2015 yılında Antalya’daki G-20 zirvesinde Erdoğan-Putin görüşmesinden bir anekdot aktarmak istiyorum.
Erdoğan ve Putin görüşürken, Suriye haritası üzerinde yapılacak Büyük Cerablus operasyonu hakkında bilgi veriliyor. Putin, eliyle Cerablus’un olduğu bölgeyi işaret ederek, “Amerikalılar orayı Kürtlere vermeyi planlıyor” diyor. Ardından, “Biz kameraların karşısında tepki gösteririz ama operasyonu engelleyici bir şey yapmayız” diye ekliyor. Zaten Türkiye’nin beklediği de Rusya’nın engelleyici olmaması.
Cerablus’a yönelik Fırat Kalkanı operasyonu bu görüşmeden 1 yıl sonra yapıldı. Rusya söz verdiği şekilde engelleyici olmadı.
Diplomatik müzakerelerde kameraların önünde söylenen ile ikili görüşmelerde varılan mutabakatlar farklı olduğu için Lavrov görüşmesinin perde arkasına bakmak gerekiyor.
Bir de bu tür uluslararası operasyonlarda uluslararası konjonktür çok önemli. Konjonktür hiç olmadığı kadar yanımızda.
KONJONKTÜR NE DURUMDA
Ukrayna Savaşı nedeniyle Suriye, Rusya’nın birinci önceliği değil. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki aktif tarafsız konumumuz bizi Rusya nezdinde özel bir yere yerleştirdi. Rusya, Türkiye’yi kaybedilmemesi gereken lider ülke olarak görüyor. Lavrov, hava sahasının kapatılması nedeniyle Sırbistan’a gidememişti. Türkiye ambargo altındaki Rusya’nın batıya açılan tek kapısı konumunu üstlendi.
Suriye’ye yapılacak operasyon nedeniyle Rusya, batıya açılan Türkiye kapısını kapatmak istemez.
Konjonktürün sunduğu fırsatlardan biri de NATO’nun genişleme sürecine denk gelmesi. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine koyduğu çekince nedeniyle Türkiye, NATO açısından kazanılması gereken bir müttefik konumunda. O nedenle olası bir Suriye operasyonuna Batı’dan yüksek profilli bir itiraz beklenmiyor.
Konjonktür iki açıdan da altın tepsi içinde fırsatlar sunuyor.
ERDOĞAN HANGİ MESAJI VERDİ
Konjonktür karşımızda da olsa biz bu operasyonu yaparız. Barış Pınarı’nda karşımızda ABD vardı, ne oldu? Yeter ki Türkiye kararını versin. Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Kızılcahamam kampında milletvekillerinin operasyona ilişkin soruları üzerine, “Operasyonda kararlıyız. Oradan terör unsurlarını temizleyeceğiz. Son dönemlerde oralarda saldırılar artmaya başladı. Terör unsurlarının bizi rahatsız etmesine izin vermeyeceğiz. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz” diyor.
OPERASYON NE ZAMAN
Suriye operasyonu için her gün an meselesi, ha girdik ha gireceğiz diye yayınlar yapılıyor, kimi zaman doğru çıkmayan tarihler veriliyor. Ama operasyon için birkaç kritik noktayı paylaşmak istiyorum.
Suriye operasyonu için öncelikle Pençe-Kilit operasyonunun bitiş tarihi önemli. TSK öncelikle Pençe-Kilit operasyonunun başarıyla tamamlanmasını istiyor.
Ayrıca Tel Rıfat ve Münbiç operasyonu için planlanan askeri yığınak tam olarak yapılmış değil. Önümüzdeki haftadan itibaren askeri sevkıyatın artması bekleniyor.
Peki askeri harekât nasıl olacak? Önce Tel Rıfat sonra Münbiç operasyonu mu başlayacak? Yoksa ikisi de eşzamanlı olarak mı yapılacak? Tel Rıfat ve Münbiç operasyonlarının eşzamanlı olarak başlayacağı ifade ediliyor. Ama öncelikle Pençe-Kilit operasyonunun tamamlanmasını beklemek gerekiyor.
KURBAN BAYRAMI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir gece ansızın gelebiliriz” dedi. O nedenle her an beklemeli miyiz? TSK hazırlıklarını tamamlamadan harekâtı başlatmaz. O nedenle Kurban Bayramı’na dikkat etmek gerekiyor. Kurban Bayramı’ndan sonra operasyon için artık günler değil, saatler sayılı diyebiliriz.
