Müzik hayatımın vazgeçilmezlerindendir, beni hele 30 yıldır bu köşede okuyanlar ezberlemişlerdir.. Okurken bile fona bir müzik koyarım mutlak.. Tür önemli değil. Ben müziğin her türlüsünü severim.. Yeter ki, iyi müzik olsun.. Tabii "Bana göre" iyi.. "Renkler ve zevkler tartışılmaz" demiş insanoğlu dünyaya yerleşeli beri..
Pandemi, en sevdiğim şeylerden birini, müziği canlı dinlemeyi elimden aldı.. Taa ki 1 Temmuz gecesine kadar..
Yasemin, "İstanbul Opera Festivali Gala Konseri, 1 Temmuz akşamı Arkeoloji Müzesi Bahçesi'nde" dediği zaman dünyalar benim oldu..
Hem de dünya güzeli bir Anıt Müze'nin bahçesinde olacaktı, benim "Pandemi Sonrası Özel Gala Gecem!.."
Kendi coşku ve heyecanıma baktım ve sanatçıları düşündüm..
İki yıldır seyirci karşısına çıkamayan sanatçıları..
Onların gıdası, sahne ışıklarıdır.
Karşılarında yerleşmiş seyirci ve onların alkışlarıdır!.
Ve de..
Onu sonra yazacağım..
Bitmez tükenmez ve acımasız çalışma ve prova gerektiren, ara vermeyi asla affetmeyen bu gerçekten çileli sanatta, sanatçıya "Değdi" dedirten işte bunlardır..
Onlar nasıl heyecanlıdırlar kim bilir?.
Nasıl coşkulu, nasıl sevinçlidirler, iki yıllık özlem biterken?.
Gittim. Geceyi düzenleyen İstanbul Operası'nın Genel Sanat Yönetmeni Suat Arıkan dostum bahçenin başında duruyor.
Karşıladı.. En önde yer ayırmışlar..
Gittim oturuyorum ki, Murat Karahan.. Opera Bale Genel Müdürü..
Hayatta en sevdiğim insanlardan İsmet Sezgin dayısı bana emanet ettiğine göre Dayısı sayılırım yani. Ama hep söyledim.
Öyle müthiş bir tenordu ki, tek başına devleşti..
İsmet Ağbim yukarıdan, ben yerden hep gurur duyduk onunla..
İkisinin arasına oturup bitmesini hiç istemediğim konseri izledim.. İçimden gelen her şeyi yazsam, bu sayfa arkalı önlü dolar da gene duygularımı anlatmaya yetmez..
Şimdilik şunu söyleyeyim o zaman..
Bu konser 4 Temmuz Pazar gecesi 19.30'da ayni yerde tekrar edilecek ve bu defa TRT 2'den canlı olarak yayınlanacak..
Başlarken güneş var, aydınlık..
Biterken güneş gitmiş artık.. Arkadaki o tarihi binanın önünde sanatçıların gölgeleri üzerine ışıklar düşüyor.. Konseri sadece kulaklarınız değil, gözlerinizle de dinliyorsunuz.
Öyle bir manzara..
O zaman bir iki not yazayım..
*
Yerime otururken görevlilerden program rica ettim.. Suat Arıkan kulağıma eğildi. "Hazırladık ama yasaklandı" dedi.. Gazeteyi yasaklayan kafa, tek sayfa kâğıdı da yasaklamış.. Yahu benim evime ve de tüm Alkent'e her sabah gazete dağıtılır. "Evlere gazete dağıtımı yasak" diye bir şey duydunuz mu?. Gazeteden Kovid virüsü bulaştığını ya da.. Kovid sadece üzerine yapıştığı damlacıkta, kısacık yaşar.
1.5 metre kuralı ondan.. Kovidli suratınıza öksürse, damlacığın ömrü 1.5 metre gidene dek. Bu mesafede durdunuz mu, güvendesiniz.
