Bir yılı aşkın süredir burnumu evden dışarı çıkartmıyorum. Çok sevdiğim gazetemin pırıl pırıl yeni binasına gidemiyor, mesai arkadaşlarımı göremiyorum. İki yılda bir yüzünü görebildiğim İngiltere'de yaşayan can ağabeyimi bile evimde ağırlayamıyorum. Hastane kontrolleri için Altınoluk'tan İstanbul'a gelen sevgili kayınvalidemi otelde yatırmanın utancını yaşayan da benim. Çocuğum bir yıldır okuluna gidemiyor. Sadece okula mı? Parka, alışverişe, dışarıda yemeğe de gidemiyor garibim. Neden? Sorumlu bireyler olduğumuz için. Aman Covid-19'un yayılmasına vesile olmayalım, biz de hastalık kapıp perişan olmayalım, sevdiklerimizi de üzmeyelim, kul hakkına girmeyelim diye...
Cebimde Sürekli Basın Kartı var. Kısıtlama günlerinde arabama atlayıp, şehri bir boydan bir boya gezebilirim istesem. Ama yapmıyorum. Neden? Bana mesleki olarak tanınan bu ayrıcalığı suiistimal etmemek için. Sokakta 'boş kalabalık' yapmamak için. Çevirme yapan polise "İşe gidiyorum" diye yalan söylememek için...
Ama ana haber bültenlerini izledikçe sinir oluyorum. Basılan doğum günü partilerinden sırıtarak çıkanlar... Dışı restoran, içi pavyon eğlence mekanlarında sabaha kadar eğlenirken yakalananlar... Basılan kumarhaneden kaçmak için damdan atlayanlar... Hâlâ maske takmayıp, üstüne üstlük bir de ceza yazan polise direnenler...
Cumartesi- pazar sözde sokağa çıkma kısıtlaması var. Ama sokaklar, sahiller, parklar tıklım tıklım. Caddelerde trafik var yahu, trafik... Millet "Ekmek alacağım" bahanesiyle bütün gün sokakta. Elindeki poşete bir ekmek koyan, dilediği yere gidiyor, geziyor, eğleniyor. Parkta mangal yakıp, semaverde çay demleyen var yahu, daha ne diyeyim? Sanki günde 45 bin yeni hastası olan, her gün 180 kişiyi virüse kurban veren biz değilmişiz gibi... Tüm bunları görünce kendimi salak gibi hissediyorum ne yazık ki...
Olsun, salak olmaya razıyım. Kızımı babasız bırakmayayım da... Salak bir baba, ölü bir babadan iyidir.
Hünkar ile Fekeli için imza toplanıyor
Atv'nin büyük bir ilgiyle izlenen dizisi Bir Zamanlar Çukurova'da Hünkar karakterini canlandıran Vahide Perçin ile Fekeli'yi oynayan Kerem Alışık'ın muhteşem sevda sahneleri unutulmuyor. Aşkın emek, vefa ve vazgeçmemek olduğunu abartısız, usul usul ve sadece gözleriyle anlatan ikili için dizi izleyicileri harekete geçti.
Sosyal medyada Vahide Perçin'i sevenlerin oluşturduğu fan grubu, onu yeniden diziye döndürmek için #VahideKeremKaldığıYerden başlığıyla bir kampanya başlattı. Şimdiye kadar 125 bin tweet'e ulaşan kampanyanın başarılı olup olamayacağı bilinmez ama Hünkar ile Fekeli'nin şimdiden televizyon tarihinin en unutulmaz çiftleri arasına girdiği muhakkak.
Ne yaptın Arka Sokaklar?
Kanal D'nin efsane dizisi Arka Sokaklar bu köşenin övgü şampiyonlarındandır. 20 yıllık istikrarı, samimiyeti, halka yakın durması ile sempati duyduğum dizilerdendir. Ancak önceki hafta dizide yaşanan bir sahneyi çok garipsedim. Genç komiserimiz, bir avukatı tutuklarken hem hakaret, hem tehdit, hem de darp ediyordu. Suçu sabit olmamış 'şüpheli' konumundaki avukatın yüzüne tokadı patlatırken "Bu daha başlangıç" diyordu. Üstelik o komiser, hem mesleki başarıları hem de karakteriyle dizide sürekli 'örnek' gösterilen bir polisti. Sahne üzerine barolar hareket geçti. 11 ayrı baro başkanlığı diziyi RTÜK'e şikayet etti.
Zaten yeterince gerildik. Kişiler, kurum ve kuruluşlar arasındaki sürtüşme had safhaya ulaştı. Böylesine kritik bir dönemde yangına körükle gitmenin alemi var mıydı?
Gaf kürsüsü
Bursa'da muştalı saldırıyla kafasından yaralanan genç kadın "Sağ olsun, bir kadın gelip kafama turnike yaptı" dedi. Kafaya turnike mi? İyi ki boğulmamış vallahi!
Zap'tiye
Maske takmayanları artık anlayabiliyorum. Maskeyi takmak için insanda önce 'yüz' olması lazım. Yüzsüzlerin maske neyine?
Ne demiş?
"Söz veriyorum, sinemalar açılırsa eğer: 1-Hiçbir filmi yarıda terk etmeyeceğim. 2-Baştaki reklamlara bile ses etmeyeceğim. 3-Arada tuvalete gitmeyeceğim. 4-Son jenerikteki en son yazı çıkana kadar salondan çıkmayacağım." (Gani Müjde'nin tweet'i)
Yorum Yazın