Sıra dışı düşünme deyince akla bir yanda uçuk kaçık düşünmek bir yandan ise keşifler, icatlar ve inovatif ürünler akla gelebilir. Evet her ikisi de sıra dışı düşünmeye dahildir. Ancak ben üçüncü yol olarak bunların dışında hayatı yaşanır hale getirmek için yeni ve farklı şeyler düşünmeyi ekliyorum.
Bakanlığımız hukukçularıyla bir araya gelmem ve bir sunum yapmam istendiğinde sıra dışı düşünme tekniklerini anlatmak istediğimi söyledim.
Birçok kişi hukukçuluk mesleğini bir manifaturacının elindeki metre ile kumaş ölçmesi gibi hukukçunun görevini sadece kanunlarla olayları değerlendirmesi olarak görür. Oysa hukukçuluk hiç de öyle göründüğü gibi basit ve sıradan değildir. Kanunları bilmeniz olayları kanunlar doğrultusunda tam değerlendirebileceğiniz anlamına gelmez. Kanunlar dar ve sınırlıdır. Olaylar, durumlar geniş ve değişkendir. Kanunları uygularken bilginin yanında muhakeme yeteneğimiz ve insan olmamız sıfatıyla vicdanımız devreye girmektedir. Bu nedenle her hukukçunun muhakemesi, akıl çapı ve vicdani derinliği farklı olduğundan kanunlar aynı olmasına rağmen uygulama farklı olmaktadır.
Bir hukukçu için sıra dışı düşünme neden önemlidir? Çünkü sıra dışı düşünme ile önceden cevabı belli olmayan sorunlara çözüm bulmak kolaylaşır. Her olayın kendine mahsus nitelikleri vardır. Bu niteliklere kuralları uygulamak özgün bir bakış açısını gerektirmektedir. Eğer kurallar durumun niteliğine uygun şekilde uygulanmazsa belki şekli adalet olur ama gerçek adalet olmaz. Gerçek adalet, kuralın (kuralın adaletli olması kaydıyla) gereken duruma uygun şekilde uygulanmasıyla mümkün olacaktır.
Sıra dışı düşünme, aynı tarzda oluşan işlerin getirdiği rutinlik, monotonluk ve bunun sonucunda oluşan bıkkınlık ve tükenmişliği ortadan kaldırmasına yardım eder. İnsan hep aynı işleri yapıyorsa, aile ve sosyal yaşamında ise bir değişiklik yoksa kişi yaşamıyor demektir. Şöyle örneklendirebiliriz.
Kırkbeş yaşında iki avukat düşünelim. İkisi de kamu avukatı olsun. Bunlardan biri işini yaparken birbirine benzeyen dosyalara aynı klişe cevapları veriyor, duruşmada sadece “dava veya cevap dilekçemi tekrar ederim” diyor. Diğer bir avukat ise gelen davaları inceliyor, sorunun kaynağını belirliyor. Eğer sorun mevzuattan ya da uygulamadan kaynaklanıyorsa bunların çözümü için raporlar hazırlayıp üst yönetime sunuyor. Diğer yandan davanın kurum lehine sonuçlanması için doktrinden ve içtihatlardan yararlanarak her davada farklı yenilikçi bakış açılarıyla savunma yapıyor. Biraz daha basitleştirerek anlatırsak, diyelim ki 20 yıllık avukatlıkları var. Biri klişe haline gelen bir günlük avukatlığını 20 yıl yaşamış, diğeri 20 yıllık avukatlığını her günü ve davayı sıra dışı düşünme teknikleriyle farklılaştırarak yaşamışsa bunları aynı sayabilir miyiz? Biri her gününü tekrar etmiş diğer her gün yeni bir gün yaşamış. Bunların yaşları ve meslekte geçen yılları aynı olsa bile sıra dışı düşünen, hayatı farklı yaşayan daha çok yaşamış olmaz mı? Kaynağını bulamadığım laedri bir söz bunu güzel ifade eder. “Hayatınıza fazla gün katmak sizin elinizde olmayabilir; ama gününüze fazla hayat katmak sizin elinizdedir.” Her günü yeni bir keşif yeni bir düşünce ve yeni bir fırsat olarak yaşayan kişi bir güne daha fazla hayat katmış olur.
Sıra dışı düşünmek her gün farklı bir şeyler öğrenmek demektir. Yeni bir düşünce üretmek demektir. Yabancıların “self didakt” dedikleri insanın kendi kendine öğrenerek sürekli değişim ve gelişimle hayatı zenginleştirmesi ne güzel bir durumdur. Böylelikle hayatımızda akıcılık, renk ve coşkunluk olacaktır.
Henry Ford,” Öğrenmeyi bırakan insan ister yirmisinde olsun, ister sekseninde, yaşlanmış demektir. Öğrenmeye devam eden genç kalır. Hayatta en önemli şey insanın aklını genç tutmasıdır.” Der. Öğrenmek hayata her gün yeni bir şey katmak demektir. Mevlana’nın “Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yen şeyler söylemek lazım” sözü de aynı duruma işaret eder. Bunun gerçekleştirmenin yolu ise ezberleri bırakıp yeni ve sıra dışı düşünmekten geçer.
Konuyu bir fıkra ile bitirmek istiyorum.
Eskiden postanede mektuba pul yapıştırıldı. Görevli memur pulun üzerine o günkü tarihi vuran bir mühür basardı. Yıllardır pul üzerine o günkü tarihi vuran memura biri merak edip sormuş:
-Yıllardır aynı işi yapıyorsun. İşinde hiçbir değişiklik yok. Peki bunu yapmaktan bıkmıyor musun?
Memur itiraz etmiş:
-Hayır işimde değişiklik oluyor. Her gün vurduğum mühürdeki tarihler değişiyor.
Peki kendi kendimize soralım. Hayatımızda sadece tarihler mi değişiyor yoksa hem tarih hem de içerik mi değişiyor? Sadece tarih değişiyorsa gelişmemiz durmuş demektir.
Yorum Yazın