Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Stres ve yorgunluğun bedeli

Hıncal Uluç, Şaban Arslan, Engin Ardıç ve son olarak da Mehmet Barlas... Gazetemizde son bir kaç aya sığan bu büyük kayıplar için "yaprak dökümü" demek yetmez. Bu olsa olsa "bağ bozumu" olmalı. Allah, en olgun meyveleri hasat mı ediyor ne? Belli ki yukarılarda bir yerlerde "fikir işçilerine" dünyadan daha fazla ihtiyaç var...
Gazetecilik, dünyanın en stresli 4 mesleğinden biri olarak bilinir. Uzaktan janjanlı, fiyakalı, havalı bir iş gibi görünür ama içi de bizi yakar. Her gün Türkiye gibi "gündem zengini" bir ülkede kalem sallamak, olan bitene yetişmeye çalışmak insanı aşındırır. Sizlerin yayına uygun halde "makyajlanmış" olarak gördükleri haberlerin insanı ürperten ham hallerini her gün yazı işleri masasında yaşamak bir yandan yürek kanatır, bir yandan da duyguları nasırlaştırır. İkisi arasında vücudu ve ruhu dengeye oturtup "normal" kalmak kolay iş değildir.
Son yıllarda memleketimizin içine yuvarlandığı girdap en çok da biz gazetecileri nefessiz bıraktı. Kumpaslar, darbeler, terör, pandemi, yangın, sel, deprem, seçim stresi derken yorulduk. Hem de fena yorulduk. Bütün dünya adeta üzerimize üzerimize gelirken, Sabah'ın tüm kalemşorları memleketin bekası için en ön cephede çala kılıç mücadeleye girişti. Hıncal Uluç, Şaban Arslan, Engin Ardıç ve Mehmet Barlas işte bu ikinci kurtuluş savaşının şehitleridir bana göre...



Mehmet ağabeye gelince: Hem kendisiyle hem de eşi Canan hanımla televizyonculuk yıllarımın emekleme dönemlerinde programlar yapmış, kendilerinden çok şey öğrenmiştim. Hele Mehmet ağabey... Ben hayatımda bu kadar bilgili, kültürlü, hemen her konuda fikir sahibi olan ve bunu mükemmel bir şekilde kağıda döken bir ayaklı kütüphane görmedim. Üzerine konuştuğu her konuda uzmanları geride bırakacak kadar bilgiliydi. Örneğin; hepimiz Türk Sanat Müziği severdik. Ama o ağzını açtığında, en ünlü bestekarlar da dahil, herkes kulak kesilirdi.
Seni özleyeceğim Mehmet ağabey...

Okurlar seçimi nasıl gördü?
Herkes gibi Yakından Kumanda okurları da seçimleri kendilerince değerlendirdi. İşte okurumuz Emin Güven'in gelen tüm mesajları özetleyen yorumu:
"CHP'li seçmenlerin hâlâ anlayamadığı şey kimin/ kimlerin kazandığı veya kaybettiğidir. Müsaadenizle kimler kazandı, kimler kaybetti şöyle sıralayalım:
ABD kaybetti, İsrail kaybetti, Avrupa Birliği (bilhassa Almanya, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi) kaybetti. Terör örgütleri kaybetti (PKK, PYD, SDG, YPG, FETÖ, DAEŞ ve şu an aklıma gelmeyen bilcümlesi). Çakma Atatürkçüler, çakma ülkücüler, çakma Erbakancılar, çakma AK Partililer, çakma demokratlar kaybetti. (Taklitler her daim aslını yaşatır.) Yalan habercilik, dezenformasyon, manipülasyon yöntemleri kaybetti. Yalan ve boş vaatler kaybetti. Patates/ soğan muhabbeti kaybetti. Körü körüne itaat edip muhaliflik taslayan sözde sanatçılar, bilim insanları, gazeteciler, yayıncılar, vs. kaybetti. Siyasetin sadece sosyal medyadan ibaret olduğunu sanıp da, 'like' alarak seçim kazanabileceğini düşünen fenomenler, YouTuberlar kaybetti. Masada hazırlanmış, uydurulmuş rakamları göz göre göre seçim anketi diye yayınlayarak insanları manipüle etmeye çalışan anketçiler kaybetti. Türkiye gerçeklerini bilmeden Türkiye hakkında yanlı yorumlar yapan, daha ilk seçim sonuçlarında çoğu yan çizip doğruyu gören The Washington Post, Der Spiegel, The Economist, Le Point, Le Monde ve benzer türevleri kaybetti. Emperyalistler, küresel baronlar, uyuşturucu kartelleri, LGBT lobisi kaybetti. Velhasıl; Türkiye'nin yeni yüzyılındaki yükselişine engel olmak isteyen, takoz olmaya çalışan bilcümle Türkiye düşmanları kaybetti.
Liste daha da uzatılabilir, ama malumu tekrar ilan etmeyelim. Asıl önemli olan kim/ kimler kazandı: ADAM gibi ADAM kazandı, tüm TÜRKİYE kazandı. Yeni yüzyılımız kutlu ve mutlu olsun. Selam ve muhabbetle..." (Emin Güven)

Gaf'let kürsüsü
Emre Kongar, Tele 1 ekranlarında milletin sandıkta ortaya koyduğu iradeyi ayaklar altına almaya yeltendi: "Mevcut rejim, demokrasi filan değil. Şahsım Devleti, demokrasimizi katletti."

Zap'tiye
Bugünkü Zap'tiye de okurumuz Halil Doğan'dan: "Seçimlerde Millet İttifakı'nın kazanmak için neredeyse yapmadığı işbirliği kalmadı. Sedat Peker'e de bir cumhurbaşkanlığı yardımcılığı verselerdi kazanma ihtimali çok artardı!"

Ne demiş?
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, paradan nasıl 6 sıfır attıysa, masadan da 6 sıfırı atıverdi." (A Haber Sabah Ajansı'nda Erkan Tan'a gönderilen bir izleyici mesajı)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar