İki kişi konuşuyordu:
-Toprağımız çöl oldu. Ateşimiz kül oldu, Elbisemiz çul oldu. Paramız pul oldu. Bize nasıl böyle bir hal oldu?
-Neden şaşıyorsun ki! Tarihimizi dizilerden, geçmişimizi masallardan, geleceğimizi fallardan öğrenirsek olacağı budur.
-Konuyu biraz açıklar mısın, tam anlayamadım.
-Örneğin paranın pul olması nasıl oldu biliyor musun? Osmanlı Devleti iflasını açıklayınca Muharrem kararnamesi yayımlandı. Bu kararname; Osmanlı Devleti’nin ödeyemediği iç ve dış borçlarını düzenlemek amacıyla, alacaklıların talepleri doğrultusunda II. Abdülhamid döneminde, 15 Ekim 1881 tarihinde açıklanan mali kararlardır. Bu kararname ile alacaklı Avrupa ülkeleri; İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, Hollandalı, Avusturyalı alacaklıları temsilen 5 üye ile yerli alacaklılar Galata Bankerlerini temsil eden birer üyeyle toplam 7 üyeden oluşan bir yönetim kuruldu. Bu yönetimin adı meşhur Duyun-ı Umumiye’dir. Bu yönetim Osmanlı Devleti’nin temel gelirlerine el koydu. II. Abdulhamit, madenleri, demiryollarını, limanları, hatta tütünü, elektrik, su vs. tüm yatırımları bu yönetime teslim etmek zorunda kaldı. İşte böyle bir dönemde Osmanlı Devleti para sıkıntısı aşmak için posta pullarının üstüne değerini belirten kupür vurarak paraya çeviriyordu. . Damga ve posta pulları arkalarına tescillenmiş kağıtlar yapıştırılarak para haline getirildi. Böylelikle paramız artık pul olmuştu.
-Demek ki ekonomik bağımsızlık çökünce devlet de çöküyor. Anlattıklarından şunu anladım. Paranın pul olması hayra alamet değil.
-Elbette değil. Hatta bir Hikâye anlatılır. Fransızlar Maraş’ı işgal ederler. Fransız komutan ve arkasında askerleriyle şehre girer. Yaşlı bir adam komutanın önüne çıkar.’ Ne işiniz var burada, çekin gidin toprağımızdan.’ Fransız komutan cevap verir. ‘Sizin devletin bize borcu vardı. Ödeyemediler, Karşılığında bu toprağı verdiler. Biz de geldik.’ Yaşlı adam cebinden paraları çıkarıp komutana doğru fırlatır. ‘Alın paranızı, çekin ayağınızı.’Yani kısaca ekonomi bir patates soğan meselesi değil bir vatan meselesidir.
Hikâyeyi dinleyen derin derin düşündü sonra gayri ihtiyari şöyle söyledi:
-Tarihten ibret almayanlar, tarihin ibretlik malzemesi olurlar.
Yorum Yazın