Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Senin amacın ne Gülşen?

Olaya ne kadar çağdaş, demokrat bir gözlükle baksam da Gülşen'in giderek toplumun yerleşik normlarını ve ahlaki değerlerini alaşağı eden tavırlarını anlamakta güçlük çekiyorum. Sahne şovları için tercih ettiği kıyafetler zaten uzun süredir tartışma konusuydu. Son olarak İstanbul'daki konserinde bir erkek izleyiciye kucak dansı yapınca işin çivisinin iyice çıktığına hükmettim.
Amerikan filmlerinde izlediğim kadarıyla bu kucak dansı denilen şey, striptiz kulüplerindeki dansçıların oraya gelen erkeklere para karşılığında verdikleri bir hizmet. (!) Yani neresinden bakarsanız bakın, +18'lik bir durum söz konusu... Peki ya sevgili Gülşen, o konsere senin şarkılarını dinlemeye gelen bir çocuk, yanındaki babasına "Babacığım, Gülşen abla o adama ne yapıyor?" diye sorsa, adam ne cevap verecek?
Bu arada Gülşen'in son şarkısı Lolipop'a çekilen klibin görüntüleri de ortaya çıktı. Gülşen üzerinde neredeyse hiçbir şey yokken, şehvetle bir şekilde lolipop yalıyor...
Ne yapmak istiyorsun Gülşen? Amacın ne? Ben bu mahallenin namus bekçisi değilim tabii ki. Ama merak ediyorum doğrusu...
Eğer sanatın (!) adına çıplaklığının dışında sunacak bir şeyin kalmadıysa, toplumun ahlaki değerleriyle oynamak yerine evinde otur, bilgisayar oyunu oyna!..

Mahsun-Özcan polemiğine bakış
Bir zamanların yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki kadim dostu Mahsun Kırmızıgül ile Özcan Deniz arasında şimdilerde sert bir polemik yaşanıyor. Mahsun, "Biyografi filmlerinde oyuncu kendi sesiyle şarkı söyleyince salondan çıkıyorum" deyince, Özcan bunun oyuncu performanslarına büyük haksızlık olduğunu, karakteri canlandıran kişinin kendi sesiyle şarkı söyleme hakkı bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine Mahsun da biyografi filmlerinde playback yaparak Oscar kazanan oyunculardan örnekler verdi.
İkisinin de haklı olduğu yerler var. Ama benim fikrim de Mahsun'un görüşüyle paralel. Eğer bir sanatçıyı filmini yapacak kadar değerli buluyorsanız, onun müzikal performansına da sonuna kadar saygı duymak, eğip bükmemek zorundasınız.

İnadına mı yapıyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra kadın katillerine iyi hal indirimi uygulanmayacağını, suçluların takım elbise giyip, kravat takıp, boyunlarını eğerek cezadan kurtulamayacaklarını söyleyince adaletin gücüne inanan herkes sevinmişti. Gelin görün ki, 17 yaşında öldürülen Gizem Canbulat'ın katiline, bu konuşmadan sadece iki gün sonra "haksız tahrik ve iyi hal" nedeniyle ceza indirimi uygulandı. Müebbetle yargılanan katilin cezası 20 yıl olarak belirlendi. Cezaevinde bulunduğu süre de göz önüne alınınca bu cezanın daha da düşeceği kesin. Haberlerde acılı babanın sözleri mıh gibi ciğerime çakıldı: "Ben onun karnını doyurmak için nelere katlandım kimse bilmiyor. Benim kızımı bugün ikinci defa öldürdüler..."
Sanki birileri, Cumhurbaşkanı ile inatlaşıyor gibi...



Her öğretmen iki kere annedir
Sosyal medyada tesadüfen rastladım. Sümeyye Güler adlı bir öğretmen yazmış:
"Annesi olmadığı için 6 yaşında kendi saçını tarayıp toplamak zorunda kalan, diğer kızların saçlarına imrenerek bakan bir öğrencim var... Sınıftaki en güzel saçlar senin olmadan derse başlamayacağıma söz veriyorum. Benim artık 50 öğrencim, bir kızım var sınıfta..."
Biz bu öğretmenlerimizin hakkını nasıl ödeyeceğiz?..

Gaf'let kürsüsü
İstanbul Avcılar'da bir kadın, engelli çocuğuyla birlikte minibüse binecekti. Şoför, engelli arabasının çok yer tutacağını söyleyerek onları aşağı indirmek istedi. Kadın, arabanın da parasını ödemek isteyince şoför "O kadar paran varsa taksi tut" diyerek onları aşağı indirdi.

Zap'tiye
Bazı uyanıklar köprü geçiş parası ödememek için motosikletlerinin plakalarına ameliyat maskesi takıyorlarmış. Bu "by-pass ameliyatı" Nobel Tıp Ödülü alır mı acaba?

Ne demiş?
McDonald's'ın Rusya'daki şubelerini kapatması, yaptırım değil, uzun dönemde iyilik olmuş." (Gurme Vedat Milör'ün sosyal medya paylaşımı)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar