Sosyal medya sayesinde zaman ve mekan sınırlaması olmadan tanıdık- tanımadık insanlarla diyalog kuruyor, bilgilerimizi paylaşıyor, sorular soruyor ve cevaplar alıyoruz. Sosyal medyayı doğru kullanarak insani bir iletişim kurmak ve sanal alemi bir okul haline getirmek mümkündür.
Ben sosyal medya olarak facebook ve twitteri kulanıyorum. Bu sayede değerli insanlarla tanıştım. Paylaşımlarından istifade ettim. Yeni çıkan kitaplardan haberim oldu. Bu anlamda faydasını gördüğümü söyleyebilirim.
Sosyal medyanın bir de olumsuz tarafları var:
1-Bir başkasını ilgilendirmeyen aile fotoğrafları ile gezilen yerler ve yenilen içilen şeylerin fotoğrafları, bazı sitelerde üretilip internet ortamına sürülen siyasi içerikli paylaşımlar, algı yönetimi oluşturmak için hazırlanıp ortama verilen asparagas haberler, bir yandan bilgi kirliliğine yol açıyor diğer yandan bunları takip ederek büyük bir zaman kaybı yaşıyoruz.
2-Hayat öncelikleri sıraya koymayı ve onlara gerekli zaman ayırmayı gerektirir. Hayat bir denge meselesidir. Kişiler İşini, gücünü, ailesini ve hatta yeme içmesini bile ihmal ederek sosyal medya bağımlısı haline gelmektedir. Bir arkadaşım var konuşurken, araba kullanırken her an gözü telefonda ve whatsappta ne paylaşıldığı ile ilgileniyor. Sohbetinin muhabbetinin ana ekseni de whatsappta paylaştıklarını tekrar etmektir. İnsan zihnini istila eden sosyal medya bağımlılığı ciddi bir hastalıktır.
3-Sosyal medya bir yandan iletişimi kolaylaştırıyor gibi görünse de diğer yandan insanlar arası mesafeyi açıyor. İnsanların birbirini ziyaret etmesini, hemhal olmasını yüz yüze içten samimi paylaşımları kaldırıyor yerine gerçekliği olmayan sanal arkadaşlık oluşturuyor. Bir tuş darbesiyle arkadaş ekliyor, bir tuş darbesiyle arkadaşlıktan çıkarıyorsun. Bir tuş darbesiyle dürtüyor, bir tuş darbesiyle sırıtıyorsun. Her şey özden yoksun mizansen sembollerden ibaret kalıyor.
4-Son günlerde sosyal medyada paylaşımlara bakıyorum. Sıradanlaşan şehit haberleri, terörü lanetlemeler, terörle mücadeleyi kutsamalar, İş adamı olduğu söylenen Reza Zarrab’ın Amerika’da tutuklanmasıyla birlikte adalet timsali haline getirilen Amerikan savcısı ve Türkiye’de siyasal hesaplaşma beklentileri, Karaman’da dini bir vakıfta çocuklara yapılan cinsel istismar ile olayı lanetlemeler ve dindar geçinenlerin kendilerini savunma çabaları, Brüksel'de meydana gelen canlı bomba saldırısı üzerine batı dünyasına yönelik eleştiriler….
Dikkat edilirse gündem; siyasal kirli hesaplaşmalar, cinsel sapıklıklar, canlı bomba ile ölümler, katliamlar üzerine yoğunlaşıyor. Sürekli bu haberlerle meşgul olan, gözünü, zihnini bu haberlerden ayırmayan insan, ne derece sağlıklı olabilir? İnsanlar bir sorunu ne kadar konuşuyorsa o kadar onun yörüngesine girerler. Medya kötü haberi sever. Sosyal medya kötü haberi sürekli içimize boca ederek karamsarlığımıza, kötümserliğimize süreklilik kazandırmaktadır.
5-Ben her gün facebook veya twitterden güzel bir söz, fıkra, şiir veya bir düşünce paylaşarak genelde tepkisel değil etkisel bir tavır göstermek istiyorum. Çalıyı lanetlemek, gül yetiştirmek anlamına gelmez. Çalı da lanetlemekle ortadan kalkmaz. Hayatımızı olumsuz etkileyen terör, ahlaksızlıklar ve yolsuzlukların sadece öfkelenip beddua etmek ve lanetlemekle ortadan kalkması mümkün değildir. Herkes bu olumsuzluklar konusunda “benim ne kadar payım var, önce kendimden başlayarak bu durumu nasıl düzeltebilirim?” diye yaklaşım içinde olmalıdır. Sosyal medyada lanetlemeler, yuhalamalar, kötü ve argo sözler, koro haline gelmektedir. Sosyal medya etkisel değil tepkisel davranışları körüklemektedir.
6-Sosyal medya görselliği ön plana çıkarmakta okumayı ve zihinsel çabayı azaltmaktadır. Facebookta bir güzel söz paylaşıyorum. Beğeni sayısı 60-70 kadar çıkıyor, paylaşım sayısı da 4-5 civarında oluyor. Ancak düşünce ürünü düz bir yazı yazıyorum. Bir fikir, düşünce ortaya atıyorum. Beğeni sayısı 20 yi bulmuyor. Paylaşım sayısı da 2 yi geçmiyor. Bir çoğu cep telefonundan takip ediyor. Uzun yazıyı okumuyor. Bir iki cümlelik paylaşımları okumak rahat oluyor. Düşünme ortadan kalkıyor. Düşüncenin ölümü olan, sloganlaşma başlıyor. Sloganlaşma sağlıklı iletişimi ortadan kaldırıyor. Düşünce kısırlaşınca İnsanlar birbirini anlamak yerine ya alkışlıyor ya yuhalıyor. Kamplaşma, yabancılaşma ve anlaşmazlık ortaya çıkıyor.
“Hüzünlenmeyi Bilmiyoruz” başlıklı bir yazı kalem almıştım. Facebookta paylaştım. Çok sınırlı bir takip oldu. Aynı yazıyı bir arkadaşım benim bir vesikalık fotoğrafımı koyarak kendi blogunda paylaşmıştı. Beğeni sayısı çok arttı. Çünkü beğeniler yazıya değil, fotoğrafa yönelikti. Görsellik artıkça okuma ortadan kalkmaktadır. Sosyal medya okumayı değil, görselliği ön plana çıkarmaktadır.
7-Sosyal medya sosyalleşmeyi de ortadan kaldırıyor. İnsanlar yalnızlaşmaya başlıyor.Sosyal medyada geçen zaman günden güne artıyor. İnsanlar bazen takma isimler koyarak, takma meslekler oluşturarak ve o rolün taklidini yaparak bir kişilik aşınması da yaşayabiliyorlar.
Saydıklarım sosyal medyanın bazı olumsuz etkileridir. Bu konuda bir kitap yazılabilir. Sosyal medya beni de etkiliyor. Okunmaz kaygısıyla daha kısa yazıyorum. Biliyorum ki bu yazı da fazla okunmayacaktır. Ama olsun bir kişi dahi okusa ve bundan olumlu sonuçlar çıkarsa benim için yeterlidir. İnsanların teveccühünü esas alarak bir şey yapmaya çalışmıyorum. Doğru bir şeyler söylemeye çalışıyorum.
Yorum Yazın