Modern çağın bize dayattığı imajların ekseninde hayatımızı şekillendiriyoruz. Şekillendirmeyen veya buna direnen insanları da iş veya sosyal baskı ile buna zorluyoruz. Bu dayatmanın en katmerlisini de kadın oyuncular yaşıyor.
Güzelliğin, zayıflık veya fit görünmeyle eş tutulduğu günümüz dünyasında, kilolu olan veya güzellik kalıbına uymayanlar da sektörden dışlanıyor. Bunun o kadar çok örneği var ki. Dünyada da Türkiye'de... Bu konuda ilk isyan bayrağını oyuncu Hazal Kaya açmıştı. Ardından da birçok kadın oyuncu Kaya'ya destek olan açıklamalar yapmıştı.
Zayıf görünme, ekranda fit olma dayatması artık öyle bir hale geldi ki, kadınlarımız hayati risk taşıyan zayıflama operasyonları yaptırmak zorunda kalıyor. Yani bizim size dayattığımız kalıplara ya uyarsınız ya da sektörde istediğiniz kariyeri yapamazsınız noktasına geldi iş. Sadece eğitimli olmak da yetmiyor oyunculuk yapmak için, bir de belli başlı güzellik kalıplarına da uyman gerekiyor. Bu kalıplara uymak için zayıflama operasyonu geçiren bir kadın oyuncumuz da Aslı Samat'tı. Geçen gün GÜNAYDIN'da bu konuyla ilgili haberi okuduğumda bir kadın oyuncumuz daha sektörün güzellik dayatmasına daha fazla dayanamamış diye geçirdim aklımdan. Yani dünyanın en yetenekli insanı da olsan, kilolu isen kariyerinde ancak belli rol kalıplar içinde kalıyorsun. İleriye gidemiyorsun çünkü sektör izin vermiyor buna. Eskiden böyle miydi peki? Çok uzağa gitmemize gerek de yok üstelik. Yeşilçam'a bakmamız bile bu sorunun cevabını verir bize. Yeşilçam sinemasında hayranlıkla izlediğimiz kadın oyuncularımız, bugün o beden ölçüleriyle yine başrolde yer alabilirler miydi? Balık etli veya 90-60-90 klişesine uymayan bedenleriyle sinemamıza damga vurmuş kadınlarımız, bugünün bize dayatılan güzellik=zayıflık kurallına ne kadar uyuyor? Siz bunu düşünürken, belki başka bir kadın oyuncumuz daha mesleğini istediği gibi yapabilmek uğruna zayıflama operasyonu geçirecek...
ONA GÜVENİP OY VEREN SEÇMENE YAZIK!
Videoyu izlediğimde gözlerime inanamadım. Siyasetin tartışıldığı TV programı adeta boks ringine dönmüş. Cemal Enginyurt'un kendisi yetmezmiş gibi bir de koruması saldırıyor gazeteci Latif Şimşek'e. Fikir tartışmasından anladığı bu mu Enginyurt'un? Aynı programı paylaştığın insanın fikirleriyle mücadele edemiyorsun diye, ona fiziksel saldırıda bulunmak ne insanlığa ne de vicdana sığar. Siyaset programlarına şov yapmak için çıkınca iş buraya kadar geliyor demek ki... 'Fikriyle mücadele edemiyorum bari fiziksel saldırıda bulunayım yine gündem olurum' diye düşünmüş olacak ki böyle bir manzara ile karşı karşıya kaldık. Yazık, ama esas kime yazık biliyor musunuz? Bu adama güvenip oy veren seçmene. Düşünün muhalefetken bunu yapanlar, iktidar gücünü eline geçirirse kim bilir neler yapar? Hayal gücünüze bırakıyorum...
Yorum Yazın