Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Reklam dönüşünde neden başa sarıyorlar?

Televizyon izleyicilerinin en büyük şikayetlerinden biri de dizi ve programların reklam dönüşünde kaldığımız yerden değil de en az bir dakika öncesine dönülerek yayınlanması. Okurumuz Uğur Mutlu da bu konuya değinmiş:
"Yüksel Bey merhaba, yazılarınızı büyük bir zevkle okuyorum. Ben de naçizane bir fikrimi paylaşmak istiyorum.
Son zamanlarda zaten çok uzun olan diziler, reklamdan döndükten sonra bir dakikayı bulan geri dönüşlerle yayına devam etmeye başladılar. Bu yayınları yapanlar acaba ne düşünüyorlar? Bu konuda sizin fikirlerinizi merak ediyorum. Saygı ve sevgilerimle, kolay gelsin."
YAZAR NOTU: Bu durumun nedenlerini birkaç madde ile sıralayabilirim:
1- Reklam kuşakları o kadar uzun ki, izleyenler nerede kaldıklarını hatırlayabilsinler diye.
2- Reklam sırasında zap yapanlar geç kalıp sahnenin başını kaçırmasınlar diye.
3- Dizinin yayın süresini uzatıp, içine daha fazla reklam kuşağı sığsın diye.

Dayakçı öğretmenler bitmeden...
Geçen hafta üniversite mezunlarının atv'deki Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasında sapır sapır dökülmelerinden yola çıkarak eğitim-öğretim sistemimizi mercek altına alan bir yazı yazmıştım. Okurumuz Mahpeyker Merve Doğan ise hastalığa farklı bir teşhis koymuş:
"Sevgili Yüksel Bey, 'Bir yerlerde yanlış yapıyoruz' başlıklı yazınızı okuduğumda derin bir iç çektim. Eleştirinize, noktasından virgülüne kadar katılıyorum. Lakin değindiğiniz konu, eğitim sistemimizin acil ihtiyaç listesinde -bana göre- aşağılarda. Aşağıdaki satırları okuduğunuzda sizin de bana hak vereceğinizi düşünerek naçizane görüşümü sizinle paylaşmak istedim.
Güvenlik her şeyden önce gelir, gelmeli. Her geçen gün farklı tekniklerle hünerlerini (!) geliştiren, öğretmen kılığına bürünmüş, dayakla kalmayıp şiddetin her türlüsünü uygulayan ve bunlara göz yuman canavarların gündem olması başlı başına derin bir yara. Hal böyleyken, akranlarına zorbalık yapıp, silahlı kavgaların faili olan gençliğe bakıp da şaşırmamız abesle iştigal bence. Ne de olsa kimin eseri?! Demem o ki; eğitimin ilkelerini, amaçlarını, sürecini, kullanılan materyallerin uygunluğunu vs. tartışmamız gerekirken insanlığımızı sorgulatan vakalarla meşgulüz. Dilerim eğitim alanında ele aldığınız konuya zaman ayırdığımız günler de gelir. İyi çalışmalar..."

Alzheimer'ın en hazin tarifi
Yerinde yorumları ve isabetli tespitleri ile hemen her hafta köşemize katkı sağlayan Ali Aktulga, Baba dizisinde Alzheimer konusunda geçen bir cümlenin altını çizmiş:
"Kısa bir süre önce annemizin gözümüzün önünde aynı sebepten nasıl bir değişim geçirdiğini aynen yaşayan ve sonunda onu kaybeden biri olarak; Baba dizisindeki doktorun Emin'e Alzheimer etkisiyle bir süre sonra ne hale geleceğini tarifi bana çok etkileyici geldi: Bahçendeki sebzeleri meyveleri düşün; yaprakların hâlâ canlı görünür ama toprağın altında olduğunu sen bilmezsin."



Dostumuz Aktulga'nın bir başka tespiti de Masumlar Apartmanı'ndan:
"Safiye'nin Naci'ye kızdığında tezgâhtaki kitapları yere atınca aldığı cevap çok çarpıcı değil mi? 'Ben anladım seni Safiye, severken dokunmak zor geliyor sana. Nefretle dokunurken zorlanmıyorsun bak, bir çırpıda yapıverdin oldu.' Aslında bu Safiye'nin değil, şiddete meyilli tüm insanların sorunu. Dokunmanın niyeti ve dozunu ayarlayabilse insanlar, sevgi daha gerçek yüzüyle çıkacak ortaya..."

Zap'tiye
Adana'da yakalanan Suriyeli dilencinin üzerinden 5500 dolar, 3800 Türk Lirası ve 31 bin Suriye Lirası çıkmış. Dilenciye 153 lira ceza kesilmiş. Öderken "Başımın, gözümün sadakası olsun" demiştir.

Gaf kürsüsü
Kadim okurumuz Günseli Eyüboğlu uyarıyor: Yargı dizisindeki kadın savcı, makamında tek omzu açık bluzla oturuyor. Bir savcıya yakışan, görev sırasında döpiyes giymesidir.

Ne demiş?
"Güneş, Jüpiter ile Balık burcunda kavuşunca mor cüzdan alın; güvercin besleyin" (BEYAZ TV'deki Hayatta Her Şey Var programında astrolog Mine Ölmez'in garip tavsiyeleri)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar