Engin Ardıç

Engin Ardıç

Mail: jdfdnd@hotmail.com

Taytenik

Zavallı çocuklar, o "pozun" gerçekten geminin burnunda çekildiğini sanıyorlar... Aşağıda azgın dalgalar, fonda martılar falan...
Heves etmişler, kafayı da çekmişler, iskelede "Titanic pozu" vermeye kalkmışlar.
Sanki biri Kate Winslet, öteki Leonardo DiCaprio.
Ah evladım, Titanic pozu vermeniz için önce sizi seyredecek birileri gerekiyor...
Öyle ya, gören yoksa kime hava yapıyorsun?
Kaldı ki, hava yapsan ne olacak?
Yüzme bilmiyorsan ne demeye böyle su kenarı numaraları çekiyorsun?
Kızla oğlanın o pozunun bir "stüdyo çekimi" olduğunu, denizin sonradan "arkaya döşendiğini" de bilemiyorsun...
Çünkü sinemadan haberin yok.
Çünkü kültürünü marketten alır gibi internetten aldın.
Cem Yılmaz söylemişti, bu memlekette "bir filmin iki saatte çekildiğini sanan" zavallı cahiller bile vardır.
Rahmetli haminnem de Yeşilçam filmlerinde insanların gerçekten öldüklerini sanır, "Daha pek de gençti de taze" der ve çok üzülür, ertesi hafta aynı oyuncuyu başka bir filmde görünce de ölmediğini anlayıp çok sevinirdi...
Taşıma suyla döndürülen değirmen de işte insanı böyle suya batırır.
Çocuk öldü, bari sen bundan sonra oku, öğren.
Öğren de sakın, sözgelimi James Bond ya da Görevimiz Tehlike filmlerinde gördüğün uçurum kenarı numaralarına, uçak kanadı atraksiyonlarına, gökdelen damı canbazlıklarına falan kalkışma.
Geçmiş olsun evladım, verilmiş sadakan varmış.

***


KUTSAL MIDIR?
Adam uçaktan korktuğu için hayatında bir tek havaalanının kapısından girmemiş, oturmuş bize "eski havaalanı" güzellemesi yapıyor.
Yeşilköy'de yaşanan "izdihamı" ve çektiğimiz sıkıntıyı da biz biliriz.
Madem o kadar iyiydi, Sabiha Gökçen'e ne gerek duyulmuştu?
Yetmiş yıldır İstanbul'da yaşarım, oraya "Atatürk" denildiğini de hiç duymadım.
Kısaca "Yeşilköy" denirdi.
Haliç köprüleri de öyle, biri "Galata"ydı, öteki "Unkapanı"...
Ama siz kendi kafanıza göre Atatürk deyince orası kutsallık kazanıyor, öyle mi?
Savarona yatının güverte tahtaları gibi...
Eski havaalanının yerine park yapılacak, park. Koskocaman bir yeşil alan.
Çünkü oranın kuzeyi ve kuzeybatısı, "hinterlandı" korkunç bir varoş yığılmasıdır ve bu insanların yeşilliğe ihtiyaçları var.
Kaldı ki bunu birkaç yıl önce sizin adamınız Kılıçdaroğlu da söylemiş, "Yeşil alan yapacağız" demiş!
Utanmıyorsunuz, değil mi?
Eski havaalanı eskiden şehir dışındaydı, artık şehir içinde kaldı.
Diğer bir örnek Berlin'de Tempelhof'tur.
Kesmediyse, Paris'ten Orly ve Roissy (Ch. de Gaulle) örneklerini de verebiliriz.
Otuz yıl sonra şimdiki de yetmeyebilir ve bu gidişle bir yenisi de Çorlu'ya yapılabilir.
Bu kafa o zaman neyi nasıl savunur acaba?
"Labadaların huzuru kaçıyor" mu diyeceklerdir?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar