıkıntısı çeken güvenlik güçleri, bugün silahından mühimmatına her türlü imkâna sahip.
Üçüncüsü, başta TSK ve MİT olmak üzere Türk güvenlik güçleri muazzam bir tecrübe geliştirdi. 2015'ten bu yana güvenlik güçleri neredeyse durup dinlenmeden arka arkaya operasyonlar yaptı. Her seferinde alınan dersler, bir sonrasına aktarıldı. "Bugün Türkiye asimetrik savaşları en iyi yürüten güvenlik güçlerine sahip ülkedir" diyebiliriz. Asker, polis ve istihbarat mensuplarımızın büyük çoğunluğu hem saha hem planlama tecrübesi geliştirdi.
Haberleri izleyin. Her hafta birkaç teröristin etkisiz hale getirildiğini göreceksiniz. Buna karşın terör eylemi sayısı yok denecek kadar az. Etkisiz hale getirilenlerin sayısı terör eylemi yapanların sayısının önüne geçtiyse, ortada tartışmasız bir başarı var demektir.
Yorum Yazın