Şimdi program hazır. Konser 7.5'ta başlıyor. Yarım saat evvel sandalyelere hem de ağır Kovidli bir çocuk o kâğıtları koysa ne olur, Sağlık Bakanım Dr. Koca?. Bu kafa, dün Ahmet Hakan'dan naklen yazdım, gazeteleri, kâğıt diye halka açık her mekânda yasaklayan kafa değil mi?.
*
Konser genç Şef Can Okan yönetiminde, İstanbul Opera ve Balesi Orkestrası'nın bir Wagner Uvertürü ile başladı.. Bir yanda özlem.. Bir yanda Wagner..
Suat Üstat kulağıma eğildi.. "Wagner sever misin?" dedi.
"Ben 60'lı yıllar Mülkiyelisiyim. O günlerde Wagner'in adını anamazdık.
Hitler'in en sevdiği besteciydi ya" dedim. Sessizce güldük.. Can Şef de orkestra da müthişti. Alkış kıyamet biterken Murat Müdürüm, "Bu genç şef nasıl bir yetenek bilemezsin. Onu opera kadrosuna almak istedim. Benimle birlikte dünyaya götürecektim ama, Cumhurbaşkanlığı Senfoni'nin yedek şefi olmayı tercih etti" dedi.
*
Benim için gecenin 1 numarası "Şenol Talınlı ve Verdi/La Donna e Mobile" idi. Torpil yaptığımı itiraf ederim.
Şenol en sevdiğim insanlardan biridir.
"La Donna e Mobile" de en sevdiğim opera aryası..
Benim gençliğimde operalar Türkçe oynardı. Şarkıyı "Kadın dönektir / Rüzgârda tüy gibi / Düşünceleri hep değişir" diye ezberlemiştim.
Ulvi Cemal başta zamanın en usta sanatçıları yazmışlardı Türkçelerini.. Sonra bir "Orijinal dilde söyleme" modası çıktı. Türkçe'yi unuttuk.
Murat Karahan kardeşim bir düşünmez mi, her operamızın senede bir tane operayı Türkçe oynamasını?.
*
Mesela bas bariton, gene can arkadaşım Zafer Erdaş, Verdi'nin Attila operasından Attila'nın aryasını Türkçe söyleseydi de, biz Avrupa'yı darmadağın eden Hun Kralı'nın ne dediğini anlasaydık?.
*
Gene torpilli aryalarım..
Aylin Ateş, Carmen/Habanera..
Caner Akgün, Sevil Berberi/ Figaro'nun Aryası.. Mete Uğur geldi aklıma..
Ankara'nın bütün kızları âşık olmuş, evinin kapısında sıraya girmişlerdi, imzasını almak için.
Murat Güney, Carmen/ Toreador'un aryası..
Gökhan Ürben, Faust/ Mefisto'nun aryası..
*
Gecenin en büyük sürprizi..
Manon Lescaut'dan Pazzo Sono'yu okuyacak Efe Kışlalı son anda rahatsızlanınca, Suat Arıkan yaptı o sürprizi..
"Efe çıkamıyor ama bu aryayı, hazırlıksız ve notasız okuyacak biri aramızda" dedi ve Genel Müdürü Murat Karahan'ı davet etti..
Vay ki vay.. Valla kimlerden dinlemedim ki bu aryayı.. Tizlere bu kadar çıkabilmek!. Verona niye Murat'sız açılmıyor, şimdi iyi biliyorum.
Murat kısa bir konuşma da yaptı.
"Tenor en zor erkek seslerinden biridir. Çünkü doğada 'tenor' diye bir erkek sesi yoktur.
Onun için çok çalışmak gerekir.
Az önce dinlediğiniz Faik Mansuroğlu, kadromuza bariton olarak girmişti. Onu tenor olmaya ikna ettim. Haberiniz olsun müthiş bir genç geliyor" dedi.
*
Dedim ya, konser yarın gece tekrar ve TRT 2'den naklen.
Pazar gecesi, gene Arkeoloji Müzesi bahçesinde bu defa Barok Gala var.. Hele de Vivaldi sevenler kaçırmasınlar.
