21 Ağustos 2016 tarihinde, Gaziantep’te kına gecesine yapılan canlı bomba eyleminde 56 vatandaşımız yaşamını yitirmişti.
O saldırı, terörle mücadelede bir dönem noktası oldu. Türkiye, terörü kaynağında yok etme konseptine geçti.
Yeni strateji kapsamında 24 Ağustos günü Hava Kuvvetlerimizin desteğiyle kara birliklerimiz terör odaklarını yok etmek üzere Suriye’ye girerek Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlattı.
15 Temmuz darbe girişiminden tam 39 gün sonra Türk ordusu, Kıbrıs’tan sonraki ikinci kara harekâtını başarıyla tamamladı. Fırat Kalkanı’nı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtları takip etti.
TERÖRLE MÜCADELEDE YENİ KONSEPT Mİ
İçişleri Bakanlığı’na yönelik terör saldırısından sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Suriye’deki terör hedeflerinin vurulacağını açıklayıp, ABD başta olmak üzere üçüncü ülkelere ‘hedef olmayın’ uyarısı yapınca, terörle mücadelede yeni bir konsepte mi geçiliyor sorusu gündeme geldi.
İKİ BAKANIN AÇIKLAMASININ KODLARI
Peki iki bakanın üst seviyeden yaptığı uyarının kodları neydi?
Bu sorunun yanıtını aradım. “Terörü yerinde yok etme. Terörün kaynağını kurutma stratejimizde bir değişiklik yoktur. Bu konseptimiz güçlendirilerek sürdürülecektir. İki bakanımızın açıklaması üçüncü taraflara yönelik bir kararlılık vurgusudur. Bu üçüncü ülkelere bir uyarı ve hatırlatmadır. Biz terörle mücadelede tedbirlerimizi artıracağız. Terör örgütünün altyapı, üstyapı ve enerji tesislerini vuracağız. Siz ona göre tedbirinizi alın demektir” denildi.
ORAYI TERK EDİN
ABD’nin, Suriye’de PKK-YPG’yi korumak için, terör örgütüne ait tesislerde bir kulübeye Amerikan bayrağı çekip teröristlere, “Amerikan bayrağı olduğu sürece burayı vuramazlar” diye güvence verdiği biliniyor.
Amerikan bayrağının altında yine ABD’li askerler tarafından PKK-YPG’li teröristlere eğitim verildiği tespit ediliyor.
Üçüncü ülkelere uyarı bu noktada önem kazanıyor. ABD’ye deniliyor ki, “Biz orayı vuracağız. Sen oradan çekil. Yoksa zarar görürsün.”
UYARI İŞE YARAR MI
Peki, ABD bu uyarı üzerine denileni yapar mı? ABD’nin sözlü uyarının ardından hemen harekete geçmesi beklenmiyor. ABD, sözlü uyarıdan sonra sahada ne yapılacağını görmeye çalışıyor. Söylemin, eylemle desteklenip desteklenmeyeceğini görmeyi amaçlıyor. Bir anlamda bizim kararlılığımızı test ediyor. Biz de ne kadar kararlı olduğumuzu göstermek için söylemimizi eylemle destekleyip, belirlediğimiz hedefleri vuruyoruz.
ARKA KAPI DİPLOMASİSİ
İki bakanın uyarısından sonra, Suriye’de bulunan başta ABD olmak üzere Rusya ve İran, hedef olmamak için oradaki askeri varlıklarının koordinatlarını verip “Buralar bizim, vurmayın” dedi mi? İki bakanın açıklamasından sonra bilgi paylaşımı olduğu ifade ediliyor. Ama, “Biz, kendi istihbaratımızla nerede bayrakları var, nerede askeri varlıkları var tespit ediyoruz. Onların verdikleri bilgilerin doğruluk derecesini kontrol ediyoruz. Kendi tespitlerimize göre hareket ediyoruz” diyorlar.
GÖZLER HAREKÂTA ÇEVRİLDİ
HAKAN Fidan ve Yaşar Güler’in uyarılarından sonra gözler, Irak ve Suriye’ye yönelik operasyonlara çevrildi. Bir de terör örgütüne yönelik altyapı, üstyapı tesisleri ve enerji tesislerinin meşru hedef olarak tanımlanması, Irak ve Suriye’ye yönelik operasyonlara nasıl yansıyacak sorusunun peşine düşüldü.
