Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “1 milyon Suriyelinin gönüllü geri dönüş projesini hazırlıyoruz” açıklamasını İstanbul’da, Esenyurt’ta izledim. Esenyurt, Suriyeliler sorununun en çok hissedildiği yer. Çünkü Suriyelilerin en çok yaşadığı ilçelerimizden biri. Getto halinde yaşıyorlar, bir Suriyeli trafik kazası dahi yapsa bir anda hepsi toplanıyor. Suriyeli birisi kavga etse bir anda 10-15 kişi oraya geliyor. Türkler bir araya gelmezse kendimizi yalnız hissediyoruz.
“Şu dükkân Türklerindi, Suriyeliler almış”, “Suriye’den şehitlerimiz gelince Silivri’de, Çatalca’da denize giren Suriyelileri görmek kanıma dokunuyor” şeklindeki şikâyetleri dinlediğim için Cumhurbaşkanı’nın açıklaması müjde gibi geldi. Erdoğan, “1 milyon Suriyeli kardeşimizin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni bir projenin hazırlıkları içindeyiz. Azez, Cerablus, Tel Abyad başta olmak üzere 13 ayrı bölgede yerel meclislerde yürüteceğimiz proje bir hayli geniş kapsamlıdır” dediğine göre belli ki bir proje üzerinde çalışılıyor, çalışılmalı da. Çünkü 2023 seçimlerini etkileyecek başlıklardan biri Suriyeliler olacak. Suriyeliler gönderilecekse işe önce Esenyurt, Fatih, Ankara Altındağ’dan başlanmalı.
MALİ KAYNAK
Birleşmiş Milletler’in yapmadığını Türkiye yapıyor. Şimdiye kadar yardım kuruluşlarımızın da çabalarıyla 490 bin kişi döndü. Bir buçuk milyon insanın güvenli bir şekilde dönüşünü sağlayacak bir kapasite olduğu söyleniyor. Geri dönüşün mali boyutunda BM Mülteciler Yüksek Komiserliği başta olmak üzere uluslararası yardım kuruluşları ile işbirliği yapılacak.
NE YAPILMALI
Cumhurbaşkanı Erdoğan adını koydu. Geri dönüşlerde gönüllülük esas olacak. Zaten 490 bin kişi de öyle döndü. Şimdi ikinci dalga geri dönüşün altyapısı hazırlanıyor.
1- Ön şart, bölgenin siyasi ve askeri olarak istikrar ve güvenliğinin devam etmesi.
2- Uluslararası fonlar da dahil olmak üzere AFAD koordinesinde Kızılay, İHH gibi STK’ların briket ev ve yaşam alanlarının artırılması.
3- Ev dışında küçük sanayi sitesi, dükkân, çarşı gibi ticaret alanlarının üretilmesi.
4- Okul, hastane dahil olmak üzere alt ve üstyapı inşası.
5- Meslek edindirme kursları ve mikro krediler, üretim yapan atölyeler.
6- Rehabilitasyon, psikolojik destek, eğitim faaliyetleri.
SURİYELİLER ANKETİ
Toplumdaki duyarlılığı yansıtması açısından Optimar’ın Suriyeliler anketinden bazı başlıkları paylaşmak istiyorum. Hilmi Daşdemir’in başkanı olduğu Optimar, bu anketi 23-28 Nisan tarihleri arasında yapmış, yani yeni.
‘Suriyeli bir bireyle karşılaşınca ne hissediyorsunuz?’ sorusuna ankete katılanların yüzde 21.3’ü ‘Nefret’, yüzde 17.3’ü ‘Mağduriyet’, yüzde 11.2’si ‘Hiddet’, yüzde 6.6’sı ‘Mazlumluk’, yüzde 6.2’si ‘Zalimlik’, yüzde 4.4’ü ‘Şefkat hissediyorum’ yanıtını vermiş. Yüzde 33’lük bir oranda ‘Hiçbiri’ yanıtını verenler var.
NEFRETİN NEDENİ
Optimar nefretin nedenini de sormuş. Ankete katılanlar yüzde 38.2 oranında ‘Benim hakkımı gasp ediyorlar’ demiş. ‘İş imkânlarımı kısıtlıyorlar’ diyenler ise yüzde 29.2 oranında, ‘Burada kalıcı olmaları düşüncesi beni korkutuyor’ diyenler yüzde 18.8 çıkarken, yüzde 13.6’lık bir oran doğrudan ‘Korkuyorum’ yanıtını vermiş.
ŞEFKATİN NEDENİ
Ankette şefkatin nedeni olarak daha çok dini ve insanı hassasiyetler ön plana çıkıyor.
Yüzde 35.8’le Müslüman olmaları ilk sırada gelirken, onu yüzde 19.8’le savaş mağduru olmaları şıkkı takip ediyor. ‘İnsan olmaları’ diyenler yüzde 18.5 çıkarken ‘Yardıma muhtaç olmaları’ diyenlerin oranı yüzde 17.3 çıkıyor. ‘Hepsi’ diyenlerin oranı ise yüzde 8.6’da kalıyor.
İŞİMİ ELİMDEN ALIYOR
Optimar, ‘Suriyeliler iş imkânınızı elinizden alıyor mu?’ sorusunu da yöneltmiş. Verilen yanıt işin çok önemli bir boyutunu yansıtması açısından önemli.
Ankete katılanların yüzde 69.2’si Suriyelilerin iş imkânını azalttığını düşünüyor. Yüzde 38.2’si ise o kanaatte değil.
GÜVENLİK BOYUTU
Bu işin bir de güvenlik boyutu var. Hem de bir yönlü değil iki taraflı bir güvenlik sorununa dönüşüyor. Birincisi başta Suriyeliler olmak üzere göçmenler ve sığınmacıların neden olduğu güvenlik sorunu, ikincisi ise Suriyeliler düşmanlığı üzerinden üretilen güvenlik sorunu. Ankara Altındağ’da bunu yaşadık. Optimar, ‘Sığınmacı ve göçmenlerden kaynaklı suçlara maruz kalma konusunda kendinizi güvende hissediyor musunuz?’ diye sormuş.
ORANLAR
Ankete katılanların yüzde 31.1’i ‘Güvende hissetmiyorum’ demiş. ‘Ne hissediyorum ne hissetmiyorum’ diyenler yüzde 21.8 çıkarken, ‘Hiç güvende hissetmiyorum’ diyenlerin oranı 20.5 olmuş. ‘Güvende hissetmiyorum’ diyenlerle birlikte bu oran yüzde 51.6’ya ulaşıyor. Çok yüksek bir oran. ‘Güvende hissediyorum’ diyenler yüzde 11.9 ederken, ‘Çok güvende hissediyorum’ diyenler yüzde 3.6’da kalıyor. Kadınlarda bu oran daha yüksek.
Yorum Yazın