*
Bu arada.. Sümela Manastırı restore edildi ve 30 Haziran'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konseri ile açıldı.
Çok seslendirilmiş ünlü Karadeniz ezgilerinden oluşan ve Ulvi Cemal Erkin'in Köçekçe/Horon'u ile biten bu konseri de, Mersin Opera ve Balesi'nin Atatürk Kültür Merkezi'ndeki "Yaz Galası"nı da gene televizyonda isteriz..
*
Son notum acıklı.. Tam iki sene sonra ilk defa seyirci önünde bir konser yapılıyor. Böyle muhteşem ekiple ve böyle muhteşem bir ortamda yapılıyor.
Ve geceye katılan tek gazeteci benim!.
O sanata, o sanatçıya, özlediği, beklediği yazıları kim yazacak peki?.
***
Can Sayın/Pop Müzik
YAZIN İLK ŞARKILARI...
İki serilik bahar şarkılarından sonra yaz şarkılarına geldik. Bugün haziran ayının "Türkçe Pop Top 10" listemizle beraberiz..
1- Sana Bayılıyorum - Zeynep Bastık: Bu yılki tüm listelerimizde şarkısı bulunan Zeynep Bastık bu defa zirvede. Büyüleyici sesiyle gayet dingin başlayan şarkı, 35. saniyede giren baslarla boyut değiştirip sizi alıyor ve sonuna kadar bırakmıyor. Yazın lokomotif şarkılarından olacağını tahmin etmek hiç zor değil. Zeynep'in söylediği rap kısmı şarkının tatlı sürprizi.
2- Hay Hay - Hadise: Ben bu satırları yazdığımda bir haftada 7 milyona yaklaşan izlenme rakamıyla trendinglerin 1 numarasıydı. Hadise de bu yılki toplam 4 listemizin 3'ünde 3 şarkısıyla listelerimizin müdavimi. Bu yaz kadın şarkıcılarda zirve için Zeynep Bastık ve Hadise kapışmasını izleyeceğiz anlaşılan.
3- Zaman Mekân - Evdeki Saat: Eren Alıcı ve Sunguralp Esat ikilisinin 7 yıl önce kurduğu Evdeki Saat grubu, geçen yıl çıkardıkları "Uzunlar" isimli şarkısıyla tanınmıştı. Grubun bu ay yayınladığı "Zaman Mekân" isimli son şarkısı ilk 3'e girmeyi hak ediyor. Bu yazın çok ses getirecek şarkılarından olur. Söz ve müzik, grubun solisti Eren Alıcı'ya ait.
4- Yaz Gülü - Yalın: Yalın'la başlayan dondurmalı yaz şarkıları geçen birkaç yaz Yalın'sızdı. Bu yaz tekrar başladı. İyi ki de başladı, çünkü Yalın'ın dondurmalı yaz şarkısı çıkmadan yaz başlamıyordu neredeyse.. Hem şarkı hem de klibi çok sempatik.
5- SBCL - Gökçe Özgül: Gökçe, Altın Güvercin beste yarışmasını kazandığı bu bestesine nihayet klip çekip yayınladı. Bence yazın hitleri arasına girecek. Şarkının adı "SBCL"nin anlamını merak edenlere: "Sen Bana Canlı Lazımsın."
6- Nasıl Giderim - Güler Özince: Çok keyifli bir şarkı, yaz akşamları kumda ateş etrafında gitar eşliğinde çalınıp söylenecek cinsten. Şarkıda akustik gitarı solist Güler Özince çalıyor. Zaten söz, müzik, düzenleme hepsi kendisine ait. Bravo Güler, aynen devam.
7- Peri - Ece Mumay: Geçen yaz "Galaksi" şarkısıyla dinlenme rekorları kıran Ece Mumay bu yaz da "Peri" ile aynı başarıyı yakalayacak gibi. Şarkının sözlerini kendisi yazmış, beste Özbekistan'dan. Hareketli tam bir yaz şarkısı.
8- Bizim Çocuklar - Mustafa Sandal+Derya Uluğ+Eypio+Irmak Arıcı: Euro 2020'de Milli Takım'ımızı coştursun diye yapılan şarkı, yazın sahilleri coşturur. Şarkının müziği, Arnavut asıllı ünlü sanatçı Bertan Aslani'den.
9- Aşk Mantık İntikam - Pınar Çubukcu: Orjinali Güney Kore'de izlenme rekorları kıran "Aşk Mantık İntikam", bu yazın çok ses getirecek yaz dizilerinden olacağa benziyor, müziği de aynen öyle.
10- Çift Gökkuşağı - Buray: Bu yazın diğer bir iddialı dizisi "Ada Masalı"nın sempatik ve keyifli müziğini Buray yorumluyor. Söz-müzik Murat Güneş'in.
Haziran listemizdeki Türkçe sözlü şarkılarımızın dışında, bu yaza damga vuracak Türkçe olmayan ama Türklerin yaptığı 3 yeni şarkıyı sizlere şiddetle tavsiye ediyorum:
1- Ocean - Ali Bakgör ft. Kalloy Sounders: Müzik süper. Keman solo nefis. Vokaldeki Macar şarkıcının da çok özel ve güzel sesi var.
2- Slow - Mahmut Orhan + Kshmr ft. Kara: Şarkı, dünyadaki müzik elçimiz Mahmut Orhan yapımı ve dünyanın en iyi 12. DJ'i Kshmr'in son albümünden. Vokalde yine özel bir ses, Amerikalı Karra var.
3- Follow You - Deeperise ft. Kanita: Deeperise'in gerçek adı Mesut Yılmaz. Kanunun bu kadar güzel kullanıldığı ve yakıştığı pop şarkısı duymamıştım. Vokalde Kanita, Arnavut asıllı.
Temmuz ayı şarkıları listemizde buluşmak üzere sağlık, mutluluk ve müzikle kalın.
cansayintr@yahoo.com
***
OKUMA KEYFİ...
O kuma bir zevktir, keyiftir öncelikle.. Ama sosyal medya çıktığından bu yana okumaktan değil, yazıda hata bulup saldırmaktan zevk alanlar türedi ve giderek çoğaldı..
Yapmayın. Herkesi ve her şeyi okumak zorunda değilsiniz. Okuduğunuz gazete ve dergi ise, önemli yanlışları göstermeniz hakkınız, hatta ödeviniz. Bu gazete ve dergiler sizin için çıkıyorlar. Sizinler yani.
Ama amaç düzeltmek değil de, hatayı bahane edip saldırma ve sövme duygularını tatmin olunca..
Bakın bu saldırganların en efendisi, en sövmeyeni, tam 60 yıllık bir gazeteciye, köşe yazarına nasıl hitap ediyor..
"Üç Tenorlar olarak İstanbul'da konser vereceğiz.."
İşte Türkçe böyle katlediliyor. Hint-Avrupa dil grubu kalıbında cümle kuruluyor. Alooo!. Türkçe o grubun içinde yer almıyor. "Üç tenorlar..." diyemezsiniz.."
Sevgili dostum, benim yazılarım size göre değil, belli.. Ama bir tavsiyem var.
Siz beni boş verin, "Üç Silahşörler"i okuyun lütfen..
***
TEBESSÜM
Karı koca, yaşam ve ölüm üzerine konuşuyorlardı. Erkek, karısına döndü..
"Şunu iyi bil ki" dedi, "Ben bitkisel hayat yaşamak istemem. Bir makineye bağlanmak ve bir şişeden akan sıvıyla yaşamak bana göre değil."
Kadın ayağa kalktı. Gitti televizyonu kapadı ve masanın üzerinde duran altılık bira paketini de alıp çöpe attı.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
"İyi bir hayat, sürpriz bir hayattır. Sürpriz hayat ise, beklentileri az olandır." James Clear
Yorum Yazın