58 HEDEF İMHA EDİLDİ
Gerçi 1 Ekim tarihinden sonra Kuzey Irak’ta Metina, Hakurk, Kandil, Gara ve Asos’taki PKK hedeflerine yönelik iki gündür devam eden hava harekâtları söz konusuydu. İki bakanın açıklamasının mürekkebi kurumadan, bu kez aynı terör hedeflerine yönelik üçüncü hava harekâtı düzenlendi. Son 1 hafta içinde Irak ve Suriye’de yapılan operasyonlarda 37 terörist etkisiz hale getirilirken, 58 hedefin imha edildiği açıklandı.
KARA HAREKÂTI TEK SEÇENEK DEĞİL
Suriye’de terör örgütüne ait eğitim alanları, altyapı ve üstyapı tesisleri, enerji santralları, petrol kuyularının olduğu alanlar tek tek tespit edilmiş durumda. Dün itibarıyla terör örgütüne ait askeri sığınaklar, eğitim tesisleri, sabotaj birimleri, depolar ve cephanelikler vuruldu.
TÜM HEDEFLER VURULACAK
Terör örgütüne ait tüm hedeflerin belirlendiği nokta operasyonlarla bunların imha edileceği ifade ediliyor. Bu konuda tüm hazırlıklar tamamlanmış ve düğmeye basılmış durumda. Peki Suriye’ye yönelik Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi yeni bir kara harekâtı olacak mı? İhtiyaç görülürse olur, ama Suriye için tek seçenek kara harekâtı değil deniliyor. Benim anladığım kara harekâtına gerek kalmadan havadan yapılacak nokta operasyonlarla PKK-YPG’ye ait tüm tesislerortadan kaldırılacak.
IRAK SAVUNMA BAKANI ANKARA’DA
Tüm bu sıcak gelişmeler yaşanırken Irak Savunma Bakanı Thabit Mohammed Al Abbasi, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in konuğu olarak Ankara’ya geldi.
Irak, terörle mücadele konusunda düzenli olarak diyaloğumuzun olduğu bir ülke. Milli Savunma Bakanı Al Abbasi’nin Ankara temaslarının da olumlu geçtiği ifade edildi. Peki Irak Savunma Bakanı ile PKK’ya yönelik bir harekât konuşuldu mu?
TEMASLAR OLUMLU
İlgili makamlar, terörle mücadele konusunda Irak’la olumlu bir diyaloğun söz konusu olduğunun altını çiziyorlar. Irak Savunma Bakanı Al Abbasi’nin Ankara’daki temaslarının olumlu ve verimli geçtiğini ifade ediyorlar.
IRAK’A NE DİYORUZ
Irak’a, nihayet “Ülkemize gelerek terör saldırıları yapan PKK senin topraklarında bulunuyor. Terörle mücadeleyi sen yapabileceksen yap. Veya birlikte yapalım. Eğer buna imkânın yoksa o zaman biz terörle mücadele konusunda kararlıyız. Havadan ve karadan PKK ile mücadeleyi yapacağız” diyoruz, deniliyor.
KALKINMA YOLU
Türkiye ile Irak arasında yeni açılan bir fırsat penceresine de dikkatinizi çekmek istiyorum. O da Basra’dan başlayıp, Irak ve Suriye topraklarından geçip, Türkiye’ye uzanacak olan Kalkınma Yolu.
Irak bu konuda çok istekli. Çünkü Batı’ya açılan bir kapıları olacak. Türkiye bu konuda arzulu. Çünkü Basra Körfezi’nden karaya çıkacak olan mal ve hizmetler, Irak ve Suriye’den gelip Türkiye üzerinden Batı’ya ulaştırılacak.
GÜVENLİK DUVARI OLACAK
Bu Kalkınma Yolu’nun ticari boyutunu oluşturuyor. Ama Kalkınma Yolu sadece ekonomik boyutuyla değerlendirilebilecek bir olay değil. Stratejik boyutu çok yüksek bir hamle olacak.
Sadece bir yönünü söylemekle yetineyim. Irak ve Suriye’den geçecek olan yol, aynı zamanda bir “güvenlik duvarı” oluşturacak.
Yorum Yazın