Biliyorsunuz geride bıraktığımız yıl, hayvan hakları açısından son derece önemli bir adım atılmıştı. Uzun süredir üzerinde çalışılan Hayvan Hakları Yasası, Meclis'ten geçmişti. Ama en masum canlıların korunması için sadece yasalar yetmiyor maalesef. Onlara gösterilen şiddetin durdurulabilmesi için zihniyetin de değişmesi gerektiğini defalarca bu köşede kaleme almıştım. Şükürler olsun ki, toplum hayvana şiddet gösterenlere karşı eskiye oranla çok daha duyarlı ve hassas davranıyor. Özellikle sosyal medya aracılığıyla şiddet gösterenler anında teşhir oluyor. Yani kimsenin yanına kâr kalmıyor uyguladığı şiddet.
DİRENÇ KIRILACAKTIR
Hayvanların da bizler gibi birer canlı olduğu ve onların da yaşam hakları olduğu gerçeğini bazıları hâlâ anlamamakta dirense de toplumsal duyarlılık arttıkça eminim bu direnç de kırılacaktır. Zihniyet demişken bir de hâlâ ülkemizde değişmeyen bazı gerçekler var. Bayram tatilinde bu gerçekle karşı karşıya kaldığım için yazmak istiyorum. Ne yazık ki ülkemizde konaklama hizmeti veren işletmelerin birçoğunun evcil hayvanlara bakışı, hâlâ bir arpa boyu yol almamış. Bu durum, evcil hayvanları ile tatile gitmek isteyenler veya zorunda kalanlar için hâlâ eziyet. Niye mi? Çünkü oteller hâlâ evcil hayvanları otele almamakta direniyor. Gittiğiniz şehirde pet otel yoksa köpeğinizle sokakta kalma ihtimaliniz yüksek. Ülkemizde sizi evcil hayvanınızla kabul eden otel sayısı bir elin parmağını geçmiyor yani anlayacağınız. Bu sadece yerli değil yabancı turistler için de önemli bir sorun bence. Turizm konusunda bu kadar iddialı olan bir ülkede, evcil hayvanlara yönelik bu tutumun değişmesi şart. Özellikle turizmin çok daha yoğun yaşandığı şehirlerde... Evcil hayvan sahiplerinin mağduriyetlerinin önlenmesi için her otelin belli sayıda oda ayırması gerekiyor. Ama yasal düzenleme olmadan da bunun çok mümkün olmadığı ortada. Umarım bu konuda da gerekli yasal adımlar atılır.
BURAK SERGEN EN GÜZEL CEVABI VERDİ
Usta oyuncu Burak Sergen'in pazartesi günü GÜNAYDIN'da yayınlanan röportajındaki 'muhalif sanatçı'lara yönelik sözleri çok önemli tespitler içeriyor. Sergen röportajda şöyle demişti: "Her şeye karşı geliyorum, hiçbir kural tanımam, her şeyi eleştiririm çünkü ben sanatçıyım demek doğru değil. Ahlaki değerleri, geleneklerimizi, toplumsal değerleri göz ardı ederek muhaliflik yapılmaz. Her şeyi eleştirmek muhaliflik anlamına gelmez. Güzel yapılan işleri de takdir etmeliyiz. Bir söz vardır 'Yiğidi öldür ama hakkını yeme' diye. Yani sırf muhalif olacağım diye hak da yememek gerekiyor."
Ne yazık ki ülkemizde hâlâ muhalifliği 'ne olursa olsun eleştirmek' olarak anlayan bir kesim var. Görüşüne aykırı olanları yerin dibine sokan, aynı olanları göklere çıkaran bu kesimin sanat camiasındaki temsilcileri de benzer bir hoyratlık taşıyor. Bu hoyratlığı kendi meslek büyüklerine bile göstermekten çekinmiyorlar üstelik.
İNSANLIĞA YAKIŞMAZ
Röportaj yaptığım usta isimleri linç edenlerin arasında sanatçılar da vardı. Sergen'in muhalif sanatçılara yönelik sözleri işte bu açıdan son derece önemli. Kendisiyle aynı dünya görüşüne sahip olanlara kral muamelesi yapıp, onla farklı düşünenlere lümpen bir üslupla yaklaşmak sadece sanatçılığa değil, insanlığa da yakışmaz...
Yorum Yazın