Geçen hafta Sertab Erener'i bir kalem darbesiyle gömenleri hayret ve ibretle izledim. Neymiş? Reklam lansmanında yanında bulunan Can Bonomo ve eşi Öykü Karayel'e sürekli soru sorulmuş, kendisine sorulmamış, o da sinirlenmiş. Bu ne gerginlikmiş, bu ne kıskançlık ve kibirmiş...
Basın toplantısını izledim. Muhabir arkadaşlar gerçekten de Can Bonomo ve Öykü Karayel'e özel hayatlarıyla ilgili üst üste 5-6 soru soruyorlar. Sertab Erener dakikalarca yanlarında dikiliyor, ona tek bir soru bile sorulmuyor. O da, "Lütfen bu toplantının konusuyla ilgili sorular soralım arkadaşlar" diyor haklı olarak. Reklamın müziğini yapmış, sesini vermiş, oralı olan yok. Sertab sonra da adeta bir ders veriyor. Diyor ki, "Beni bir daha nerede göreceksiniz, sokakta mı?" Ama bu eleştirinin alt metnini okuyabilen muhabir de yok. Sertab demek istiyor ki, "Beni alışveriş merkezinde sıkıştırıp soru soracağınıza alın işte burada karşınızda, basın toplantısındayım..." Yine aldıran yok tabii...
O iki damla mürekkeple boğmaya kalktığınız kadın, Türkiye'nin en önemli ses sanatçılarından biridir. Bakın, 'şarkıcı' değil, 'ses sanatçısı' diyorum. Farkını biliyorsanız tabii... Türk insanının hayallerini süsleyen Eurovision yarışmasında birinciliği ülkemize getirendir. Hemen her şarkısı 'klasik' haline gelir. Sevgilisinden ayrılır, ağzından magazine malzeme olacak tek kem söz çıkmaz. Acısını içinde yaşar, notalara döker. Dünyanın en illet hastalıklarından koliti bile sessiz sedasız yaşar. (Rahmetli annemden bilirim) Başkaları gibi her hastaneye gidişinde medyayı haberdar etmez. Gömlek değiştirir gibi sevgili değiştirmez. Meslektaşlarına sallayıp, manşet aramaz.
Sertab Erener gibiler kolay gelmiyor dostlar. Azıcık da olsa kıymetini bilin...
Bu neyin kafası?
"Olacak şey mi?" lafını lügatımızdan çıkarıp tarihe gömmek için milletçe yarışa tutuştuk sanki. Neredeyse her gün, şapka uçuracak bir olayın şahidi oluyoruz. Korkum, şaşırma duygumu hepten kaybetmek...
Adam düşünmüş taşınmış, "Ne yapsam da şu toplu ulaşım kullanan Boji adlı köpeğe itibar suikastı (!) düzenlesem?" deyip plan yapmış. Sonra da içinde köpek kakası olan torbayla tramvaya binip, bir köşeye "itibar bombasını" bırakmış. Aklı o kadarına yetmiş olacak ki, güvenlik kameralarını hesaba katmamış. Böylece yediği b.k ortaya çıkmış...
Diyelim ki köpeklerden iğreniyorsun ya da itikadın gereği bu hayvanlarla bir arada olmak istemiyorsun. Peki ya cepte köpek kakası taşımak hangi inancın temizlik kuralıyla açıklanabilir? Ya nihayetinde Allah'ın verdiği bir cana iftira atmanın meşruluğu hangi kitabın hangi sayfasında yazar?..
Azgın köpekten korunmak için bir değnek yeter. Ama azmış şeytandan sadece Allah'a sığınırım.
Avatar Aleyna
Aleyna Tilki... Her sözü, her pozu olay... Hatta artık sevgili annesi bile bir başka olay... Bu haftayı da olay yaratmadan geçmedi kızımız. Şortlu fotoğrafında öyle bir bacak uzatma efekti kullandı ki, anında sosyal medyanın diline düştü. Bu haliyle al Aleyna'yı, Avatar filminde animasyonsuz oynat, o kadar yani...
Yahu zaten boylu poslu, eli yüzü düzgün bir genç kızsın. Photoshop'la oranı buranı çekiştirmeyi bırak artık. İlk günlerde hepimizin diline dolanan o eski şarkılarından yap. Senin de itiraf ettiğin gibi son şarkıların pek bir baştan savma duruyor. Yok eğer bu yolda devam edersen, çok genç yaşta kucağına düşen şöhret, ellerinin arasından kayıp gidecek. Benden sana bir baba tavsiyesi...
Gaf'let kürsüsü
Toplu ulaşımla İstanbul'u turlayan sembol köpek Boji'ye kumpas kurmak için tramvaya köpek pisliği bırakan trol, güvenlik kameralarına yakalandı. (Memlekette kumpas kurulmadık bir tek sokak köpekleri kalmıştı)
Zap'tiye
Kedilerin sularına çamaşır suyu dökenler... Köpeklere iftira atmak için cebinde kaka taşıyanlar... Tüm hayvanat bahçeleri boşaltılsın, hayvanların yerine bunlar konulsun.
Ne demiş?
"Evde iki köpeğim var. Başka seçenekleri yokmuş gibi bütün günlerini yemek yiyerek ve birbirleriyle oynayarak geçiriyorlar. Biz insanların üzerinde büyük bir lanet var." (Explorer belgeselinin sunucusu Peter Sagal'ın sözü)
Yorum Yazın