Durdu Güneş

Durdu Güneş

Mail: durdugunes@hotmail.com

SAFSATAYI SAF DIŞI EDİN-13

Gerek günlük hayatta gerekse siyasi arena da sorulara ilgisiz cevaplar vermek ya da soruları havada bırakacak şekilde gündem değiştirmek sık başvurulan bir safsata türüdür.
Gerek günlük hayatta gerekse siyasi hayatta soru ile cevap örtüşmeyince hem soru hem de cevap anlamsız hale geliyor. Tıpkı tek başına kilit veya tek başına anahtarın bir anlam ifade etmemesi gibi ya da bir işe yaramaması gibi. Bu durumda hem toplumsal olarak hem siyasal olarak bir sağırlar diyaloğu yaşıyoruz. Zaman ilerledikçe geride cevaplanmamış sorular ve işe yaramayan cevaplar çöplüğü kalıyor.
Süleyman Demirel sorulan sorulara cevap vermez ama kimsenin itiraz edemeyeceği soruya cevap olmayan bir doğruyu söylerdi. Örneğin somut bir terör olayı var. "Ne yapacaksınız?" sorusuna “Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.” “Sorunlar buna göre çözülecektir” der. Anayasa maddesini söyler ama sorunun cevabını söylemezdi. Kamudaki birçok hukuk müşavirinin soruya cevap vermek yerine kanun maddesini yazıp göndermesi gibi. Bu duruma bir başka deyimle  topu taca atmak da denebilir. Düşünün ki sürekli top taca atılıyor, Böyle bir oyun anlamlı olur mu?
Bazen bir soru veya sorun konuşulurken ve henüz bir çözüm üretilmemişken planlı bir şekilde suni gündemlerin oluşturulması  soru ve sorunların havada bırakılması aynı safsata türüne girer. Buna örtbas stratejisi de denebilir. Böylelikle soru veya sorun miadı geçmiş bir bilgi gibi anlamsız hale gelir. Yeni gündemin gürültüsünde eski soru ve sorunlar tabiri caizse davulcu osuruğu gibi duyulmaz hale gelir.
Günlük hayatın içinde de soru ve ilgisiz cevaplara sık rastlarız. Bu durum bana bir anımı hatırlattı.
Hukuk Fakültesinde öğrenci olduğum dönemde Cebeci’de ikamet ediyordum. Sık sık ders çalışmak için de Milli Kütüphaneye gidiyordum. Bir keresinde dolmuşla Milli Kütüphaneden Cebeci’ye geçerken yol çalışmaları nedeniyle dolmuş normal güzergahı kullanmayıp yön değiştirince kadının biri şoföre, “Bu şartlarda ben uygun yerde inemeyeceğim. Eğer yolu değiştireceğini bilseydim ben bu dolmuşa binmezdim” dedi.
Şoför kadına dikiz aynasından baktı baktı sonra: “Sen dolmuşa binerken zaten seni gözüm tutmamıştı” dedi.
Esasında soru ve sorulara doğru cevap alıncaya kadar ya da doğru cevabı buluncaya kadar ısrarlı olmak, soruları ilgisiz cevaplarla ya da suni gündemlerle karşılıksız bırakmamak gerekir Aksi takdirde altından kalkamayacağımız dertlerin birikmesi söz konusudur.
Bu konuyu  bir fıkra ile bitirmek istiyorum.
Yeni yetme türkücü kalabalık bir dinleyici grubuna türkü söylüyormuş. Türkü bitince hep bir ağızdan "bir daha bir daha " diye bağırmış kalabalık. Genç  tekrar aşk ve şevk içinde aynı türküyü bir daha söylemiş. Kalabalık yine “bir daha bir daha” diye ısrarla bağırmış.
Genç  sonunda, " Bu kadar söylediğim yeter. daha fazla söyleyemem "demiş. 
Kalabalıktan bir ses yükselmiş: "Hayır, bu türküyü düzgün okuyuncaya kadar devam edeceksin."
Bizlerde soru ve sorunlarımıza doğru cevabı alıncaya kadar üzerinde durmamız gerekir. Yoksa  ilgisiz cevaplar ve suni gündemlerle hayatımız safsata yumağına dönecektir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar