Şebnem Bursalı

Şebnem Bursalı

Mail: hfhddj@hotmail.com

Sözde değil en özde cumhurbaşkanı

Aslında bir söze, bir de söyleyene bakarak yorum yapmak ve bu bağlamda çok da üzerinde durmamak daha doğru. Ama söz konusu, demokrasinin en net göstergesi sandığın yarısından çoğunun oyunu almış ve bu ülkeyi savaşa sokma yetkisine sahip başkomutan sıfatındaki kişi olunca; hem Cumhurbaşkanı'na hem onu seçen milyonlara hem de bütün milletin ve devletin çıkarlarına ihanet mahiyetindeki bu sözlere cevap vermemek olmaz!
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Başkan Erdoğan için sarf ettiği "sözde cumhurbaşkanı" sözünü rastgele söylemediği, bilerek-isteyerek, hatta hukuki terminolojiye uygun ifade etmek gerekirse "tasarlayarak" söylediği çok açık. Günlerdir tırmandırdığı tansiyon ve dün tekrar daha güçlü bir vurguyla yinelediği bu ifade, bize yakın geçmişten kapkara bir sayfayı hatırlattı...

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

2007 yılına gidelim... O günlerde gazeteci olarak sıcak gündemi yakından takip edenlerden biriydim; gerilim ve darbe söylentileri her dakikasında yaşanıyordu birbirini takip eden günlerde. AK Parti içinden birisinin cumhurbaşkanı olmaması ama her şeyden öte, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın seçilmemesi için belli mahfiller ayaktaydı. "Tehlikenin farkında mısınız?" diyerek il il dolaşan, ismine Cumhuriyet dedikleri mitingler yapan asker-sivil-CHP kalabalıkları! Vesayetin diğer ortağı yüksek yargının; 367 diye uydurduğu bir garabet ve siyasete de yansıyan gelişmeler! Bir taraftan da TSK adına dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın "sözde değil özde laik, cumhuriyete bağlı" cumhurbaşkanı profili dayatmasından sadece iki hafta sonra 27 Nisan gece yarısı e-muhtıra vererek; namlunun ucunu bir kez daha göstermeye kalkması! Neyse ki bütün bunlar birbiri ardına yaşanırken; eski Türkiye'nin eski liderlerine hiç benzemeyen, namlunun ucunu gördüğünde şapkasını alıp gitmek yerine milletiyle birlikte siperde duran bir Tayyip Erdoğan ve yeni siyaset biçimi, eski ezberleri bozdu ve bu dayatmaya en sivilinden ve en keskininden "dur" dedi!
Bu kısa hatırlatmanın hemen ardından gelelim bugünkü "sözde ve özde" tartışmasına. "Milletin iradesine her ortamda saygı duyduk, duyuyoruz" diyen bir parti genel başkanının; milletin yarısından fazlasının oylarıyla cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'a "sözde cumhurbaşkanı" demesi; 14 yıl önceki demokrasinin içinde barınmadığı, darbeci bakış açısı değil de nedir? Sormak lazım Kemal Kılıçdaroğlu'na:
Siz eğer demokrasiye inanıyor iseniz; bu ülkenin toplam seçmeninin yüzde 52.59'unun oy vererek cumhurbaşkanı seçtiği birisine nasıl "sözde cumhurbaşkanı" diyebilirsiniz?
Siz eğer demokrasiye inanıyor iseniz; 2018 seçimlerinde oy kullanan yüzde 86 seçmenin yani 51 milyon 188 bin seçmenin 26 milyon 329 bin 920'sinin oy vererek seçtiği birisine nasıl "sözde cumhurbaşkanı" diyebilirsiniz?
Siz eğer demokrasiye inanıyor iseniz; muhtırayla ya da bir kaset kumpasıyla değil, yüzde yüz milli irade yoluyla sözde değil özde seçilen birisine nasıl "sözde cumhurbaşkanı" diyebilirsiniz?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar