Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Ortaçağ kale kuşatması

Sanırsınız 2023'de değil de 14'üncü yüzyılda yaşıyoruz. İsrail, Gazze adıyla bilinen dev bir kaleyi kuşatmış. İçeriye ne yiyecek, ne su, ne yakıt, ne elektrik, ne de ilaç girmesine izin veriyor. Başlarına 10 saniyede bir 10 ton bomba bırakıyor. Fiziki olarak gidecek yerleri olmayan insanlara "Gazze'yi terk edin" deniliyor. Yani o kalenin içindeki insanlara iki seçenek sunuluyor. "Ya bombadan öleceksiniz, ya açlıktan. Ölümlerden ölüm beğenin..."
Yahu 14'üncü yüzyılda kale kuşatanların komutanları bile sivillerin oradan çıkarılmasına izin verirlerdi. Bu ne insafsızlık, bu ne vicdansızlıktır? İsrail yakında Gazze'ye salgın başlatmak için mancınıkla ceset atarsa kimse şaşırmasın!..

Bu yayın doğru mu?
CNN Türk pazartesi gecesi 22.00 sularında Suriye sınırımızdaki gizli SİHA üssünden canlı yayın yaptı. Başarılı muhabir Fulya Öztürk, Suriye ve Irak'a hava operasyonu yapan SİHA'ların üssüne girdi ve o anda harekat için mühimmat yüklenerek havalanan Akıncı ve Bayraktar TB 2'lerimizi görüntüledi. Hangarlar, hava araçları, komuta merkezleri vs. ayrıntılarıyla ekrana getirildi.



Bu yayın, televizyonculuk adına önemli bir habercilik başarısı olarak değerlendirilebilir. Ama izlediğim süre içinde bana sürekli "Ne gereği vardı?" dedirtti. Her ne kadar yayın sırasında özenli davranılsa da taktik ve stratejik açıdan bu kadar kritik bir üssün açık edilmesi beni rahatsız etti.
Benim bildiğim, savaş muhabirliğinde operasyon için havalanan askeri uçakların görüntüsü "Canlı yayında" gösterilmez. Çünkü bu "istihbarat", saklanmak ve mevzilenmek için düşmana avantaj sağlayabilir. Aman diyeyim...

Allah yardımcınız olsun
Yine savaş, yine haber için canını tehlikeye atan muhabirler... Önceki akşam, her önemli olayda olduğu gibi yine haberciliğiyle fark yaratan A Haber'in programlar müdürü ve cephe muhabiri Emine Kavasoğlu'nu izlerken nefesimi tuttum. Sınıra yığınak yapmak için yolda olan İsrail konvoyunun hemen yanındaydı.



Bir anda sirenler çaldı ve gökyüzü patlamalarla aydınlandı. İsrail askerleri araçlarını terk edip, Emine'nin yanında mevzilendiler. Konvoyu hedef alan füzeler havada imha edilmese, şimdi fedakar bir meslektaşımın ardından ağıt yakıyor olacaktım.
Allah cümlenizi korusun değerli dostlarım.

Bergüzar Korel sendromu
Aslında kendisini de severim, oyunculuğunu da. Hatta usul usul Sezen şarkıları söylediği o naif albümünü bu sütunlarda keyifle övmüşlüğüm de vardır. Ama 7 yıl sonra setlere dönünce birbiri ardına yaptığı "Şu oyunculuk da ne yorucu zanaat" türünden yakınmaları herkes gibi bana da gına getirdi doğrusu. Aksiyon sahnelerinde bacakları morarıyormuş da, (Hiç de Tomb Rider olarak görmedik kendisini ama neyse) repo adı verilen tatil günlerinde evrak imzalamaktan dinlenemiyormuş da...
İyi de bu memlekette ayda 15 bin liraya 12 saat ayakta tezgahtarlık yapıp eve döndükten sonra bir de yemek, bulaşık, çamaşır, ütü, temizlik, çocuk kaprisi, koca şiddeti ile uğraşan kadınlar var. Üstelik onları işe götürmek için sabahları VIP araç gelmiyor. Dinlenmek için iki saatte bir klimalı karavanda ağırlanmıyorlar. Bir dizide oynayıp bir ayda ev alacak para da kazanamıyorlar. Üstelik tezgahtan kadını kocası bile takdir etmezken, seni sokakta gören herkes iltifata boğuyor.
Evet, her işin kendine özgü zorlukları vardır mutlaka ama mızmızlanırken biraz ülke standartlarını da göz önünde bulundurmak gerekir. Öyle değil mi sevgili Bergüzar?

Gaf kürsüsü
Yalı Çapkını dizisinde Ferit'in gittiği fizyoterapisti kıskanan Seyran'ın fizyoterapist hakkında "Allah'ın masajcısı" şeklindeki sözleri tepki yarattı. Hem masörler hem de fizyoterapistler özür bekliyor.

Zap'tiye
Fatih Terim, Mustafa Denizli, Şenol Güneş... Hangi teknik direktörün ismi bir stada verilse, işini kaybediyor...

Ne demiş?
"Filistin cihatta, Müslümanım diyen herkes de sınavda..." (A Haber'de Sabah Ajansı'nı sunan Erkan Tan'ın sözleri)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar