Biz dünyada sömürgeleri olup insan katleden Barbar Batı devleti olmadığımız gibi “emperyal” saiklerle milletleri katleden devlet de değiliz!
Bu sebeple;
1) Türkiye’den yanayım, durduğum yer yurdumdur!
2) Ukrayna “halkından” yanayım
3) Ukrayna’nın ardındaki kirli Batı’yı görüyorum
4) Sözde AB/ABD hümanistleri Irak’ta 1,2 milyon, Suriye’de 1,7 milyon, Afganistan’da 2,5 milyon, Libya’da 500 bin, Sudan’da 700 bin, Yemen’de 950 bin, Bosna’da 1 milyon insan katledilirken kime “yaptırım” uyguladılar?
5) Karşıda sadece Ukrayna varken Rusya haksızdır; karşıda ABD/AB varken Rusya’nın haklılık payı da devreye girmektedir.
6) Türkiye, Avrupa Birliği’ne üye olmadığı için onlarla beraber “yaptırımlara” ortak olmak zorunda değildir. Bağımsız alanımıza saygı duymak zorundalar. NATO üyesiyiz ama “Savaşmayacağız” kararını NATO aldı, burada da sıkıntı yok. Ülkemiz “kendi bakış açısı” ve “ekseniyle” devam edecek.
7) Rusya’nın Ukrayna’da olma gerekçeleriyle AB/ABD’nin Ukrayna’ya silah göndermek isteme gerekçeleri aynı! Hepsi “sınırlarını” koruma peşinde! Ukrayna “sınır ülkesi” demek! Peki, bizim böyle derdimiz var mı? Olaya onlarla “aynı çerçeveden” bakmak zorunda değiliz!
8) Türkiye olunca “Medya özgürlüğü” diye “bar bar” bağıran Barbar Batı şimdi Rusya’nın medya organlarını yasaklıyor. Omurgaya bak!
“KISA VADEDE HERKES ZARARLI, UZUN VADEDE TÜRKİYE KÂRLI”
Aklınızın karışık olduğuna eminim; Rusya-Ukrayna Savaşı’nda onca “birbirinden farklı” yorum dinlediniz ki şaşırmamak mümkün değil!
En doğrusu olaylara “ayağınızı bastığınız yerden” bakacaksınız. Kayseri’den, Rize’den, Ankara’dan, İstanbul’dan, Van’dan bakacaksınız. Londra’dan bakıp da kendi coğrafyanıza “Ortadoğu Ülkeleri” demeyeceksiniz. Suriye, Mısır güneyimizde; ama oralara “Ortadoğu” diyoruz. Kime göre doğu? Bu gaflete milletçe düştük çünkü birileri kendi topraklarımıza İngiltere’den bakmamızı istedi. Buralar İngiltere için Ortadoğu yönünde! Birilerinin bize “yön tayin etmesinden” bıkmadık mı?
Şimdi gelin mevzûya Kiev, Moskova, Washington, Pekin hattından değil “Ankara” hattından bakmaya kaldığımız yerden devam edelim:
9) Telefonun ucunda Zelensky var, şöyle diyor: “Başkan Erdoğan, size minnettarız. Barış görüşmelerinin İstanbul’da yapılmasını istiyoruz.”
10) Telefonun diğer ucunda Putin var, şöyle diyor: “Başkan Erdoğan, tutumunuzdan dolayı teşekkür ederiz”.
11) ABD/AB, “sözde değerlerini” ayaklar altına alıp Rus sanatçılara bile “yaptırım” uygulamaya kalkarken Ankara akl-ı selim davranarak mesafesini koruyor.
12) Türkiye tarafsız mı? Hayır; ancak “tarafı” savaştan yana değil! NATO ülkesi olmasına rağmen sağlam argümanlar sayesinde Rusya’dan S400 almasını fiilen dünyaya kabul ettirdi. Ukrayna’ya verilen SİHA/Bayraktar’ların artık Türkiye’nin değil Ukrayna’nın malı olduğunu savaş başlamadan Mevlüt Çavuşoğlu vasıtasıyla taraflara duyurdu.
13) Ukrayna’nın sıklıkla SİHA’ların başarısına vurgu yapması “taktiksel” olsa bile bu durum Türkiye’nin teknoloji üretiminde geldiği başarıyı gölgelemez. Selçuk Bayraktar, Haluk Bayraktar ve tüm ekiplerini tarihî başarılarından dolayı kutlamak gerekir.
14) Ordusu, Ukrayna’dan 5 kat güçlü Rusya istese Kiev’i çoktan alamaz mıydı? Rus stratejisi farklı denemeler yapıyor. Detaylara sizi boğmak istemiyorum. Ama Rusya’nın “battığını” söylemek için erken!
15) Rusya’ya Ukrayna halkına zararı için karşı çıkıyoruz. Ancak unutmayın ki Türkiye’deki darbelerde AB/ABD’nin parmağı varken Rusya Türkiye’de darbe planları yapmadı. Bunu söylemek sizi “Rusçu” yapmaz.
16) “Türkiye’nin güvenliği Trablus’tan, Şam’dan, Kırım’dan, Sırbistan’dan, Karabağ’dan, Musul’dan başlar” sözü umarım anlaşılmıştır. ABD kendi güvenliğini Kiev’den başlatıyor.
17) Sonunda Doğu/Batı blokları arasında “soğuk savaş” şiddetlenecek. Türkiye, süreci “ustalıkla” yönetiyor. Uzun vadede ülkemize “kalıcı, sürdürülebilir, büyük yatırımlar” gelebilir.
“GEÇELİM İÇ SİYASET KISMINA”
Muhalefet sınıfta kaldı mı? Mesela “tek yürek” olup; “Türkiye doğru yapıyor, savaşa müdahil olmamak doğru” dediler mi? Yoksa savaşın orta yerinde; “S400’leri verin, nükleer santral ortaklığından çıkın” mı dediler? Beraber gördük!
Ülkeyi yönetmeye talip “altı parti” bir de tuttu “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni” yayınladı. Milletin derdi bu mu? Millet “ekonomi” diyor, millet “savaş ülkemizi nasıl etkiler” diyor; ama muhalefet; “TRT ve Anadolu Ajansı’nın yapısını değiştireceğiz” açıklaması yapıyor. Gördüğünüz gibi muhalefetimiz mükemmel çalışıyor!
Neyin mutabakatı olduğu anlaşılmayan metnin 48 sayfasında “Milli Güvenlik” ve “Terörle Mücadele” kelimeleri hiç yok! Cumhurbaşkanı yetkisiz olacak ama onu kimin seçeceği belli değil!
Bu metni siyasal bilgiler okuyan herhangi üniversite talebesinin eline verseniz daha güzelini yazardı. Bir yıldır toplanıp duruyordunuz, çıka çıka bu mu çıktı?
Yorum Yazın