Yüzyıllardır, insanların birbirini kırarken kullandığı teknikler değişim ve gelişme göstermiştir. Tarihe baktığımızda görürüz ki, teknoloji insanı yaşatmaktan ziyade öldürmeye daha çok yaramış. Ok ve kılıçtan savaş uçaklarına ulaşan silah sanayi, biyolojiyi de yeri geldiğinde iyi kullanmış.
Biyolojik silahların tarihi epey eskiye dayanıyor. Mesela hatırladıklarımdan bir tanesi, oldukça yaygın bir yöntem olan, vebalı cesetlerin şehir surlarının içine mancınıkla fırlatarak şehirde hastalık yayılmasını sağlamakmış! Zamanla bu alandaki teknoloji de gelişmiş! Birbirinin kuyusunu kazmak için adeta yarışan insanoğlu, çiçek virüsü taşıyan battaniyelerle yardım adı altında bir kıtanın tüm popülasyonunu temizlemekte bir beis görmemiş. Kızılderililere karşı dostluk ve barış içinde iken verilen destek paketlerindeki virüslü battaniyeleri kullanmışlar. İnsan aynı insan, dünyaya teknolojisi ile destek olduğunu iddia eden ülkeler de aynı. Hatta, o Kızılderilileri katledip topraklarına çökerek kurdukları devletle, şimdi dünyaya nizam, refah ve sağlık verdiklerini iddia ediyorlar. Bu ülkeler, yıllardır ihtiyaç sahibi ülkelere süt tozu gibi yardımları yapıyorlar.
Şu aralar en önemlisi de teknoloji ihraç ediyorlar, hem de sağlık alanında. Farkındaysanız, yukarıdaki iki tarihi örnek de kendi döneminin bilgi birikimini teknolojisini kullanarak yapmış saldırılarını. Peki, bugünün teknolojileri ne alemde?
Tarımda insan sağlığı ve gıda verimliliği için genetiğiyle oynanmış tohum teknolojisi kullanılıyor. Hem de dünyanın süper gücünün tavsiyeleriyle. Hayvan genetiği ile de oynandığı haberleri yıllardır gözümüze sokuluyor.
Malum ülkenin ihraç ettiği zenginlerden biri çıkıp genetiği değiştirilmiş sivrisinekleri doğaya salarak, sivrisinek popülasyonunu azaltacağım, diyor. Bekliyor hiçbir devletten itiraz yok, uygulamaya koyuyor. Dünyanın farklı bölgelerinde, salıyor genetiği değiştirilmiş sinekleri. Neyse ki, günümüzde biyoloji ve tıp bilimi yalnızca insan sağlığı için kullanılıyor.
Yorum Yazın