Ahmet Yenilmez

Ahmet Yenilmez

Mail: shjbjdsk@hotmail.com

Onlyfans

"Ahlak ya da sağtöre, kelimenin en dar anlamıyla, neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir. Terim genellikle kültürel, dini, dünyevi ve felsefi topluluklar tarafından, insanların (öznel olarak) çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inancı için kullanılır."

Ahlak üzerine çok fazla yargıya varmaktan ve belli başlı konular haricinde, birinin, birilerinin ahlakı üzerine yorum yapmaktan imtina etmek gerektiğini düşünürüm. İnsanoğlu için genel kabul görmüş ahlaksızlıklar var olagelmiştir. İlk insandan bugüne toplumun bazı dinamiklerini dizginleyebilmek ve insan fıtratının gerektirdiği gibi yaşamak için dinin öncülük ettiği ve doğal olarak gelişen ve günümüze kadar gelmiş olan ''hukuki olmayan toplumsal kabul görmüş kanunlar'' diye adlandırabileceğimiz belli başlı kavramlar oluşmuştur ( insanların belli başlı ahlaksızlıkları yap(a)mamaları ve yapmak isteyenleri dizginlemek için). Ve bazen kendi kendime sorarım; acaba din olmasaydı ve dinin getirdiği adalet, dini yasalar ve sonrasında belli bir medenilik seviyesine gelen insanoğlunun, Magna Carta'dan itibaren insanca yaşayabilmesinin bir nebze olsun önünü açan, yazıya dökülmüş hali olan yasalar ( Kral'la yapılan anlaşma) keşfedilememiş veya hak kazanılmamış olsaydı nasıl olurdu? Bu kadar yasaya, kanuna rağmen bırakın ahlaken, hukuken ceza gerektiren suçlarda bile insanoğlu yapacağından geri durmuyorken, dini yasalar ve modern ceza kanunları olmasaydı dünya nasıl olurdu, sorusunu sormaktan kaçınıyorum.

Her dönemin insanı, döneminin insanının ahlaksızlığından dem vurur. Okuduğumuz şiirlerde, romanlarda, biyografilerde en ünlü şairler, yazarlar, düşünürler, felsefeciler daima döneminin insanından tiksinmiştir. Evet, bazı sanatçıların kendi türleri olan insanoğlu ile bazı sorunları olabiliyor, lakin bahsettiğim şey, onların dönemlerine özel ahlaksızlıklar olmadığı, her dönemin kendine has ahlaki değerleri olduğu (ya da olmadığı) gerçeği. Şöyle de bir gerçek var ki; bu dönem olan şeyler olağanın çok ötesinde olumsuz durumlardır. Her zamanın kendine has ahlaksızlığı vardır, ama bunlar en azından toplumun gözü önünde olmayan, gizlenmeye muhtaç hallerdi. Günümüz dünyasında neredeyse porno seviyesinde denebilecek, bir gerçekle, ücreti mukabilinde sanal ortamdan karşısındaki kişiye çıplaklığı meşru ve çok doğal gören bir zihniyet ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğiyle yüzleşiyoruz.. Kastettiğim ne yeni nesil ne de eski nesil, çünkü şahit olduğumuz, insanın tüylerini diken diken eden bu gerçeğin yaşı yok. Böylesine delice bir teknolojik gelişimin ortasında kalan garibim insanoğlu ne yapacağını şaşırdı ve hayalini dahi kuramadığı dünyaların içine dahil oldu. Burada teknoloji düşmanlığı yapacak değilim, kendim teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanan bir dünyalıyım, fakat bahsettiğim şey bambaşka! Manyaklığın en üst noktası olarak gördüğüm "Tik Tok"u tam olarak atlatamamışken, gençlerle sohbetim esnasında duyduğum ve dinlerken ciğerlerime su dolmuşçasına enteresan bir fizyolojik atak geçirdiğim, "Onlyfans"...! Bu site üzerinden, insanlar (kadın veya erkek, bu sapkınlığa başvuranlar sadece erkekler değil) para karşılığı (Tik Tok'taki gibi ayıcık, gümüş, altın gibi karşılıklar da değil ) evet, direkt iban'a para göndermek mukabiliyle soyunan ve envai çeşit sapkın istekleri kamera karşısında sergileyen insanlar, insanlarımız...! Tabi bu olay, her zamanki gibi önce ABD ve Avrupa öncülüğünde tüm dünyayı sarmalamış ve tabii ki ülkemizde de pek çok alıcısı olduğu istatistiklere yansıyan bir gerçek imiş. İşin daha çarpıcı olanı ise, kendisini içerik üreticisi olarak tanıtanlar... O arkadaşlara, bu durum o kadar normal geliyor ki...! Yazıdan önce biraz araştırma yaptım ve bir çok röportaja denk geldim. Bazısı Pandemi döneminde çaresizlikten girmek zorunda kalmış. Bazısı sadece zevk için yaptığını söylemiş. Bazısı da hiç istemediği halde maddi durum dolayısı ile yapıyormuş. Yazının başında da söyledim, burada ahlak bekçisi konumuna düşmek istemem, lakin bu sosyolojik olarak kesinlikle üzerine gidilmesi ve ilk olarak halledilmesi gerekenler listesinin başlarına alınmalı. Bunlar, çok zor konular günümüz dünyasında, ne yasak koyarak ne de engellemeye çalışarak bir şeyler düzelmiyor. Yeni nesiller geliyor ve o nesillerle aramızda farkları, kolaylıkla gözlemleyebiliyoruz. En basit örnek, bir buçuk yaşında bebelerin elinde tablet görünce, ne çocuklar, ama resmen akıl fışkırıyor, diye söylendiğimiz anlar oluyor! Bugün, bizlere tabu olan pek çok şey, 20'li yaşlar için normal. Bize garip gelen şeylerin, bize garip gelmesini garipsiyorlar. Anlatmaya çalıştığımız bazı kavramları, fıtratlarına ters gibi karşılıyorlar. Bu çocuklar, yeni dünyanın çocukları, belki onlar da kendi ahlak kavramlarını oluşturacaklar. Bizler de önlemler almaya ve kendimizi de bu yeni dünyaya adapte etmeye çalışıyoruz. Bazı gerçekler çok acıtsa da bu gerçekle yüzleşmeliyiz. Evet sevgili okur, dünya değişiyor, normaller değişiyor, peki bu değişime bizim cevabımız nasıl olacak, evlatlarımıza daha normal ve insancıl yaşamaları için bizler ne sunacağız?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar