Siyasi cinayet kavramı maalesef Türkiye'nin bilmediği bir kavram değil. Aslında siyasi cinayet, tarih kadar eskidir ve sadece Türkiye değil tüm modern devletlerin de başlıca olmasa bile sorunlarından biridir. Özellikle zayıf hükümetler döneminde derin eller tarafından tezgâhlanmış tonlarca örneğine rastladık.
Altmışlı ve yetmişli yıllarda ülke siyasi cinayetler üzerinden defalarca anarşiye sürüklendi. Seksenli ve doksanlı yıllarda da çok sayıda faili meçhul gördük. 2016'ya kadar yoğun bir biçimde bazı odaklarca kullanıldığını da biliyoruz. Ancak son beş yıl içerisinde özellikle FETÖ temizliğinin ardından siyasi cinayet meselesi Türkiye'nin öncelikli bir sorunu olmaktan çıktı. Hukuk dışı ve antidemokratik vesayet odaklarının etkisi kırıldıkça siyasi cinayetler sorunu da ortadan kalktı. Bu da tabii ki güçlü AK Parti iktidarları sayesinde oldu.
Buna rağmen Kılıçdaroğlu ısrarla bu iddiayı hem de 2016 yılından bu yana ortaya bir kanıt koymadan dile getiriyor. Konuşan muhalefet partisi lideri olunca kişiliğine olmasa da en azından kurumsal kimliğine bakarak ciddiye almak zorunda kalıyorsunuz. Halbuki sorumlu bir siyasi aktörün böylesi bir kuşkusu varsa yapması gerekenler bellidir. Hukuk yoluna başvurmakla başlanır, oradan bir çözüm bulunamıyorsa o zaman daha kötü sonuçlar doğmasın diye belki toplumla da paylaşılır.
Ben şahsen Kılıçdaroğlu'nun elinde herhangi bir kanıt, hatta duyum bile olduğunu düşünmüyorum. Ama siyaseti germek ve AK Parti iktidarına bel altından vurmak için bu konuyu zaman zaman gündeme getirdiğini sanıyorum. Eğer varsa bir bildiği, çıksın onu da açıklasın. Ama üstü kapalı imalarla hükümeti itham eder nitelikte açıklamalar yapmak bu ülkeye fayda getirmiyor. Aksine hem güvensizlik hissini hem de toplumsal kutuplaşmayı tetikliyor.
Aklıma daha korkunç senaryolar da geliyor. Ortada ciddi bir bulgu olmadan bir siyasetçi böylesine bir açıklamayı ısrarla yapıyorsa belki de boş atıp dolu tutturma hevesine girmiştir. Son derece utanç verici siyasi bir taktik. Ne kadar asayiş tedbiri alırsanız alın, bu tür yapıları ne kadar dağıtırsanız dağıtın bir yerlerde uyuyan hücreler bir gün bir kamikaze saldırısı deneyebilir.
Anlaşılan o ki, böyle bir olay olursa Kılıçdaroğlu şimdiden iktidarı sorumlu tutmak için zemin hazırlıyor. "Bakın ben demiştim" diyecek. Ve görünen o ki, iktidarı fail konumuna bile yerleştirecek. Son derece çirkin bir düşünce ve ahmakça bir itham. Sorarlar adama, bu zamana kadar Erdoğan kaç siyasi cinayet emri vermiş de şimdi vereceğini iddia edebiliyorsun? Yazık! Ülkede siyasi söylemin geldiği düzeye bakın. Kılıçdaroğlu ülke gündemini her gün bu iğrenç seviyelere kadar çekiyor.
Daha korkunç bir ihtimal daha var. Belki de Kılıçdaroğlu burada bilinçli olarak birilerinin kaos planına sözcülük ediyor olabilir. Bunu çok sert mi buldunuz? Neden? Kendisi ülkenin Cumhurbaşkanı'nı siyasi cinayetle itham edecek noktaya geldiyse birileri de bu soruyu neden sormasın.
Hakikaten kabak tadı verdi. Bunun adı siyaset değil. Bu siyasi söylem değil, çirkeflik. Kaygı falan hiç değil, açık bir iftira.
Yorum Yazın