Yıldıray Çiçek

Yıldıray Çiçek

Mail: yildiraycicek@turkgun.com

Serok Ahmet, terör örgütlerine yakın olan sensin!

          Türk siyasetinin fıkrası olan “Serok Ahmet” için Selçuk Özdağ’a yapılan saldırı bulunmaz bir nimet olmuştur. Aşırı ve zorlama bir yorum olarak mı gördünüz bunu? Asla değil…

          Terör örgütü PYD için “meşru görüyorum” diyen, PKK’lı teröristleri bizzat azmettirerek 846 kişiyi öldürten terörist Demirtaş’ın serbest bırakılmasını isteyen, teröre yardım ve yataklık eden HDP’li belediyelere sahip çıkan, Kobani olaylarında 53 kişinin ölümüne sebebiyet veren HDP’li yöneticilere yapılan operasyonlara karşı çıkan birinin, Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıda üzüntüye dayalı bir his duyması mümkün değildir.

          Selçuk Özdağ’ın geçmişteki dönekliklerinden, FETÖ’yü savunmak için MHP’ye yaptığı saldırılardan, Türk polisine karşı aşağılık muamelesinden nefret eden biriyim. Ama inanın Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ’ın yediği dayak sonrası manzarasına benim kadar üzülmemiştir! Çünkü Serok Ahmet ihanet projelerinde bir robottur. Onun beyin kartına ne yükledilerse yıllardır onu uyguluyor. On binlerce kişiyi öldüren terör örgütlerine, elinden kan akan Selahattin Demirtaş ve Salih Müslim gibi teröristlere sahip çıkmış bir Serok Ahmet, Selçuk Özdağ kafasına beş sopa, yüzüne dört yumruk yedi diye (Bazı embesiller anlamasa da tasvip etmek için değil kıyas için söylüyorum) Ahmet Davutoğlu gibi birinde üzüntü oluşur mu? Mümkün değil…

          Yaşanan saldırıyı Ahmet Davutoğlu daha yola çıkarken tükenen partisine reklam aracı, Selçuk Özdağ ise kirli geçmişini silme aracı olarak kullanmaya çalışmaktadır.

          Ahmet Davutoğlu saldırı sonrası bol bol nutuk atma, ahkâm kesme fırsatını bulmuştur. Nedense Ahmet Davutoğlu’nu en sinirli hâlinde konuşurken görünce bile bende bir gülme hissi oluşuyor. Belki de onu siyasetin fıkrası olarak gördüğümüzden kaynaklanıyor.

          Serok Ahmet, Selçuk Özdağ’a yapılan saldırı sonrası kendine uzatılan her mikrofon aracılığıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya eleştiriler getiriyor. Açıkça, saçmaladıkça saçmalıyor. Saldırıya uğrayanların geçmişine, yaşantılarına, karakterlerine bakın dayak atmayı bırak, inanın dudağını hareket ettirip yüzüne tükürülecek insanlar bile değillerdir… Bunlara saldıranlar ne adına yaptılar gerçekten bu durum bir muammadır.

          Bu muamma saldırı bize her gün çenesi düşen Ahmet Davutoğlu’nu dinleme zulmünü kazandırdı. Her gün, her saat Serok Ahmet’e gülecek hâlimiz yok değil mi? Onun zulmü de çok güldürmek oluyor.

          Cumhurbaşkanı Erdoğan saldırıya uğrayanları arayıp “geçmiş olsun” demiş… Adalet Bakanı bizzat aramış, olaylarla ilgilenmiş. Saldırganlar yakalanmış, bazıları tutuklanmış… Daha ne yapılacak? 846 kişinin azmettirici katili Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istediğiniz yerde, hükümet saldırganları Kızılay’ın ortasında kurşuna mı dizecek?

          Serok Ahmet, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye “Size tavsiyem önce kendi partinize bu konuda bir akort yapın” çağrısını yapıyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da “Sizin ortağınız olan Sayın Bahçeli tarafından 3 gazeteci açıkça tehdit edildi. Ankara ve İstanbul’daki siyasiler ve gazeteciler sizin aklınıza hiç gelmiyor mu?” sözleriyle şikâyette bulunuyor.

          Şimdi MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli isim vererek gazetecileri eleştirdi diye hedef mi göstermiş oluyor? O hâlde kaç gündür Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun adını vererek sürekli eleştiride bulunan senin YPG’ye, PYD’ye, HD(P)KK’ya, FETÖ’ye yakınlığın ortada iken, bu terör örgütlerine bu isimleri hedef gösterdiğin şüphesini mi duyalım?

          Serok Ahmet sürekli “Selahattin Demirtaş serbest bırakılsın” diyorsun, ne olacak cezaevinden çıkınca, o 846 kişinin azmettirici katiline bizi de mi öldürteceksin?

          MHP Lideri Devlet Bahçeli “Karar gazetesinin kiralık köşe yazarları, mesela Elif Çakır, mesela Yıldıray Oğur, mesela Taha Akyol ve diğer köşesiz sözde yazarlar MHP’yi hafife almasınlar, MHP’ye kara çalmasınlar. Çünkü kazdıkları kuyuya çoktan düşmüşler, kızarmayan yüzleriyle yakayı ele vermişlerdir” sözleriyle nasıl tehdit etmiş oluyor? “Asın, vurun, kesin” ifadeleri nerede?

