Sosyal medyada yer alan görüntü çok tartışıldı. Sözde bir anne, çocuğuna karne hediyesi olarak üç kalem pirzola alıyordu. Kasap da bu hediyeyi, düğünlerdeki takı seremonisi gibi anons ediyordu.
İlk bakışta yürek burkan, dramatik bir habere benziyordu. Muhalefetin bu kurmaca habere balıklama atlaması da uzun sürmedi zaten. Cumhuriyet ve Sözcü gazetesi, olayı manşetlerine taşıdı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de sazan gibi yeme geldi. Yaptığı konuşmada bu durumu eleştirdi vs...
Oysa gerçek bambaşkaydı. Çocuğun ailesinin durumu iyiydi. Evleri, otomobilleri vardı. Baba büyük bir şirkette çalışıyordu. Kasap dükkanına geldiklerinde, anne, karne hediyesi olarak oğluna bilgisayar alacağını söyleyince, kasap da hiç et sevmeyen çocuğun et yemeye alışması için ona üç kalem pirzola hediye etmişti. Daha sonra aile ve kasap ile yapılan "gerçek" röportajlar sayesinde "doğru haber" gözler önüne serildi. Ayrıca bu yalan haberle ilgili bir soruşturma da başlatıldı. Muhabir muhtemelen bir mizah sitesinde yayınlanan "Üç yıl önce karne hediyesi olarak tablet isteyen A. K. (9) bu yıl yarım kilo pirzola ile 4 paket cips arasında kararsız" cümlesinden ilham (!) almıştı.
Haber kılığında algı operasyonuna girişmek büyük bir ihanet. Ama bu rezaletten siyasi rant damıtmaya çalışmak daha beter. Bu ülke bu kadar aciz bir muhalefeti hak etmiyor.
Dinler arası savaş mı körükleniyor?
Başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere İslam'ın kutsal değerlerine yapılan saldırılar arttı. Önce İsveç'te kutsal kitabımızın yakılması, sonra Hollanda'da sayfalarının yırtılması büyük infial yarattı.
Ben bu çirkin eylemlerin artmasının tesadüfi olmadığını düşünüyorum. Küresel dünyanın yeni derebeyleri, ürettikleri silahları pazarlamak için dünyada devam eden savaş ve çatışmaları yetersiz bulmuşa benziyorlar. Belli ki gerçek amaç, işi dinler savaşına dönüştürmek. Böylece Müslüman coğrafyanın elinde bulunan enerji ve su kaynaklarına çökmek. Aynı zamanda silah baronlarının depolarında biriken malları da eritmek. Özetle, dünyayı adım adım yeni Haçlı seferlerine hazırlıyorlar gibime geliyor.
Aslında bu kampanya yeni değil. Fitil, Charlie Hebdo dergisinin Hazreti Muhammed'i (S.A.V.) hedef alan rezil karikatürleriyle yakıldı. Beklendiği ve belki de "planlandığı" gibi dergiye saldırıda bulunuldu ve insanlar öldü. Bugün yine aynı tarzda bir "ağır tahrik" kumpasına giriştikleri aşikar.
Bugüne kadar hiçbir konuda birlik olamayan Müslüman ülkelerin bu kez bir araya gelerek, hukuk ve diplomasi zemininde tepkilerini ortaya koymaları ama bunu yaparken soğukkanlılıklarını koruyup, oyuna gelmemeleri gerekiyor.
Orhan Erinç'in ardından...
Bir duayen meslektaşımızı daha kaybettik. Basınımızın çınarlarından Orhan Erinç ağabeyim de toprak oldu.
Orhan Ağabey ile ilgili unutulmaz bir anım var. Güneş Gazetesi Magazin Servisi'nde çalışırken dışarıdan iki misafirim geldi. Çay oacağını arayıp, 3 çay istedim, "Tamam, hemen getiriyoruz" dediler. O zamanlar çay, askılı tepsilerle servis edilirdi. Bir de baktım ki, koca Yazı İşleri Müdürü Orhan Erinç, elinde askılı tepsiyle benim masaya doğru yürüyor. Gayet sakin çayları önümüze bıraktı, Giderken "Başka bir emriniz var mı?" diye sormayı da ihmal etmedi. Bozuntuya vermedim tabii. Meğer çay ocağının 111 olan telefon numarası yerine yanlışlıkla Orhan Ağabey'in 110 numarasını çevirmişim. O da bana küçük bir ders vermek için çaycılığa soyunmuş. O gün bugündür çevireceğim dahili telefon numaralarını iki kez kontrol ederim.
Allah gani gani rahmet eylesin Orhan Ağabeyim...
NOT: Çok yakında HAYATIM ROMAN adıyla kaleme aldığım otobiyografi kitabım yayınlanacak. İçinde bu ve benzeri pek çok ilginç medya hikayesi yer alıyor. Sadece gazeteci/yazar olarak tanıdığınız Yüksel Aytuğ'un roman tadındaki hayat hikayesi de pek çok kimseyi şaşırtacak. Az kaldı, bekleyin...
Gaf kürsüsü
BeIN Sports'ta Kayserispor - Beşiktaş maçını anlatan Murat Yenersoy, kaleci Cenk Gönen'e ısrarla "Bilal" deyip durdu.
Zap'tiye
Kim Kardashian, ABD'de bir üniversitede ders vermiş. Boş İşler Ana Bilim Dalı Kürsüsü kurulmuş olmalı!..
Ne demiş?
"İnsanın üç yüzü vardır derler. Birincisi, dünyaya gösterdiği yüzü. İkincisi, ailesine ve arkadaşlarına gösterdiği yüzü. Üçüncüsü ise kimseye göstermediği yüzü. Gerçek olan o üçüncüsüdür." (Atv'deki Ben Bu Cihana Sığmazam'da Leyla'nın sözü)
Yorum Yazın