Türkiye'nin en güvenilir ekran siması... Sherlock Holmes'ün pabucunu dama attıran bir hafiye... Üçüncü üniversitesini okumaya devam eden bir okuma tutkunu... Giriştiği sosyal sorumluluk projeleriyle ülkenin en etkin sivil toplum örgütünün lideri... Alçakgönüllülüğü ve samimiyetiyle herkesin sevgilisi... Gündüz kuşağının reyting kraliçesi...
Her şeyin günübirlik yaşandığı televizyon dünyasında bu başarıyı 14 yıldır aralıksız sürdüren Müge Anlı'nın başarısının ardındaki sırra sonunda ulaştım: Lego yapmak...
Evet, lego çocuksu bir uğraş olarak görülebilir. Ama düşünme ve planlama yeteneği ile olaylar arasında bağlantı kurma kabiliyetini artırdığı uzmanlar tarafından kanıtlanmış bir hobi. İşte bizim Müge de meğer bir lego tutkunuymuş. Programında söyledi, tam 17 bin parçalık bir legoyu bitirmek üzereymiş.
İşte Müge'nin başarısının sırrı: Olayların parçalarını en doğru yere koyup, sonunda büyük resme ulaşmak...
Bebeklere dizi eziyeti bitiyor mu?
Ben de herkes gibi Atv Haber muhabiri Işıl Açıkkel'in özel haberi sayesinde öğrendim. Meğer 'Reburn' denilen, gerçeğinden neredeyse ayırt edilemeyecek bebek oyuncaklar Türkiye'de üretilmeye başlanmış. Sheyda Mohammed adlı bir sanatçı, İstanbul'da kurduğu atölyede hem bu bebekleri üretiyor hem de dileyen girişimcilere yapım tekniklerini öğretiyormuş.
Reburn bebek, insanda dehşet uyandıracak kadar gerçekçi. Özel bir vinil maddeden üretildiği için kendi ısısını onu kucağına alan kişiye, o kişinin ısısını da kendi üzerine geçirebiliyormuş. Böylece gerçekten de bir 'yeni doğan' hissi yaratıyormuş. Tanesi 4 bin ile 10 bin lira arasında satılan bebeklerle ilgili beni en fazla ilgilendiren haber ise bu oyuncakların dizi çekimlerinde kullanılmak üzere prodüksiyonlar tarafından günlüğü bin 500- 2 bin liraya kiralanmasıydı. İşte bu haber beni çok sevindirdi. Çünkü böylelikle dizi çekimlerinde çimdiklenerek ağlatılan, gece yarısı uykusundan uyandırılıp kamera önüne getirilen el kadar bebeklere yapılan eziyet bitecekti...
Film yapımcılarına tüyo
Atv'nin sevilen yarışması Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasındaki soru harikaydı: "Osmanlı padişahı Sultan Abdülmecit'in torununun oğlu ve 1920'de doğup, 2008'de vefat eden Burhaneddin Cem Osmanoğlu hangisine katılmıştır? a) Asker olarak Normandiya Çıkarması'na b) Atlet olarak Berlin Olimpiyatları'na c) Müzisyen olarak ilk Woodstock Festivali'ne d) Arkeolog olarak Bergama Kazıları'na."
Kadın yarışmacı bu soru karşısında 50 bin liralık ödülü gözden çıkartmayıp, yarışmadan çekildi. Doğru cevap ise "Normandiya Çıkarması'na" olacaktı.
Çoğunluk gibi ben de bunu ilk kez Milyoner yarışmasında öğrendim ve çok şaşırdım. Bir Osmanlı şehzadesi, Amerikan ordu üniformasıyla tarihin akışını değiştiren Normandiya Çıkarması'na katılacak ha? Buradan dönem filmlerinin başarılı yapımcısı Mustafa Uslu'ya tüyo vermek istiyorum: Bu hikayeden harika bir film çıkmaz mı?
Altan ağabeyim...
Bir dönem birlikte çalıştığım, bana mesleği öğreten, üzerimde hakkı olan ustalarım birer birer aramızdan ayrılıyor. Altan Demirkol ağabeyim de Hakk'ın rahmetine kavuştu.
Güneş Gazetesi, Ses Dergisi ve İntermedya Grubu'nda müdürlüğümü yapan, magazin gazeteciliğinin duayen isimlerinden Altan Demirkol, magazin medyasında 'asaletini' koruyarak, kişiliğinden ödün vermeden, aşınmadan, aşındırmadan erken yaşta kendini emekli eden gerçek bir Babıali emekçisiydi. Yoluna ışıklar, toprağına rahmetler düşsün...
Gaf kürsüsü
Neler Oluyor Hayatta? programında seslendirmesi yapılan bir haberde "Çilingirciler uyarıyor" ifadesi yer aldı. (O mesleğin doğrusu 'Çilingir'dir. 'Çilingirci' ise 'Bakkalcı' ya da 'Terzici' gibi yanlış ve saçma bir ifadedir)
Zap'tiye
Millet artık birbirine "Ben ekim ayında kombi yakıyorum" diye hava atıyor. Mahallelerdeki yeni zenginlik göstergesi, duman tüten bacalar...
Ne demiş?
"Şimdi sizin önünüzde ağlamak istemiyorum. Çünkü makyaj artistim çok pahalı. Ona bir kaşe daha ödemek istemiyorum." (İrem Derici'nin konseri öncesinde basın mensuplarına verdiği röportajdan)
Yorum Yazın