          MHP Lideri Devlet Bahçeli o cümlelerinin devamında da “Milliyetçi Hareket Partisi’nin sokakta işi yoktur. Kavga ve karışıklıkta hayır görmesi imkânsızdır. İnsan onuruna ve demokratik adaba uygun olarak yapılan makul eleştirilere tahammülsüzlüğü asla düşünülemeyecektir. Bizim sevdamız şiddet değil Türk milletidir, Türkiye’dir. MHP; sokağı bilir, hasmı bilir, haini bilir, tuzak ve tertipleri bilir ve tanır. Ancak Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i tarafı olmadığı saldırılarla ilişkilendirmeye ve yargılamaya cüret etmek terörizmin lügatinden beslenenlerin harcıdır. Aynı zamanda bühtandır, komplodur” demişken “tehdit ediyor” diyerek nasıl MHP’yi zan altında bırakabiliyorsun?

Silahlı terör örgütlerine yakın olan sensin Serok Ahmet, MHP değil!

          Serok Ahmet’in bir de Uygur Türklerine olan ilgisinin son zamanlarda arttığını görüyoruz. Bunu yaparken de nasıl istismar peşinde olduğunu Cumhur İttifakı’nı eleştirirken, içine fitne salmaya çalışırken görüyoruz?

          Doğu Perinçek, Cumhur İttifakı’nın neresinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Uygur Türklerine sahip çıkamazsınız çünkü üzerinizde Perinçek vesayeti var” gibi akıl sağlığının tartışılacağı cümleler kuruyorsun?

          Sadece bu değil. Meral Akşener “Radyo, AK Parti. Bir düğmesini Bahçeli çeviriyor, diğerini Perinçek” diyor. Ali Babacan “Küçüğün küçüğü ortağın rotasını çizdiği gemiye biz zaten hiç binmedik” diyor. Ve ilginçtir, FETÖ’nün tüm firari yazarları da aynı bu cümleleri kuruyor.

          Oysa Doğu Perinçek “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne” aynı bunlar gibi, hatta daha sert söylemlerle karşı çıkan biriydi. O hâlde karşı çıktığı sistemi 100 bin oyu olan Doğu Perinçek nasıl vesayet altına almış oluyor?

          Doğu Perinçek 16 Nisan 2017 referandumunda Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu, Temel Karamollaoğlu, FETÖ, HDP ve sizin gibilerin yanında AKP ve MHP’ye karşı “Şer cephesine ‘Evet’ diyorsanız, cehennemdeki yerinizi ayırtın! Siz vatandaşlarımıza Şer cephesine ‘Hayır’ demek yakışır. Vurun mührü ‘Hayır’a! Vicdanınızdaki cennette yaşamak için bir ‘Hayır’ mührü de siz vurun şer cephesine!” açıklamalarını yapmıyor muydu?

          Sen, Türkiye’de “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözüne alerji duyan adamsın, Uygur Türkleriyle ne işin olur?

          Sen, Irak ve Suriye’de Türkmenleri Barzani ve terör örgütü YPG-PYD’ye satmış adamsın, Uygur Türkleriyle ne işin olur?

Sen milliyetçilikle hesaplaşma vakti geldi” diyen adamsın, Uygur Türkleriyle ne işin olur?

          Cumhur İttifakı Irak’taki, Suriye’deki Türkmenlere, Kıbrıs Türklüğüne, Azerbaycan’daki Türklere bedel ödeyerek somut bir şekilde sahip çıktı. Elbette Doğu Türkistan konusunda da makul bir adım atacaktır. Ama emin ol, sen o gün Doğu Perinçek’ten daha çok Çinli olursun… Şimdi aklınca Doğu Türkistan meselesini istismar malzemesi yaparak ve onu maske hâline getirerek Türkiye’de yaptığın Türklük düşmanlığını örtmek istiyorsun. Ama biz inan bu rollerini yemiyoruz. Senin geçmişin ve şimdi Türkiye’de hangi ihanet politikalarını desteklediğin ortadadır. Doğu Perinçek üzerinden vesayet tiyatroları oynaman da senin zekâ seviyeni göstermektedir.

          Serok Ahmet ne yandan bakarsak bakalım inan çok komik bir adamsın… CHP projelerinin başarısı için sana kurdurulan yancı partin son günlerdeki konuşmanla tam çadır tiyatrosuna dönüştü.

          Serok Ahmet, Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıyı aşırı bir şekilde parti reklamına ve hükümeti eleştirme aracına dönüştürünce merhum Abdürrahim Karakoç’un şu şiiri aklıma geldi:

“Yüz yaşında bir ümmi kadının cesedini

Bulsa bizim solcular, seyredin manzarayı

‘Devrimci şehidimiz, katil iktidar’ diye.

Tabut omuzda semt-semt gezerler Ankara’yı.”

Solcu CHP’nin yamağı Serok Ahmet’in ve benzerlerinin hâli de şimdi aynı böyledir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar