Neden romantizm deyince aklımıza hep geceleri ay ışığında göz göze bakışmalar, ya da mum ışığında bakışarak bir şeyler içmek akla geliyor? Bu kültürel bir alışkanlık mı yoksa meselenin derininde başka bir şey mi var?
Bir kişisel gelişim seminerinde ekrana bir kadının aynı görünümde iki vesikalık fotoğrafı yansıtılmış sonra “kadının hangi fotoğrafta daha çekici göründüğü” sorulmuştu. Katılımcılar sağdaki fotoğrafta kadının daha çekici olduğunu söylemişlerdi. “Buna sebep nedir?” diye sorulduğunda, birbirinin aynı gibi görünen bu fotoğraflarda çekiciliğe sebep olan farkın ne olduğunu açıklayamamıştık.
Semineri veren kişi çekiciliği oluşturan farkı açıklayınca şaşırdık. Çekici bulduğumuz fotoğrafta kadının göz bebekleri iki milimetre daha büyütülmüştü. Meğerse farkında olmadan ve irademiz dışında çalışan arka beyindeki kodlamalara göre, kadının göz bebeklerinin büyümesi cinsel heyecan ve hazırlık olarak algılanıyormuş.
Ay ışığında ya da mum ışığında göz bebekleri büyük görünüyor böylelikle bizde romantizm duygusunu tetikliyor. Onun için romantizm deyince gündüz değil de hep geceleri ay ışığı akla gelmektedir.
Arap kadınlarının güzelavrat otundan sürme yapmalarının sebebi de buna dayanıyormuş. Güzelavrat otundan yapılan sürmeler göz bebeklerini büyük gösteriyor böylelikle çekiciliklerini artırıyormuş.
Bu biyolojik gerçeğin farkına varmadan, nice şairler o gözlere ne romantik şiirler yazmışlardır. Aslında iyi de yapmışlar, iç güdüsel tarafımızı insani duygularla makyajlamışlardır.
Yorum Yazın