Bütün gençlerimizin bayramı kutlu olsun ama Şırnaklı gençlerimizin bayramı biraz daha kutlu olsun.
Çünkü tenis oynuyorlar.
"Burjuva sporu" diye itiraz eden hödük de duymadık.
Şırnak'ta spor yapan 50 bin genç var.
Üniversite de var, hadi "gecekondu" diye küçümseyelim ama bu üniversitenin dördü açık, ikisi kapalı tam altı tenis kortu var.
Sonradan Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşecek okulum Robert College'de tenis kortları gördüğüm zaman şaşırmıştım...
Galatasaray'da da vardı ama kilit altındaydı, girmek yasaktı!
Aletli jimnastik salonu da kapatılmıştı (Faik Üstün İdman Salonu)...
Fizik laboratuvarı da, kimya laboratuvarı da kullanılmıyordu. İki amfi vardı, ikisi de kapatılmıştı... Anlı şanlı Galatasaray'ın altmışlı yılların sonlarındaki durumu... Buna da eğitim diyorlardı...
Spor yaptıktan sonra duş almak mümkün değildi. Beş dakikalık teneffüste sınıfta soyunup giyinmek gerekiyordu, ter ve toz içinde. Bir de kokar...
O yorgunlukla haydi fizik yazılısına ya da kimya sözlüsüne...
Bendenizin o şartlarda 19 Mayıs 1967 gösterilerine katılmışlığı vardır!
Bir de Robert'e gittik gördük ki, yirmiden fazla duşta günde yirmi dört saat şarıl şarıl sıcak su! Girene çıkana da bir şey sormuyorlar. Fakat Nadolsky'ye yakalanmayacaksın, kambur yürüyorsun diye kızar.
***
Şırnak'ta "Cudi Kupası" düzenlendi. Bir tenis turnuvası.
Uluslararası... 9 ülkeden 81 genç... 44 erkek, 37 kız...
Eh, ne yapalım, Fransa yok, Almanya yok ama Rusya var, Kazakistan var, Tunus var, Polonya var, İran var, Gürcistan var, Litvanya var.
Hadi ille alafrangalık arayanların içleri rahat olsun, İngiltere de var.
Katarlı yok. Kemalistler sevinebilirler.
Şırnaklı sekiz kızımız var turnuvada.
Akşamları da konserler var.
Turnuvayı kimin kazanacağı önemli değil, düzenlenmiş olması yeterli, Şırnak'ta düzenlenmiş olması da apayrı bir anlam taşıyor.
Silah sesleri dinmiş. Bomba atılmıyor. Kılıçdaroğlu'nun "arkadaşlar" dediği heriflerin kazdığı hendekler doldurulmuş.
Barış var.
Bugüne ulaşmak için oralarda Türk askeri şehit düştü.
Onun için, kıymetini bilelim.
***
Çetin Altan merhum "tenis oynayan köylüler" hayalini kurduğu zaman onunla dalga geçilmişti...
Demek ki olabiliyormuş.
Darısı, şehirliye dönüşecek diğer köylülerimizin başına.
Lumpene demedik ama...
Lumpen tenis oynamaz, okey oynar.
Yorum Yazın