MEYDANLARIN VERDİĞİ MESAJ
CUMHURBAŞKANI Erdoğan hafta sonu Van’daydı.
Beşyol meydanını dolduran büyük ve canlı bir topluluğa hitap etti.
Erdoğan, yaz ayları boyunca illeri ziyaret edecek, mitingler düzenleyecek, kanaat önderleri ve gençlerle bir araya gelecek.
Ha diyeceksiniz ki Erdoğan zaten meydanlarda. Gençlik buluşması için bulunduğu Adana’daydı. Ama salonun dışında da binlerce insan toplandığı için onlara da hitap etti. İstanbul’da ise Atatürk Millet Bahçesi’nin temel atma töreninde 500 bini aşkın partiliye hitap etti.
Bunu neden anlatıyorum.
Ekonomik sıkıntının yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Fiyat artışları nedeniyle halkımız AK Parti iktidarları döneminde şimdiye kadar yaşamadığı bir hayat pahalılığı ile karşı karşıya.
Bu tablo siyaseti etkilemiyor mu? Elbette ki etkiliyor. Hem de derinden etkiliyor.
ERDOĞAN MEYDANLARI NASIL DOLDURUYOR
Peki o zaman Erdoğan’ın meydanları hınca hınç doldurmasına ne demeli?
Sıkıntı büyük ama millet çareyi AK Parti’den bekliyor. O nedenle muhalefetin oyları yükselmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun farkında. “Aralıktan sonra enflasyon düşüşe geçecek. Millet, bu sorunu da AK Parti çözdü diyecek” demesinin nedeni bu. Seçimi lider kazanır, lider kaybeder. Millet terazinin bir kefesine Erdoğan’ı, diğer kefesine 6 lideri koyuyor. Benim sorunlarımı Erdoğan mı çözer yoksa Kılıçdaroğlu mu diye düşünüyor. Yaşanan sıkıntılara rağmen Erdoğan’dan vazgeçmiyor.
ERDOĞAN: ‘VAN MUHTEŞEMDİ’
Adana’da, İstanbul’da, Van’da gördüğü ilgiden dolayı Erdoğan’ın morali yükseldi. Van coşkuluydu. Erdoğan, havaalanından şehre giriş yaptığı İpekyolu Caddesi’nde, şehrin nabzının attığı Maraş Caddesi’nde yol boyunca gösterilen ilgi, Maraş Caddesi ile Cumhuriyet Caddesi’nin kesiştiği noktadaki coşkulu karşılama üzerine yanındakilere dönüp, “Karşılama çok güzel. Çok büyük bir heyecan var” diyor. Beşyol meydanında on binlerin katıldığı mitingden sonra ise duygularını tek bir kelime ile özetliyor. “Van muhteşemdi” diyor.
Van’dan ayrılırken, “Van beni bu sefer çok sevindirdi” diye konuşuyor.
Bu kadar ekonomik sıkıntının yaşandığı bir dönemde Erdoğan’a olan ilginin devam etmesinin sırrı ne?
Bu tablonun hem iktidar hem muhalefet tarafından çok iyi analiz edilmesi gerekiyor.
SEÇMENİN VERDİĞİ MESAJ
1- Erdoğan’ın meydanları hınca hınç doldurmaya devam etmesi, ekonomik sıkıntının yaşanmadığı anlamına gelmiyor.
2- Halk hâlâ çareyi Erdoğan’da görüyor.
3- 6’lı masanın topu birden bir Erdoğan etmiyor. Muhalefet halka güven vermiyor.
4- Meydanları dolduran on binler iktidara mesaj yolluyor. Geçmişte AK Parti’ye oy vermiş olan seçmenin bir kısmı AK Parti’den uzaklaşmış ama muhalefete geçmemiş durumda. İktidara, ‘Bu ekonomik durumu düzelt, sana tekrar oy verebilirim’ diyor.
5- Meydanlar aynı zamanda muhalefete de mesaj veriyor. ‘Ekonomik sıkıntılar nasıl olsa iktidarı götürür, bizi getirir diye bekleme. Benim güvenimi sağlamazsan, bu sorunları biz çözeriz güvenini vermezsen bu seçimi de kazanamazsın’ diyor.
Son söz; meydanlar, sokaklar, hayat pahalılığından dolayı canı yanan milyonlar hem iktidara hem muhalefete mesaj veriyor. Önemli olan bu mesajları alıp gereğini yapmak.
Yorum Yazın