İnsan sürekli kazanan olduğu kadar da sürekli kayıp eden bir varlıktır!
Ana rahmine düştüğü andan itibaren tüm kazanımlarını anadan alan insan ana karnından dışarı çıktığı andan itibaren kazanan, kazandıran yani paylaşım sürecine girmiş olur. Ne zaman ki hak vaki olur işte o zaman da kazandıkları ve kazandırdıkları nispetinde şekil bulan bir kalabalıkla da kabre girer artık hesap veren bir varlık hakimi alır!
Durum böyle olunca da kazanmanın olduğu yerde de elbette kayıp etme de olacaktır!
Kimi zaman, zamana karşı duramadığı içim kayıp etmeler, kimi zaman kazanmaya kendimizi kaptırıp kimi zaman ihmal, en çok da kazanmanın sarhoşluğu ile kayıp edilenler olur!
İşte o kayıp ettiklerimiz zaman zaman eksikliğini hissettirir insana!
Bazen bu hissediş öyle bir hal alır ki, o zamana kadar tüm kazandıklarını bir zerresine vermeye razı olsanız da o kayıp ettiklerinizin bir zerresini bile alamaz ya da geri getiremezsiniz!
Bu kayıp edilenlerin arasında öyle şeyler vardır ki yokluğunu hissettikçe artık huzurdan, sağlıktan en kötüsü de ömürden kayıp etmeye başlar insan!
Nedense kayıp etmekten bahis açıldığında insanların aklına mal, mülk, sağlık gelir de asıl ruh ile alakalı ruh dünyasının ihtiyaç duyduğu kayıp edilenler akla gelmez, gelse de pek konuşulmaz!
Mesela vatan!
Hem insanın biyolojisinin hem de ruh dünyasının daha doğrusu insanın hayatını idame etmesinin olmazsa olmazı vatan!
Bu satırları bayram münasebetiyle gittiğim kavgalarımıza şehri İzmir'den Istanbul'a dönüşte uçakta yazdım!
Tam da 102 yıl öncesi Yedi Düvel'in şımarık maşası, dünün PKK'sı Yunan'ın İzmiri İşgal seneyi devriyesinde !
Hatta Adnan Menderes Havalimanı'na geldiğimde de #İzmirTürktürTürkKlacak hecteg ile şehitlerimiz merhum Süleyman Fethi ve Hasan Tahsin'i rahmetle andığım bir mesaj paylaştım sosyal medya hesaplarımdan. Anında bir yorum geldi "Nerden çıktı bu laf şimdi?... Ne o İzmir'e karşı bir durum mu oldu,işgal mi edildi yeniden, neden biz duymadık? ����" !
Bazı kayıp etmelerde var ki kendi insanını kayıp ettiriyor!
Acı!
Hem de çok ama çok acı!
Çağımızda kayıp ede ede yalnız , yapayalnız , fıtratından uzaklaşan insan sayısı artmakta ve çağın en büyük tehlikelerinden biri de işte bu insanlar arasından çıkacaktır!
Toprağa basmadan büyümüş insanların şimdilerde dijital dünyada koşuşturan yavruları !
Bunun adı da fıtrattan kayıp etmektir!
Yaratıldığı topraktan uzaklaşmış insan !
Aslına bakarsanız bütün bunlar herkesin malumu olan şeyler.
Peki herkese malum olanı ben neden yazım derseniz ?
Efendim bir haber gördüm "İnsanlar ineklere sarılma terapilerine katılıyorlarmış"!
Evet bir yandan birileri ineklerin dışkıları havayı kirletiyor diyerek korku algısı yaparken ABD'de insanlar ineklere sarılma terapilerine katılıyorlarmış!
Öylesine fazla insan ki terapi rezervasyonları günler , ayalar öncesinden dolmuş!
Sarılmak!
Aman Allah'ım!
Ne güzel bir terapidir o!
Sevgiliye , evlada, anaya, babaya, kardeşe, dostta sarılmak!
Yetmez doya doya sarılmak!
Doya doya !?
İşte her şey de bu iki kelimede saklı!
Obezleşen insanın açlık sorunu!
Şimdilerde birileri az da olsa ineklerle bu açlığını gideriyorlar !
Ya Bil Geist Corona gibi inekler de ölümlere sebep oluyor derse....
Yorum Yazın